26 Ağustos 2009 00:00
İsraili boykot
İsrail gazeteleri, bu yaz İsrailin uluslararası boykotunu isteyen kızgın makalelerle doluydu. İsraildeki film festivallerinden filmler geri çekildi; Leonard Cohen, Tel Avivde konser verme kararından dolayı dünya genelinde bir kızgınlığa maruz kaldı.
İsrail gazeteleri, bu yaz İsrailin uluslararası boykotunu isteyen kızgın makalelerle doluydu. İsraildeki film festivallerinden filmler geri çekildi; Leonard Cohen, Tel Avivde konser verme kararından dolayı dünya genelinde bir kızgınlığa maruz kaldı. Küresel bir boykot antisemitizmi şarj etmekle birlikte, Çin açıkça görülen insan hakları ihlallerinden dolayı neden boykot edilmiyor gibi çifte standartlarla ilgili sorunları da ortaya çıkarır. Bir İsrail vatandaşı olarak yabancı hükümetleri, bölgesel yönetimleri, uluslararası sosyal hareketleri ve sendikaları İsraille yaptıkları iş birliğine ara vermeye çağırmak kolay şey değil. Ama bugün, bahçede oynayan iki oğlumu görünce anladım ki, İsrailin kendinden kurtulmasının tek yolu bu. Bunu söylüyorum; çünkü İsrail, tarihsel bir yol ayrımı ve dramatik hataların yapıldığı bir kriz zamanında. Bunu, çocuklarını İsrailde yetiştirmeye karar vermiş ve İsrailin barış kampının neredeyse 30 yıllık bir üyesi olan bir Yahudi olarak söylüyorum. Bugün İsraili tanımlamanın en keskin yolu, ırkçı bir devlet olduğunu söylemektir. İsrail, 42 yıldan fazla bir süredir Ürdün Vadisi ile Akdeniz arasındaki bölgeyi kontrolü altında tutuyor. Bu bölgede altı milyon Yahudi ile yaklaşık beş milyon Filistinli yaşıyor.
Bu nüfusun dışında, üç milyon Filistinli ve yaklaşık yarım milyon İsrailli de, İsrailin 1967de işgal ettiği bölgelerde yaşıyor ve bu iki halk, aynı bölgede yaşarken bütünüyle farklı yasal sistemlere maruz kalıyor. Filistinliler, vatansız ve çoğu en temel insan haklarından mahrum. Keskin bir ayrımla bütün Yahudilerse İsrail devletinin birer yurttaşı. Beni geceleri rahat bırakmayan sorun, iki çocuğumun nasıl olup da komşum olan Filistinlilerin çocukları gibi ırkçı bir devlette yetişmediğidir.
Bu ayrımcılığın son bulması için iki ahlaki yol var. İlki; bütün Filistinlilere vatandaşlık vermek ve böylece İsrailin kontrolündeki bütün bölgede, ulusalcı olmayan bir devlet kurmak. İkincisi; İsrailin 1967 öncesi sınırlarına geri çekilmesiyle oluşacak iki devletli bir çözümle, ırkçı devlet yapımıza bir son vermek.
İdeolojik açıdan iki devletli çözüm daha gerçekçi, çünkü sadece Yahudilerin yüzde birinden daha azı ve Filistinlilerin küçük bir azınlığı binasyonalist bir devletten yana. Bütün zorluklara rağmen bunu yapmak, coğrafi gerçekleri değiştirmektense ideolojik gerçekliklerden birini değiştirmek olacağından daha anlamlı.
Geçen 30 yıldan sonra Yahudi yerleşimciler, sayılarını giderek artırdı. Birleşik bir Kudüs miti, Filistinlilerin vatandaşlıktan ve temel hizmetlerden yoksun oldukları ırkçı bir kent yaratılmasına öncülük etti. Giderek azalan İsrail barış kampı, bugün neredeyse hiç yok ve İsrail politikacıları aşırı bir biçimde sağa kayıyor. Obama yönetimi ve ABden gelen birçok kınama sonuç vermedi, yerleşimler donmadı, işgal bölgelerini terk etme kararı alınmadı. Böylece, İsraildeki ırkçı eğilime karşı olmanın tek yolunun yoğun bir uluslararası baskı olması, benim için daha açık hale geldi.
Sonuç olarak, 2005 Haziranda Filistinli aktivistlerin başlattığı ve olabildiğince küreselleşmiş olan Tecrit ve Yaptırımları Boykot Hareketini desteklemeye karar verdim. Amaç, İsrailin uluslararası yasalar altında kendi yükümlülüklerine uymasını ve Filistinlilerin öz yönetim haklarının geri verilmesini sağlamaya çalışmak. 2008de İspanya Bilbaoda dünyanın her tarafından organizasyonlardan oluşan bir koalisyon, boykota, İsraile baskı anlamına gelebilecek konular belirledi. Örneğin işgal altındaki bölgelerdeki İsrailli firmalardan bir şey almama üzerine yaptırımlarla başlayan çabaları, işgali pekiştirme ve destekleme eylemlerine karşı yapılan eylemler izledi. İsraile gelen sanatçılar, performanslarıyla işgale dikkat çektiler. İsrail üzerinde yoğun bir uluslararası baskı oluşturmak, İsrail ve Filistinin gelecek nesillerinin güvende olmasını sağlayacak, ırkçı bir devlette yaşamalarına engel olacak tek yoldur.
(Neve Gordon - 24 Ağustos 2009)