28 Ağustos 2009 00:00

Kriz can simidi lokavt tehdit oldu

Hükümet, memur konfederasyonları ile sürdürdüğü toplugörüşmelerde yine aynı taktiği izledi. Konfederasyonların tüm ısrarına rağmen maaş artışı teklifini toplu görüşme sürecinin bitmesine 3 gün kala açıklayan hükümet...

Paylaş

Hükümet, memur konfederasyonları ile sürdürdüğü toplugörüşmelerde yine aynı taktiği izledi. Konfederasyonların tüm ısrarına rağmen maaş artışı teklifini toplu görüşme sürecinin bitmesine 3 gün kala açıklayan hükümet, Merkez Bankası’nın öngördüğü 2010 yılı enflasyon oranının bile gerisinde bir artış önerdi. Konfederasyonlar teklife tepki gösterirlerken, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, “Kriz var” bahanesine sarıldı. Toplu görüşmelerde toplusözleşme ve grev hakkına ilişkin bir ilerleme sağlanamazken, Bakan Yazıcı, “Grevin olduğu yerde bir başka kavram daha kullanılır” diyerek, memura “lokavt” sopası gösterdi.
MEMURLAR ‘DIŞARIDA’ KONUŞTU
15 Ağustos’ta başlayan toplu görüşmelerin ilk oturumunda gerginlik yaşanmıştı. Oturumun açılışında basın açıklaması yapan Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, konfederasyonların açıklama yapmasına, “Siz dışarıda yeterince açıklama yaptınız” diyerek izin vermek istememişti. Hükümetin “Siz dışarıda konuşun” anlayışı toplu görüşmeler boyunca devam etti. Sendikaların gündeme getirdiği konular, oluşturulacak komisyonlara havale edilirken, komisyonların hazırladıkları raporlar da “gerekli bakanlık ve bürokratlarla değerlendirilmek” üzere ileri tarihlere atıldı. Konfederasyonların toplusözleşme ve grev hakkı konusundaki ısrarları da sonuçsuz kaldı. Konuya ilişkin düzenleme, 2010 yılı Ocak ayında toplanması planlanan çalıştaya bırakıldı. Ancak çalıştay, son oturumdan sonra hazırlanan, üzerinde anlaşılan konuların yer aldığı metinde bulunmuyor.
‘İMZA ATMAMA DAVETİYESİ’
Maaş artışları konusu da konfederasyonların tüm talebine rağmen 6. oturumun sonunda gündeme getirildi. Hükümetin getirdiği yüzde 2 artı 2’lik teklif ise tepki topladı. Memur-Sen ve Kamu-Sen, grevli toplusözleşme hakkı, ek ödemeler, eş yardımı gibi konular ve maaş artışları konusunda hiçbir ilerleme sağlanamamasını “İmza atmamamız için davet” diye nitelendirdiler.
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı da yüzde 2+2’lik zamma ekonomik krizi gerekçe gösterdi. İşsizliğin yüzde 13.6’ya çıktığını belirten Yazıcı, kriz koşullarında sundukları teklifin “memurlara her en zor şartlarda bile zam vermek istediklerinin göstergesi” olduğunu savundu. Artış oranı hakkında “Bir işin azlığı çokluğu ambardaki duruma bağlı” diyen Yazıcı, hem Başbakan, hem de ekonomiden sorumlu bakan ve bürokratlarla görüşerek verebilecekleri son rakamı masaya sunduklarını söyledi.
GREV TALEBİNE İŞ GÜVENCESİ YANITI
Yazıcı, grev ve toplu iş sözleşmesi hakkının sağlanmasının Kamu Personel Rejimi ile ilgili olduğunu ileri sürdü. “Grevin olduğu yerde bir başka kavram daha kullanılır, onu siz çok iyi bilirsiniz” diyerek memurlara “lokavt” tehdidinde bulunan Yazıcı, “Siz bir taraftan iş güvencesini, bir taraftan grev hakkının var olduğunu düşünebiliyor musunuz?” dedi.
Yazıcı, hükümetin grev ve TİS hakkı konusundaki anlayışını da şu örnekle ortaya koydu: “Düşünün ki, eğitim öğretim yılı başlamış, o alanda bir toplusözleşme müzakeresi devam ediyor; fakat mutabakat sağlayamadınız, öğretmen de ‘Biz grev yapıyoruz’ diyerek eğitim-öğretimi durdurdu...”
Bakan Yazıcı, konfederasyonların 2010 yılında çalıştay düzenlenmesini yetersiz bir öneri olarak görmelerini de eleştirdi. Yazıcı, “Somut bir uygulama da, ‘2010 yılının ilk ayı içerisinde bir çalıştay düzenleyelim, üniversitelerin ilgili kürsüleri, sendikalar katılsın’ dedik, ama bunu da sanıyorum somut bir adım olarak kabul etmiyorlar” dedi.


SENDİKALAR TEPKİLİ
KESK Genel Başkanı Sami Evren: Hükümetin deklere edeceği zam zaten önceden biliniyordu. Belki bir-iki puan arttırabilir ama bunun hiçbir önemi yok. Esas olarak üzerinde durulması gereken şey tek taraflı bir açıklama zeminin yaratılması. Yani ben açıklama yapacağım sen de beni hazırolda dinleyeceksin. Bunu kabul edemeyiz. KESK o masada konu mankeni olmadı ve mücadelesini daha uzun vadeli, grevli toplusözleşme hakkını elde etme üzerine kurdu. Sloganımızı TİS yoksa grev var noktasına taşıdık. Şimdi tabi ki bu işyerlerindeki çalışmayla emekçilerin grev yaparak haklarını kazanacak bilincini oluşturmak için sloganlaştırılmıştır. Kast ettiğimiz uyarı grevidir. Türkiye’de çalışma yaşamı demokratikleşmeden hiçbir hakkın alınamayacağı açık bir şekilde görülüyor. Bu durum bütün emekçiler için geçerlidir. O nedenle çok daha kapsamlı ve geniş konfederasyonlar ve demokratik kitle örgütleriyle birlikte, çalışma yaşamının demokratikleşmesi için KESK açısından bir uyarı grevini örgütlemek boynumuzun borcu olmuştur. Şunu da belirtmek gerekiyor. Ağustos ayı nedeniyle örgütlerin enerjisi pek yoktu. Birçok eylemler yapıldı ancak tatil dönemine gelmesi nedeniyle çok etkili olmadı. Sonbaharda bu eylemlerin dozajının çok artacağını söylemek gerekiyor. Bize düşen görev bütün kamu çalışanlarını köyünde, işliğinde, okulunda, hastanesinde tek tek bulup anlatacağız. Bu süreci mücadele, eğitim ve eylem dönemi olarak tanımlayacağız.
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu: Bu süreçte bizim önemsediğimiz iki şey var. Bunlardan birincisi toplusözleşme ve grev hakkı. Yapılan görüşmede bakan mutabakat metninde yer vereceğini ifade etti. Ancak toplusözleşme ve grev konusunda bir çalıştay yapılması öngörülüyor. Ancak biz diyoruz ki önce toplusözleşme önündeki engeller kaldırılsın ve somut bir ifade ile mutabakat metnine konulsun. Mali konulara gelince 2002-2008 yılları arasında büyüyen bir Türkiye ama
şimdi de krize rağmen ancak bunu verebiliyoruz yaklaşımı söz konusu. Bu yanlış hesaptır. Merkez bankasının açıkladığı 2010 yılı enflasyon rakamının bile altındadır. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Eğer yasal sürecin bittiği 29 Ağustos saat 24.00’a kadar kadar bu rakamda ısrar edilirse biz imza atmayız. Yasal sürecin son bulması durumunda da eylemlilik süreci başlar.

BASK Genel Başkanı Resul Akay: Hükümetin öngördüğü yüzde 2+2 oranındaki maaş zammını utanç verici bir öneri. Hükümet bu öneriyle diyalog ve uzlaşı sürecini sabote ederek masaya oturan sendikalara sokağı işaret etmektedir. Konfederasyonlar, hükümetin bu yaklaşımını iyi değerlendirmeli. Masada kalma zilletinden sıyrılmalı, demokratik platformlarda hükümeti yerden yere vurmak için bir fırsatı olarak kullanmalıdırlar. Kamuda çalışan ortalama işçi ücretleri, ortalama memur maaşının 2.1 katıdır. Bu tabloya rağmen kamu işçisine 2009 yılı için yüzde 8.5 oranında zam ve seyyanen 60 lira artış yapılmıştır. 2010 yılı için de yüzde 2.5+2.5 oranında ücret artış olmuştur. Masaya oturan sendikalar bu tablo karşısında derhal masayı terk etmeli ve Hükümetin anladığı dilden konuşmalı ve eylemlere başlamalıdır. Yüzde 2+2’lik zammı duyan herkes konfederasyonların masayı terk edeceklerini beklerken konfederasyon başkanlarının müzakerelere devam edeceklerini açıklamaları son derece manidardır.


MUTABAKAT SAĞLANAN BAZI DÜZENLEMELER
6 oturumdur yapılan görüşmelerde, “Taraflarca Gerçekleştirilmesi Öngörülen Hususlar” başlığı ile 22 madde, “Taraflarca Üzerinde Çalışılarak Sonucuna Göre Hareket Edilmesi Öngörülen Hususlar” başlıklı 18 maddede “anlaşma” sağlandı. Üzerinde anlaşılan, ancak geçmişteki mutabakat metinlerinde olduğu gibi, uygulanması hükümetin keyfine kalan bazı düzenlemeler şöyle:
* Emekli olan memurlara verilen 500 TL tutarındaki yol harcının 750 TL’ye çıkarılması.
* Ayni giyecek yardımlarının nakdi olarak yapılması.
* Çocuk yardımında 2 çocuk sınırlamasının kaldırılması.
* Aynı unvana sahip teknik ve teknik olmayan personel arasındaki ek ödeme farklılıklarının giderilmesi.
* Geçici görevlendirmelerin süreklilik gösterecek şekilde uygulanması konusunda tedbirler alınması.
* Sağlık çalışanlarının günlük çalışma sürelerinin 9 saatten 8 saate indirilmesi için yasal düzenleme yapılması.
* İtfaiye personelinin tamamının genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmesi için yasal değişiklik yapılması.
* 2008 yılı mutabakat metninde yer alan konuların gerçekleştirilmesi.
(Ankara/EVRENSEL)
Cem Gurbetoğlu
ÖNCEKİ HABER

Postacı kapıyı hafta sonu da çalar!

SONRAKİ HABER

DURUM

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...