28 Ağustos 2009 00:00
Barış planları, gelir gider
Kendi kendimize, Filistin ve İsrailliler arasında nihai bir anlaşmanın sınırlarını çizebilecek bir çözüm için şimdilik hoşça kal dedik. Selefine küfredildiği halde kendisi uluslararası kamuoyunda beğenilen bir başkan var...
Kendi kendimize, Filistin ve İsrailliler arasında nihai bir anlaşmanın sınırlarını çizebilecek bir çözüm için şimdilik hoşça kal dedik. Selefine küfredildiği halde kendisi uluslararası kamuoyunda beğenilen bir başkan var; bölgeyi derinden rahatsız eden güçlüklere ve nüanslara karşı hassas olduğu görünen, diplomasiye inanan, Ortadoğuda bir barış yapıcılığı niyetinde olan Barack Obama. Dahası, zaman da olgunlaşmış görünüyor.
Arap dünyasının büyük bir bölümü İsraille ortak bir çıkarı paylaşıyor: Suudi Arabistan ve diğerleri, Tahrandan, Tel Avivden korktuklarından daha çok korkuyorlar ve eğer İran ve İranın nükleer projelerine karşı uluslararası baskı bir birlik haline gelse, İsraille farklılıklarını unutmaya hazırlar.
Obamanın doğru adam olduğunu ummak çok mu? Korkarım öyle. Kutsal topraklar, başkalarının hata yapıp kendilerinin başarılı olacağına inanan insanların hayaletleriyle lanetlendi. Sorunlar, Obamanın övünebileceği özel armağanlar değil.
İsrailin Netanyahusu, Kuzey İrlandaya merhem olmuş ve Obama tarafından Filistin ve İsraillileri aynılaştırmayla görevlendirilmiş George Mitchellle görüşmek üzere Londrada.
Gordon Brownla yaptığı basın toplantısında İsrail başbakanı, 1967de İsrailin işgal ettiği yerlerdeki yerleşim inşaatlarını dondurma ile ilgili Obamanın talepleri ile kendisi arasındaki farklılığı azaltmaya yönelik ilk kez iyi bir şeyler önerdi. Elbette Netanyahunun açıkladığı gibi kreşlere ve okullara ihtiyacı olan çocuklar için bazı yerleşim inşaatları olmalıdır ama yeni birine gerek yok. Netanyahu, İsrailin sert eleştiri dilini kullanarak ısrar etti ve ısrarla Bu, yer kaplamadan çok farklı bir şey. Sonradan yapılan yerleri kamulaştıracağız dedi.
Belki o ve Mitchell, doğal büyüme yi kesinlikle dışarıda tutarak bir yıl inşaatlar durdurulabilir, demenin dışında bir uzlaşma formüle etmeye muktedirdir. Ama Filistinliler, İsrail yerleşimleri bütünüyle durdurmadıkça bir görüşme yapmayacaklarını söylüyorlar. Eğer Washington, yerleşim planının bütünüyle durdurulmasında ısrar ederse, sonunda İsrailliler de boyun eğebilirler. Ama böyle bir sonuç, yeni bir barış sürecinin başlamasına uğursuz bir temsilcilik yapar. İsraille bir rekabetin başlangıcında Obama, göz ardı edilmiş biri olur ama
Obama, bu kamburu atabilir ve görüşmeler tekrar başlar.
Bugün, Obamanın kendisi önemli bir fark. Onun, görüşmelerdeki becerisi değil, Arap ve İslam dünyasındaki yeri. Ki bu durumu, Bushunkinden çok daha iyi. Jeruselam Postun temmuz ayındaki bir anketine göre İsraillilerin yüzde 6sı, Obama yönetiminin İsrail destekçisi olduğunu düşünüyor. Elbette bu durumda İsraillileri, herhangi bir barış anlaşmasına ihtiyaçları olduğu konusunda ikna etmesi zorlaşacak.
Belki sorunun özünden, 1948in sorunlarından, asıl sorunlardan kaçıldığı için peş peşe yapılan barış görüşmeleri sonuçsuz kalmıştır. Belki de gerçek barış en zor sorunla karşılaşıldığında gelecek: bir tarafta evlerinden çıkarılarak mülteci olmaya zorlanan Filistinliler, diğer tarafta yaşadıkları yerden sürülen, 2 bin yıldır bir İsrail yaratma arzusundaki Yahudiler.
Barış, ulaşılmaz bir şey olarak geride kalmadı, çünkü barış yapıcılar yeterince sıkı çalışmadı. Belki de bu, savaşın gerçek nedenlerini görmediğimiz için ulaşılmaz olarak kaldı.
(26 Ağustos 2009)
Jonathan Freedland