29 Ağustos 2009 00:00

Dayanışma rüzgarı esiyor tüm yurda

Kimi sendikalı olduğu için atıldığı fabrika önünde direndi, kimi tersanede yaşanan ölümlere ‘dur’ diyerek direnişini sürdürdü. Gönen bu yıl sadece gençleri ağırlamadı.

Paylaş

Kimi sendikalı olduğu için atıldığı fabrika önünde direndi, kimi tersanede yaşanan ölümlere ‘dur’ diyerek direnişini sürdürdü. Gönen bu yıl sadece gençleri ağırlamadı. Aylardır herkesin mücadelelerini gazeteden okudukları, Desa Deri, Sinter Metal direnişçilerinden, ‘ölüm bölgesi’ olarak anılan Tuzla tersane işçilerinden, yani yurdun dört bir yanından işçiler öğrencilerle, gençlerle buluştu, Gönen’den kardeşlik ve dayanışma rüzgarı estirdi.
Her ne kadar işçi ve öğrenci mücadeleleri kendi içlerinde farklılık gösterse de, onlar birbirleriyle sorunlarını paylaştı, başka bir dünyanın kol kola yürümekten geçtiğini bir kez daha anladı.
HERKES AYNI ANA BABADAN GİBİ…
Sendikaya üye olduğu için işten atılan, aylarca Desa Deri fabrikası önünü terk etmeyen Emine Aslan, ilk defa böyle bir ortamda bulunduğunu belirtiyor ve “Gençlerin diyalog içinde olması, her işi ortak yapması çok önemli ve güzel bir olay” diyor. Öğrenci ve işçilerin bir arada olmasının çok yararlı olacağını düşünen Aslan, öğrencilerin de ileride işçi olacaklarına dikkat çekti. Gençlerin kamptaki fırsatı değerlendirip işçiliği öğrenmeleri gerektiğini dile getiren Aslan, “Mahallede olsa iki genç bir araya gelse kavga olur. Burada böyle bir şey yok, sanki herkes aynı anadan babadan doğmuş gibi” diyor. Kamptaki tüm gençlerin kendisini tebrik etmeye gelmesinden çok mutlu olduğunun altını çizen Aslan, oğlunun da kendisinin de kamptan çok şey öğrendiğini de söylüyor.
GENÇLER EMEĞİ ÖĞRENİYOR
İşçilerle, gençlerin beraberce hayatı, paylaşmayı öğrendiğine vurgu yapan Kamil Vatan da, sendikalı oldukları için işten atılan 380 Sinter Metal işçisinden biri. Vatan, gençlerin kolektif bir şekilde kamp işlerini yaparak hazıra konmamayı, emek vermeyi öğreneceği görüşünde.
Krizin işçi ve öğrencilerle tartışılmasının çok iyi olacağını söyleyen Sinter işçisi İbrahim Yalçın da, benzer kampların çoğalması gerektiğini belirtiyor. Yalçın, gençlerin, işçilerin her zaman beraberlik içinde olması gerektiğini de sözlerine ekliyor.
‘ŞAŞKINIM’
“Burada kardeşlik ve birlikte yaşama var” diyen tersane işçisi Yusuf Ertuğrul, kamptaki birlik beraberlikten, gençlerin kampın tüm işlerini ortakça halletmesinden duyduğu şaşkınlığı dile getiriyor.
Kampta bulunmaktan dolayı mutlu olduğunu belirten Ertuğrul, “Kamp sadece öğrencilerden oluşmuyor. Bu çok önemli bir nokta. Biz öğrencilerin sorunlarını dinledik, kendi sorunlarımızı da onlarla paylaştık. Sonuçta mücadelemiz ortak ve birbirinden ayrılamaz” diyor.


‘ÜNİTER DEVLET ÇÖZÜM DEĞİL
Kürt Açılımı’nı değerlendiren Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ender İmrek, üniter devlet anlayışı ile Kürt sorununa çözümün mümkün olmayacağını söyledi.
Gönen Gençlik Buluşması’nda yapılan panelde gençlerle Kürt Açılımı’nı tartışan İmrek, Kürt halkının tanınmasında hâl⠑inkar’ anlayışının hakim olduğuna dikkat çekti. İmrek, Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarının önemli olduğunu, Kürtlerin bir ulus olarak kabul edildiğini, ancak hak ve taleplerine ilişkin bir adım atılmadığını vurguladı.
Kürt halkının nasıl yaşayacağına kendisinin karar vermesi gerektiğini dile getiren İmrek, “Artık Kürt sorunu yoktur denmiyor. Başbakan, ‘Kürt sorunu vardır; bu benim, herkesin sorunudur’ diyor. Yerleşim yerlerinin Kürtçe isimlerinin geri verilmesi, Kürt Dili ve Edebiyatı bölümleri açılmasının gündeme gelmesi gibi olumlu gelişmeler gözlenirken, gelinen süreçte Genelkurmay’ın bildirisinden sonra AKP’nin geri adım attığı görülmektedir” diye konuştu.


KAZANIMDA HERKESİN EMEĞİ VAR
Balıkesir gençlik kampındayım. Geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerin arasındayım. Onlarla beraber olmak beni çok mutlu etti. Çünkü ben onların direnişçi Emine ablalarıyım. Hepsi beni tanıyor. Halimi hatırımı soruyor. İçlerinden kaç tanesi “Abla, senin geldiğini duydum. Senin için geldim. Hep haberlerini duyuyoruz. Ama bir de tanışalım dedik” diye konuştular benimle. Bu beni çok mutlu etti.
Dün Evrensel gazetesini elime aldığımda, Desa’da imzalanan protokol haberini gördüm. Ben protokol haberini öğrendiğimde çok mutlu oldum. Çünkü bu bir senenin emeği. 352 gündür direniyorum. Ve patron bizimle görüşmek istemiyordu. Ama sonunda kararlı insanları görünce; bu protokolü imzalamak zorunda kaldı. Onun için bu kazanım, sadece bizim değil bütün işçilerin kazanımıdır. Patron sendikayı konuşturacak, korkan işçiler korkuyu atıp haklarına sahip çıkabilecekler. Zaten biz direnirken bile işçiler fabrikada pek çok hak kazanmışlardı. Bu da bize, mücadele etmekten korkmamamız gerektiğini gösteriyor. Yeter ki kararlı olalım. Örneğin ben bir ay dursaydım, sonra vazgeçseydim, tazminata evet deseydim, bunu kazanamayacaktık. Tabii ki sendikam, uluslararası konfederasyonlar, emekçi insanlar beni yalnız bırakmadı. Onun için bu kazanımda herkesin emeği var. Bu sadece Emine Arslan’ın değil, bütün işçilerin kazanımıdır.


BU KATLİAMI GÖZE ALMAYIN
Onlarca medeniyete ev sahipliği yapan ve hâlâ kazılmamış 289 höyük bulunan Hasankeyf’i yaşatma isteği, bu kez de Gönen’de dile getirildi. Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi’nden Ömer Faruk Akyüz, Ilısu Barajı’ndan elde edilecek elektriğin yerine yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanılabileceğini vurguladı.
Gönen Gençlik Buluşması’nda Hasankeyf ile ilgili bir sinevizyon gösterimi yapan Akyüz, barajın yapılmak istenmesinin bir nedeninin de PKK’lilerin bölgeden bölgeye geçişini engellemek olduğunu dile getirdi. Yapılmak istenen Ilısu Barajı projesiyle binlerce insanın zorunlu göçe maruz kalacağına dikkat çeken Akyüz, baraj yerine elektrik hatlarının onarılması ve yenilenebilir enerji yöntemlerinin hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti. (Gönen/EVRENSEL)
(Gönen/EVRENSEL)
Burcu Özkaya
ÖNCEKİ HABER

Cepte sonsuz şarkı dönemi!

SONRAKİ HABER

ÖZGÜRLÜK YOLU

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...