30 Ağustos 2009 00:00
Çokluk
Nerede çokluk, demiş eskiler. Nerede o çokluk; eskiden böyle miydi, gibi...
Çok film çekilmesine sevinmek gibi bir alışkanlık edindik son yıllarda. Hani Eşkıya ile başlatılan bir süreç var, on beş yıl oldu neredeyse, bir silkinmeden söz etmeye çalışıyoruz. Uluslararası festivallerde ödül alanlar oldu, rekorlar kırıp çok izlenen filmler oldu, artık o kadar çok Eşkıya referansı verilmiyor ama her yıl bir öncekine göre daha umutla bakıyoruz sinemaya.
O arada ne oluyor? Daha çok sinema salonu kapanıyor. Alışveriş merkezi içinde olmayan sinema kalmadı gibi. Geçen hafta, bu sezon 70 civarı yerli filmin vizyona gireceği haberleri duyuldu. Kültür Bakanlığı yetkilisi bunu sinema tarihinin rekoru ilan etti. Elimizde belki 60lara, 70lere dair kesin veriler yoktur ama bunun rekor olmadığını biraz sinema tarihi okumuş herkes bilir. Yılda 200-300 film, bir dönemin normal film üretim sayısıydı.
Rekor ya da değil, iyi bir sayı tabii. Geçen yıl bu sayı 50ye yaklaşmıştı. Bu yıl 70. Ne güzel!
Sinema salonlarında Amerikan filmlerinin egemen olduğu düşünülünce, insan otomatik olarak yerli filmlerin daha iyi olacağını düşünmek istiyor. Burada bir sorun yok.
Yine bu hafta içinde Altın Portakala başvurular da tamamlandı. Ülkenin en önemli yarışması sayılabilecek Altın Portakal için 43 film başvurmuş, bu da son yıllarda hiç görülmeyecek kadar yüksek bir rakam. Daha geçen yıla kadar, başvuran ve kriterlere uyan her film doğrudan yarışmaya katılıyordu. Malum, 90larda ön eleme yapıp, filmleri yarışmaya alınacak sayıya indirme ihtiyacı yoktu. Bunları hesap edince, bir şeylerin üretiliyor olması, tabii ki her sinema seyircisini sevindirmeli. Üstelik bunların yarıdan çoğu, ilk film. Bu da çok iyi bir rakam. Genç yönetmenler katılıyor sinema dünyasına.
Ama buraya kadarki bütün sevindirici gelişmeler, sadece nicelikteki artış üstüne kurulu. Nitelikten hiç haberimiz yok. Tek başına film sayısının artması; diyelim her biri birbirinden kötü, işe yaramaz, uyduruk Hollywood kopyası ya da kafa olarak gerici filmler üretiliyorsa, çok olmaları neden güzel bir şey olsun ki?
Öyle olduğunu söylemiyorum, olmadığını tahmin ediyorum. Başka festivallerde gördüğümüz örnekler, önceki yıllarda üretilen işler içinde olumlu örnekler çoğunlukta. Umutlu olmak için nedenlerimiz var. Ama bu sadece çokluk değil, demeye çalışıyorum.
Konu tek başına çokluk olunca, demiştik ya; Nerede çokluk devreye giriyor.
Çağdaş Günerbüyük
Çağdaş Günerbüyük
Evrensel'i Takip Et