2 Eylül 2009 00:00

Kürt sorununun çözümü için atılan adımlar geri çekilmesin!


Buca Evka-1 Kadın Kültür Evi (BEKEV) üyesi kadınlar, Kürt sorununun sadece Kürtlerin değil kendi sorunları da olduğunu ifade ederek, bunca tartışma ve konuşmanın ardından atılan adımların geri çekilmemesini ve sorunun çözümünü istediler.
Her milliyetten kadının üye olduğu ve sorunlarının çözümü noktasında çalışmalar yürüttüğü dernekte görüştüğümüz kadınlar, şehit cenazeleri üzerinden politika yapan bazı kesimlerin sorunun çözümüne şiddetle karşı çıktığını belirttiler, Kürt halkının haklarının güvencesinin Türk halkı olacağına dikkat çektiler.
Görüştüğümüz kadınlardan Nesibe Saygı, sorunun çözümünde Kürtlerin ne istediğinin önemli olduğunu belirtti. Sorunun çözümünün bazı kesimlerin işine gelmediğini dile getiren Saygı, “Kan üzerinden siyaset yapanların işi, Kürt sorunu çözüldüğü anda bitmiştir” dedi. Türklerin ve Kürtlerin tam anlamıyla eşit haklara sahip olduğu zaman demokrasinin geleceğini belirten Saygı, “Kürtçe bir müzik dinleyemiyoruz. Çocuklarımıza Kürtçe isim veremiyoruz. Nüfus dairesine gittiğin zaman değişik tavırlarla karşılaşıyorsun” dedi.
‘AÇILIM OLACAĞINA İNANMIYORUM’
Mukaddes Kiraz da, meyvelerin ismini Kürtçe yazan manavın başına gelenleri hatırlatarak, “Ben açılım yapılacağına inanmıyorum. Bazı şeyler verilecek ama yine yonta yonta kendi çıkarlarına gelen bir şekilde yapacaklar. Bir göz boyamasıdır” dedi. Önceleri, “Doğu’da şu sorunları yaşıyoruz” diyenlerin, “Siz PKK’lısınız” denilerek damgalandığını belirten Kiraz, “Kendi yaşadığın ülkedeki sorunu bile oturup rahatça konuşamıyorsun. Kürt açılımı, haklar deniyor, sonra da dağda bir terörist kalmayıncaya kadar silahlar susmayacak deniliyor. Bunlar çelişkidir” dedi.
Ayten Tuzla da, açılımın oyalama taktiği gibi göründüğünü belirterek, Devletin artık bu konuda ne yapacağını ortaya koyması gerektiğini belirtti. “Bizim olanaklarımız ne kadar varsa oradaki halkın da aynısı olması lazım. Kürtçe konuşuyorsa Kürtçe eğitim verilsin” diyen Tuzla, sivil toplum örgütlerinin ve halkın da konuya ilişkin bilgisinin ve ilgisinin olması gerektiğini belirterek, “Devletten haklarımızı istemeliyiz artık. Biz şunları istiyoruz demeli ve sesimizi duyurmalıyız. Kürt ve Türk halkı birleşmeli. Kürt halkının varlığını ve yalnız olmadığını duyurmalıyız” dedi.


KÜRT SORUNU HER ALANI ETKİLİYOR
Fatma Korkmaz: Ben kendi anadilimde eğitim göremediğim için üzülüyorum. Bugünkü sorun hem ekonomik hem siyasi. Özgürlük yok. Kimse düşüncesini açıkça söyleyemiyor. Toplumun psikolojisi bozuk. Şiddet yayıyor savaşın dışında da. Zonguldak’ta askerden gelen bir genç bir aileyi yok etti. Ülkenin her alanına giriyor Kürt sorunu. Onun için bir an önce çözülmesi gerekiyor. Gerçekten bir Kürt açılımı olacak mı yoksa yüzeysel mi geçecek bunu bilmiyoruz. Çok zor, çok oturmuş bir sorun bu. Kürt yoktur bu ülkede denildiği için bunu hemen topluma yaymak ve insanları alıştırmak zor. Baştakilerin çok da iyi niyetli olduklarını, daha doğrusu kendi niyetleri olduğunu sanmıyorum. Bu sorunu esas olarak kim yaşıyorsa gidip onlarla çözmeleri gerekiyor.
Şengül Şen: Bu sorun çözülürse Türkiye’nin ekonomisi daha da düzelecektir. Verdiğimiz vergiler silaha gitmesin, sağlığa, eğitime gitsin. Bu sorun çözülsün, artık yeter, bıktık. Herkes barış içinde yaşasın.
Emel Altıngök: Hepimiz kardeşiz. Benim yeğenlerim, kardeşlerim çevrem var. Hepsi benim çocuklarım. Kardeşim gitti askere, arkadaşı paramparça olmuş atılan bir bombadan benim kardeşimin psikolojisi bozuldu. Hâlâ doktora gidiyor. Ne yaptığı bilmiyor. Benim annem kardeşim için ne yapacağını bilemedi. Tansiyonu yükseldi beyin kanamasından kaybettik.


TÜM ÜLKENİN SORUNU
Hülya Gürgör: Kürt sorunu sadece Kürtlerin değil bu ülkenin sorunudur. Dolayısıyla çözümü de bütün kesimleri direk kapsayan bir sorundur. Ne kadar sahip çıkar ve kardeşleşme sürecinde ortaklaşmayı haykırırsak çözümü de daha kolay olur. Gerilla annelerinin de canı çok yandı ve gözyaşı aktı. Onlar da bu ülkenin birer evladı. İnandıkları şeyler uğruna ölümü göze alıyorlar. Doğru mu yanlış mı farklı farklı kişiler tarafından farklı değerlendiriliyor. Ama o insanların böyle bir davranışa girmelerinin sebepleri nelerdir? Seçimlerde bu sorun üzerinden politika yapıldı ve oylar toplandı. Tepeden alınan kararlarla bu işin çözülmeyeceği açık. Demokratik açılım kelimesi çok önemli bir söylem. Bunun teminatı ve yaşatıcısı halklardır. Bu bir olanaktır, bunun içini bizler dolduracağız.
İlknur Ertaş: Bu sorun Kürt sorunu değil, hepimizin sorunu. Benim en iyi arkadaşlarım Kürt komşularım oldu. Bizler kardeşliği kabul etmişiz. Devlet hâlâ neyi savunuyor. Benim oğlum Diyarbakır’da askerlik yaptı. Geceleri hiç uyumadım. Her gün haber dinliyordum. Bu ülke bizimse ben bir asker annesi olarak rahat uyumalı ve oğlum askerde diye gurur duymalıydım ama duyamadım. Çok üzüldüm. Artık çözülsün. Açılım dediler, madem bir adım attılar artık adımlarını geri çekmesinler.
Aydın Ustabaş (Çağdaş Mh. Muhtarı): Bu ülkede gerçekten bir sorun var. Yüzde 10 zengin yüzde 90 fakir. Yüzde 10 istediği gibi kullanıyor yüzde 90’ı, eziyor, sömürüyor. Ne yazık ki yüzde 10 iktidarda. Herkes eşit olmalı. Benim nenem Kürt, gelinim Kürt. Doğu’da feodal yapının yıkılması, toprak reformunun yapılması gerekiyor. Herkesin topraklarını, işini ve aşını vereceksin. Karnı tok olan adam dağa çıkmaz. Karnı doymayan insan dağa çıkar. Hepsine saygı duyuyoruz, Kürdü Türkü seviyoruz. Yatırım yapılsın daha çok iş ve aş verilsin. Amerika bizi yönetiyor. Amerika Türkiye sınırlarını terk etsin. Meclis’te suç işlemiş insan istemiyoruz.


DİL BÖLMEZ
BEKEV Başkanı Haşime Akbakın da, öncelikle asker annesi olmanın çok zor olduğunu belirterek, “Bütün asker annelerine sabır diliyorum. Hiçbir anne ağlamasın” dedi. Türkiye’deki, sanatçı aydın, bilim adamı, Kürt halkı, DTP ve politikacıların hep birlikte çözüme ortak olması gerektiğini belirten Akbakın şunları söyledi; “İnsanların bir arada kardeşçe yaşaması, demokratik ortamda birlikte olması kadar güzel bir şey yok. Savaşa ayrılan bütçenin eğitime, sağlığa ayrılması, halkın refah içinde yaşaması için büyük bir olanak”. Baykal’ın, “Dil böler” söylemini hatırlatan Akbakın, “Dil niye bölsün ki. Türkiye’nin içinde, Almanya’da, Belçika’da bir sürü dil konuşuluyor. Ama bölünme olmuyor. Herkes kendi dilini konuşma hakkına sahiptir. Dil kültür zenginliğidir. En önemli şey dildir” dedi.
(İzmir)
Emine Uyar

Evrensel'i Takip Et