Diyarbakır Barosu’ndan ‘yüzleşme’ çağrısı

Yeni adli yılın açılışına ilişkin basın toplantısı düzenleyen Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, geçmişle yüzleşmek ve toplumsal hakikatin sağlanması için tarafsız yargıya ihtiyaç olduğunu belirterek, “Yakın tarihin kirli şiddet sarmalında yaşanılanların aydınlatılması suretiyle geçmişle yüzleşmenin sağlanması ancak yürekli ve tarafsız savcı ve yargıçlarla mümkündür” dedi.
Aktar, çağdaş demokratik bir devlette güçler ayrılığı ilkesi içerisinde, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, adil yargılama hakkı ve kişi güvenliği gibi ilkelerin, adil bir toplumsal sistemin oluşmasında olmazsa olmaz ilkeler olduğunu ifade etti. Aktar, toplumsal barışın ancak hukukun bu temel işlevinin gerçekleşmesiyle mümkün olduğunu söyledi. Tarafsız ve bağımsız bir yargıya ihtiyaç olduğunu ifade eden Aktar, mevcut anayasanın yargıyı işlevsel açıdan tek saydığı halde, örgütsel olarak altı yüksek mahkemeye ve yargı yetkisi de kullanan üç yüksek kurula verdiğine dikkat çekti. Aktar, Türkiye’de ortaya çıkan yargı ayrılığı içerisinde yaratılan yeni bölünme ve ayrılıklarla yargı bağımsızlığı açısından yeni sorunlar yarattığını ifade etti. Adli yargı içinde “Adli Yargı” diye ayrı bir kesimin varlığı ve bunun sivilleri de yargılayabilmesinin, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda ilk akla gelen tehlikeli uygulamalardan biri olduğunu belirten Aktar, hem sivil toplum anlayışı ve çağdaş devlet yapılanmasının hem de çağdaş hukuk anlayışıyla bağdaşmayan bu durumun giderilmesi için yapılan değişikliğin anayasal düzeyde gerçekleşmesi gerektiğini ifade ederek, değişiklikle ya askeri yargıyı tamamen kaldırmak veya askeri yargının yetkisini salt askeri disiplin suçları ve asker kişilerle sınırlamak gerektiğini kaydetti. Avukatlar üzerindeki baskılara da dikkat çeken Aktar, “Avukatlar mesleki faaliyetleri sırasında sıklıkla saldırıya uğramakta, yaralanmakta hatta öldürülmektedir.” dedi.
ÇOCUKLARIN YARGILANMASI
Geçen yıl yoğun bir şekilde yaşanan çocuk tutuklamaları ve çocukların TMK kapsamında Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından yargılanması ile DTP’ye yönelik başlatılan operasyona da dikkat çeken Aktar, “Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olarak TMK’da yapılan bu değişikliğin geri alınması ve çocukların çocuk adalet sistemine uygun yargılanmalarının sağlanması gerekir. Demokratik siyaset yapma hakkının önündeki engellerin kaldırılmasını beklerken yargı eliyle siyasal alana müdahalede bulunulması demokratik siyaset yapma hakkının önünün tıkanmasına, şiddetin yaygınlaşmasına yol açacağı endişesine neden olmuştur. Demokratik siyaset yapma hakkı güvenceye kavuşturularak yargının bu alana müdahalesine imkan verecek düzenlemeler kaldırılmalıdır” dedi.
HÜKÜMETE MESAJ
Yaşanan bu sorunların yanında Cumhuriyet’le yaşıt olan Kürt sorununun da şiddet dışı yöntemlerle çözümü konusunda iyimser bir atmosferin olduğunu belirten Aktar, bu sürecin ilerleyebilmesi için hükümetin çözüme yönelik güçlü bir irade göstermesi ve bunun arkasında durması gerektiğine vurgu yaptı.
‘YÜREKLİ SAVCI VE YARGIÇLAR’
Kürt sorununun çözümüne ilişkin umutların aynı zamanda geçmişle yüzleşme ve toplumsal hakikatlerin araştırılması zorunluluğunu da beraberinde getirdiğini belirten Aktar, “Yakın tarihin kirli şiddet sarmalında yaşanılanların aydınlatılması suretiyle geçmişle yüzleşmenin sağlanması ancak yürekli ve tarafsız savcı ve yargıçlarla mümkündür. Yüksek yargı bürokrasisi başta olmak üzere, siyasal iktidar, medya, parlamento ve sivil toplum bir bütün olarak bu karanlık ilişkilerin çeteci ve darbeci girişimlerin üzerine gidemezse elbette ki Şemdinli savcısının başına gelenler ne yazık ki, bugün yakın tarihimize ışık tutan bu karanlık mafya-devlet-çete ilişkisini ciddi anlamda deşifre etmiş savcı ve yargıçların da başına gelmeyeceğini kimse garanti edemez” dedi.
Aktar Türkiye’de parti kapatmalarına ilişkin de, Türkiye’nin siyasal partiler mezarlığına dönüştüğünü belirterek, bu konuda yargının ulusal üstü ölçütleri esas alarak demokratik siyasetin önünü açması gerektiğini kaydetti. (DİYARBAKIR)