10 Eylül 2009 00:00
ÖZGÜRLÜKLER
Adalet Bakanlığı, -açıklamalara bakılırsa- yargıda reform yapmaya hazırlanıyor.
Adalet Bakanlığı, -açıklamalara bakılırsa- yargıda reform yapmaya hazırlanıyor.
Birkaç ay önce Adalet Bakanlığının internet sitesinde bu konudaki görüşler kamuoyuna açıklanmıştı. İnsan Hakları Ortak Platformunun (İHOP) yayımladığı Diyalog dergisinin ilk sayısının Dosya konusu da hukukun üstünlüğü idi. Orada Bakanlığın çalışmasına göndermede bulunuluyordu. Yargı konusu, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi açısından çok önemli.
Hükümet AB süreci açısından konuya yaklaşıyor. Kopenhag siyasi ölçütlerinden olan hukukun üstünlüğü ölçütü, bize göre, Türkiyenin yerine getirmediği bir ölçüt. İnsan hakları ihlallerinin önlenememesinin çok önemli bir nedeni de bu ölçütün yaşama geçmemesidir.
Türkiye yargısının temel iki sorunu var. Bunlar, a) bağımsızlık, b) tarafsızlık sorunlarıdır. Bağımsızlık ve tarafsızlık sorunu çözülmeden hukukun üstünlüğü ilkesini yaşama geçirmek, o arada hukuk devleti oluştan/olmaktan söz etmek olanaklı değildir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Silver ve diğerleri/İngiltere (1983) davasında dediği gibi, hukukun üstünlüğü ilkesi temel bir kavramdır. Kişinin hak ve özgürlük alanına devlet müdahalelerinin etkili hukuksal denetimi anlamına gelir. İnsan haklarının korunabilmesi en başta hukukun üstünlüğü ilkesinin yaşama geçmesiyle mümkündür.
Bir soru soralım: Bu devlet müdahalelerinin denetiminin bağımlı ve taraflı yargı tarafından yerine getirilmesi mümkün mü? Cevap şöyle olabilir: Türkiyede olduğu gibi, şeklen mümkün; esasta mümkün değil.
Türkiye yargısının bu açılardan çok eksikleri var. Bir defa, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mali açıdan bağımlı. Kendisine ait bir bütçesi yok. İkincisi, kendisine ait bir sekreteryası yok. Sekreterya hizmetleri bakanlık memurları tarafından yerine getiriliyor. Üç, dört diye devam edebiliriz. HSYKnın kendisine ait bir masası, sandalyesi bile yok. Yargıçlar, idari denetim altında Adalet Bakanlığı, yani yürütme gücü tarafından denetleniyor. Yedi kişilik kurulda bakan ve müsteşar kalan beş yargıç üyeden azınlığı yanına alarak (iki üyeyi) istediği kararı çıkarabilir. Bu kadar bağımlı yapının ürettiği kararlara işe bakın ki, yargı yolu kapalı. Yargıçların kürsü ve bölge güvenceleri yok. Bu güvenceler gerçekte davası görülen bireyler, yurttaşlar içindir. Bağımsızlık sorunu, yapısal olarak askeri yargı için daha fazla geçerli. Türkiyede askeri yargı olgusu var ve bu yargı birliği ilkesine aykırı bir durum.
Bağımlı yargıdan tarafsız olması beklenemez. Adli yıl açılışında Yargıtay Başkanı yazılı metinde yandaş yargıdan söz etti. Yandaş yargı demek, taraflı yargı demek. Bağımlı olduğu tarafın çıkarlarına uygun ya da o doğrultuda karar pratiği sergileyen yargı demek. Burada kastedilen somut olarak, siyasi yandaşlık, ideolojik yandaşlık ya da başka tür yandaşlıktır. Türkiye yargısının, şimdilerde söylendiği gibi, tarafsızlık sorunu tehlikesi altına girmesi yeni değil; verili bir durumdur. Türkiye yargısı kendisini anayasal ve yasal olarak resmi ideolojinin tarafında görüyor. Buna dair açıklamaları da okuyoruz. Ama o ideolojiye aykırı düşünen ve eylemlerde bulunanları da yargılıyor. Sözgelimi, laiklikten yana taraf olduğunu söylüyor. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünden Bütün yaşam hakkı ve işkenceye dair ihlallerde cezasızlık politikası izleniyor. Kararlarının AİHMe götürülenlerinin büyük çoğunluğu ihlal olarak niteleniyor. Aynı türden kararları üretmeye devam ediyor. Yurttaşın özgürlük alanı genişlesin diye yeni yasalar çıkarılıyor ama yargı bu sürece direniyor. Yeni ceza ve usul yasaları değişikliklerinden sonra 55 bin olan tutuklu ve hükümlü sayısının neden dört yıl içinde 120 binlere dayandığı üzerinde durmak lazım. Yargının tarafsızlığı sağlanmalıdır. Bu da en başta eğitim süreçlerinden başlatılabilir. Devlet ideolojisine göre değil, bireyin insan hakları ve özgürlüklerine saygıya göre tutum alacak, karar üretecek hukukçulara ihtiyaç var. Önce devlet değil, önce insan diyecek. Hakları ve özgürlükleri koruyacak. Devletin haksız müdahalelerine dur! diyecek. Bu da bağımsız ve tarafsız yargıyla olur ancak Bu bilinçle
HÜSNÜ ÖNDÜL