10 Eylül 2009 00:00
Osmanlı İmparatorluğunda madenciler ve devlet
ZONGULDAK, her araştırmacı için daha doğrusu Türkiye işçi sınıfının dünü ve bugünü ile ilgilenen her yazar için önemli bir bölgedir. 1960lı yılların hemen başlarında bir prim yüzünden işçi ile jandarmanın karşı karşıya getirilişi ise 60 kuşağının önemli travmalarından biridir. Donald Quartaertin Osmanlı İmparatorluğunda Madenciler ve Devlet/Zonguldak Kömür Havzası 1822-1920 adlı incelemesi, benim kuşağım için ayrı bir önem taşıyor.
ZONGULDAK, her araştırmacı için daha doğrusu Türkiye işçi sınıfının dünü ve bugünü ile ilgilenen her yazar için önemli bir bölgedir. 1960lı yılların hemen başlarında bir prim yüzünden işçi ile jandarmanın karşı karşıya getirilişi ise 60 kuşağının önemli travmalarından biridir. Donald Quartaertin Osmanlı İmparatorluğunda Madenciler ve Devlet/Zonguldak Kömür Havzası 1822-1920 adlı incelemesi, benim kuşağım için ayrı bir önem taşıyor.
New York Devlet Üniversitesi Osmanlı ve Ortadoğu uzmanı Profesör Donald Quataert, daha önce de çoğu emek eksenli olmak üzere Osmanlı İmparatorluğunun ekonomik ve sosyal tarihiyle ilgili birçok çalışmaya imza atmış. Bu kitabı, başta Uzun Mehmetin öyküsü olmak üzere maden işçilerine değişik bir gözle, imparatorluğun başkentinden değil Zonguldaktan bakıyor. Ve 1822-1920 arasındaki dönemde bölgede maden işletmelerinin kuruluşunu, madenlerdeki çalışma şartlarını, kazaları, köy-maden ve askerlik-maden ilişkilerini, madenlerdeki kazaları, savaş yıllarında madenlerdeki çalışma düzenini ayrıntılarıyla ele alıyor. Quartaed, bu araştırma için Zonguldaka üç araştırma gezisi yapmış, orada incelediği belgelere dost olduğu kişilerle, Erol Çatma gibi bu konuda daha önce yazan kişilerden veriler de katmış. Kitabı gerçekleştirmesini sağlayansa böyle uzun bir araştırma için aldığı çeşitli bursların sağladığı mali destek.
Kitap, bizim köylü maden işçimizin zorunlu çalışma (mükellefiyet) koşullarının, dünyanın hem başka bölgelerindeki benzer çalıştırılmalarla proleterleşen bölge halklarıyla, hem de çalışma koşullarının çağındaki çalışma koşullarıyla karşılaştırılması bakımından önemli. Ayrıca, 1923te çalışmaları yasaklandığı için varlıklarından kuşkulanılsa da durumları tam saptanamayan kadın maden işçileri bakımından da önemli.
Kadın emeğinin savaş zamanında kömür havzasında kullanılması, nadir de olsa kayıtlara geçmişti. Bu dönemde mükellefiyet sistemiyle çalıştırılmış işgücü, şüphe yok ki Müslümandı. Tüm işçiler erkekti. Ancak ağustos-Eylül 1878 tarihli bir dizi belge, o dönemde devlet yetkililerinin tercih etmemelerine rağmen yine de rızaları dahilinde kadınların hem maden içinde hem maden dışında çalıştırıldıklarını açıkça gösteriyor.(s.553)
Kitapta, Ahmet Naimin (Çadır) daha önce Yer Altında Kırk Beş Sene adlı kitabında da yer alan, Ethem Çavuşun tanık olduğu bir kaza da anlatılıyor: (...) Gece yarısından sonra baca bir homurdanmış, bir daha homurdanmış. Kaçan kaçana. Derken homurdanan bacadan su bir kere kütlemiş, kaçanlar kaçmış amma, daha altı kişi var. (...) Su, ancak sabaha karşı hafifledi. Beş amele, suların hücumuna sapa düşen bir bacaya sokulmak ve tavanları tutan direk bağlarına asılmak suretiyle karşı durmuşlardı. İçlerinde küfecilik eden bir çocuk yoktu. Ocağın her tarafını delik deşik aradık, altını üstüne getirdik yok, yok. Ocaktan yorgun argın dışarı çıktığım zaman şafak henüz söküyordu. Simsiyah olan ellerimi ve yüzümü yıkamak için dere kenarına yürüdüm. Avucuma su doldurup yüzüme çarparken gözüme ilişti. Dikkatli baktım. Bu, dere sularının yıkadığı bir çift ayaktı. Ayakları yakaladım, çektim; tepe üstü dere sularına saplanan bir çocuk cesedi çıkardım.
Tekrar tekrar okumak ve notlar almaktan kendinizi alamayacağınız bir çalışma.
Osmanlı İmparatorluğunda Madenciler ve Devlet/Zonguldak Kömür Havzası 1822-1920, Donald Quataert, Çevirenler: Azat Zana Gündoğan, Nilay Özok Gündoğan Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, 2009, 414 sayfa
Sennur Sezer