13 Eylül 2009 00:00
KİRVEME MEKTUPLAR
Kirvem,Zaman kavramıyla ilgili yukardaki başlık yerine, hemen hemen aynı anlamı içeren bir başka deyimden yola çıkıp, dolayısıyla ahlaki açıdan genelde kulak tırmalayan piç sözcüğünü, edeplice, efendice bir üslupla dışlayıp, mesela zamanı mirasyedice harcamak tabirinden feyiz alıp, böylece meramımı adam gibi anlatmaktansa, tam aksine bir yaklaşımla işi küfür kafire dökmek belki de biraz ayıp mı kaçtı ne!
Kirvem,
Zaman kavramıyla ilgili yukardaki başlık yerine, hemen hemen aynı anlamı içeren bir başka deyimden yola çıkıp, dolayısıyla ahlaki açıdan genelde kulak tırmalayan piç sözcüğünü, edeplice, efendice bir üslupla dışlayıp, mesela zamanı mirasyedice harcamak tabirinden feyiz alıp, böylece meramımı adam gibi anlatmaktansa, tam aksine bir yaklaşımla işi küfür kafire dökmek belki de biraz ayıp mı kaçtı ne!
Aslında gazetenin köşesindeki sırıtkan kellesine bakıldığında yaşını başını almış, saçı sakalı ağarmış benim gibi birilerinin gerek sözleriyle gerekse davranışlarıyla genç nesillere her bakımdan iyi bir örnek, güvenilir bir kılavuz olması gerekirken, illa da piç lafından medetle ağzını bozup, üstelik bunu da sanki bir marifetmiş gibi dillendirmeye kalkışması acaba sağlıksız bir ruh halinin belirtisi mi, yoksam ki son zamanlarda neredeyse çağımızın başta gelen lanet hastalıklarından birisi olan erken bunamanın habercisi, hatta bizatihi bunun bir nevi kanıtı mıdır, doğrusunu söylemek gerekirse gerçekten de bilemoorum!
Öyle ya da böyle! Mademki yola bu kaka, bu itici, aşağılayıcı sözcükle ya da bizim neslin ifadesiyle ahlaka mugayir başlıkla çıktık, o zaman bu saatten sonra ustaca bir tornistanla lafımızı allayıp, pullayıp, pudralayıp, son ütüyle düzeltip görücüye çıkarmanın bir alemi yok!
Yani?..
Yanisi şu ki, yukardaki başlığın hakkını vererek, bir kez daha aççık-seççik söylemek gerekirse, bu ülkede eskiden beri sanki genlerimize işlemiş, yıllar yılı aynı kafa aynı zihniyet doğrultusunda dön baba dönelim, hacılara gidelim düsturuyla veya tıpkı mehter marşı eşliğindeki yürüyüşü andırırcasına iki adım ileri, yarım adım sağa, bir adım geri minvalinde çağanoz misali yalpalarken, aslında gerek bu düşünce, gerekse kendimize özgü bu yürüyüş tarzıyla zamanı sadece piç değil, aynı zamanda da hoyratça linç ettik!
Üstelik sabah akşam hesapça muasır medeniyeti yakalamak için uğraşıp, hatta bu bapta ilkokul bebelerinden itibaren tüm okullarda on yılda on beş milyon genç yarattığımız gibi, ayrıca tüm yurdu demir ağlarla ördüğümüzü dünya aleme haykırırken, aslında bilumum köprülerin altından akıp giden suların ardından gele gele gelip nihayet tosladığımız acı gerçek şu ki, bir zamanlar yarattığımız gençlerin ülkesinde, şu anda onların çocukları birbirleriyle kanlı bıçaklı!
Neden?..
Ehh, bunun nedenini, niçinini benim gibi bir andavallının vereceği ahmakça bir fetvadan ziyade, doğrudan doğruya tarih sayfalarına düşülen kayıtlardan okumak galiba işin en doğrusu değil mi ağparik?
Nitekim, İsmet İnönü: 22 Nisan 1925 günü Türk Ocaklarında yaptığı konuşmada özetle şunu buyuruyor: Biz açıkça milliyetçiyiz. Milliyetçilik bizi birleştiren tek nedendir. Türk çoğunluğunun yanında diğer unsurların hiçbir etkisi yoktur. Her ne pahasına olursa olsun, ülkemizde yaşayanları Türkleştirecek, Türklere ve Türkçülüğe karşı çıkanları yok edeceğiz. Vatana hizmet etmek isteyenlerin her şeyden önce Türk ve Türkçü olmalarını istiyoruz.
Ve yine nitekim, 19 Eylül 1930 tarihli Milliyet Gazetesinde, Zamanın Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurtun fetvası da aynen şöyle: Saf Türk olmayan hiç kimsenin bu ülkede hiçbir hakkı yoktur, onlar sadece ve sadece hizmet ve köle olma hakkına sahiptirler. Bu gerçeği dost, düşman, herkes dağlar bile bilmek zorundadır
Ve de benim oğlum bina okur döner döner yine okur babında, daha geçenlerde yine bu ülkenin bir bakanı olan Vecdi Gönül: Egede Rumlar, Türkiyenin pek çok yerinde Ermeniler devam etseydi aynı millet olabilir miydik? derken, beri taraftan özellikle şu son günlerde bir yandan amanın ha dostlar birlik-bütünlük elden gidiyor endişesiyle açılım turları tertip edilip sözde derman aranırken, öte yandan da kimi vatanseverlerce sürme, rastık çekilip sil baştan piyasaya sürülmeye çalışılan tekçi zihniyete bakılırsa, acaba gerçekten de zamanı adıyla soyadıyla piçmi edooruz, yoksam ki bana mı öyle geloor, yine bilemoorum Kirvem!..
MIGIRDİÇ MARGOSYAN