16 Eylül 2009 00:00
GERÇEK
Günlerdir süren ve Eğer bizim listemize oy vermezseniz kendinize iş arayın demeye varan bir pervasızlık ve tehditlerden sonra, Lastik-İş yöneticileri, Pirellide bunu da yapmazlar herhalde denilen şeyi yaptılar...
Günlerdir süren ve Eğer bizim listemize oy vermezseniz kendinize iş arayın demeye varan bir pervasızlık ve tehditlerden sonra, Lastik-İş yöneticileri, Pirellide bunu da yapmazlar herhalde denilen şeyi yaptılar: İşçilere açık oy kullandırarak delegeleri seçtirdiler.
Bu yazı yazılırken henüz seçimler sürüyordu. Siz bu yazıyı okurken ise seçimin sonuçları belli olmuş olacak. Ancak sonuç ne olursa olsun, böyle bir seçim sendikacılık tarihine kara bir leke olarak geçecektir.
Böylece Lastik-İş yönetimi, sadece işçilerin isteklerini değil, Kocaelindeki sendikal camiadan gelen çağrıları da ayaklar altına almıştır.
Peki, bütün bunlar olurken Lastik-İşin de bağlı olduğu DİSK ne yapmaktadır?
Böyle bir durumda, Biz sendikaların işine karışmayız demek bir savunma olamaz.
Sorunu biraz daha açalım ve soruyu şöyle soralım?
Bir sendika üst yönetimi niçin vardır?
Her şeyden önce elbette, daha alttaki örgütleri birleştirmek ve ortak bir hedefe yöneltmek için vardır üst yönetimler. Ve elbette aynı zamanda daha alt birimlerde; sendikanın anlayışına, genel çizgisine, sınıfın ahlakına, mücadelenin çıkarlarına açıkça aykırı bir durum varsa, müdahale etmek için vardır.
Eğer üst yönetimden kasıt, sendika konfederasyonuysa; konfederasyon, bir yandan tüm sendikaların gücünü birleştirerek sermayenin karşısına dikmek için vardır. Ama aynı zamanda, bağlı sendikalarda sınıf karşıtı gelişmeler, işçi düşmanı uygulamalar, işçi iradesini bürokratik baskıyla engellemek isteyen uygulamalar, hırsızlık, haydutluk varsa; şubelerden ya da üyelerden bu tür şikayetler varsa, konfederasyon duruma el koymak için vardır.
DİSK üst yönetimi de bu nedenle olup bitenden sorumlu hale gelmiştir. Çünkü Kocaelinde aylardır, bir sendikada ne olmaması gerekiyorsa Lastik-İş Sendikası ve Kocaeli şubesinin yöneticileri onları yapmaktadır. İşçiyi tehdit etmekten temsilcileri işten attırmaya, patronla işçi atma listeleri yapıp, sendika yönetimine muhalif işçileri tasfiyeye kadar her şeyi yapmışlardır. Şimdi de bu yöneticiler, bunların sendikacılık adına yaptıklarına karşı çıkan işçileri destekledikleri için diğer sendika şubelerinin ve emek örgütlerinin yöneticilerine ve Kocaelinin aydınlarına, işçiler önünde sövüp saymaktadırlar. Ve elbette bu yöneticiler, işçilere, kendilerine oy vermezlerse işten atılmaya hazır olmaları tehditleri savurmayı da her vesileyle yinelemektedirler.
Öyle ki, Kocaelinde DİSKe, Türk-İşe, KESKe bağlı sendika şubeleri ile emek mücadelesine duyarlı emek örgütleri ve aydınlar, bu işçi düşmanlığına karşı çıkmanın kendileri için artık bir olmazsa olmaz olduğunu görerek, gidişata dur demek için harekete geçmek zorunluluğu duymuşlardır.
Ama bütün bunlar olurken, Lastik-İşin bağlı olduğu konfederasyon olan DİSK, sanki bu olanlar başka bir dünyada oluyormuş gibi sessiz kalmıştır. Sadece sesiz kalmakla da yetinmeyip, bazı DİSK yöneticilerinin, Lastik-İş yöneticilerine karşı çıkan sendikacı ve emek örgütü yöneticilerine, Bu işe karışmayın, işler sizin bildiğiniz gibi değil dedikleri iddia edilmektedir.
DİSK merkezinden bazı yetkililer, Hayır, böyle bir şey yok dese de bu iddialar tabanda konuşulmaktadır.
Ancak bu iddialar söylenti bile olsa, DİSK yönetiminin Lastik-İş yönetimine Durun bakalım, siz nasıl sendikacısınız? dememesi; onların patronla iş birliğinin tutumunu mahkum ederek işçilerin iradesinin kongreye yansıması için otoritesini kullanmaması, gerek lastik işçileri gerekse Kocaelindeki emek örgütleri içinde hayal kırıklığı yaratmıştır.
Gerek işten atılan ve mahkeme kararıyla delege seçimlerine girmek isteyen işten atılmış işçiler, gerekse çalışan işçiler, DİSKten, Lastik-İşe müdahale ederek seçimlerin adil bir biçimde gerçekleşmesi için üzerine düşeni yapmasını istemektedirler.
Dün yaşanan ve Lastik-İş yönetiminin yarattığı delege seçimi rezaletinden sonra, DİSK yönetiminin sorumluluğu daha da artmıştır.
İ. Sabri Durmaz