16 Eylül 2009 00:00
UFUK
Türkiye tuhaf çelişkiler ülkesidir. Siyasal alandaki konjonktürel gelişmeler, sizi hiç hazzetmediğiniz kişileri savunur durumda olmaya bile itebilir.
Türkiye tuhaf çelişkiler ülkesidir. Siyasal alandaki konjonktürel gelişmeler, sizi hiç hazzetmediğiniz kişileri savunur durumda olmaya bile itebilir. HEPAR Genel Başkanı, emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlunun, Taraf Gazetesi Yazarı Rasim Ozan Kütahyalı hakkında söylediklerinden sonra, bur yazıyı yazmak için kendini sorumlu hissetmek de, bizim için öyle bir şey.
Ergenekonun, sağ ve soldaki bütün uzantılarıyla birlikte tasfiye edilmesini, sürecin bugünkü gibi yüzeysel ilerlememesini savunduğumuz biliniyor. Gazetemizde bu konuda belki yüzlerce makale yayınlanmıştır. Ne var ki, Rasim Ozan Kütahyalının, ezber bozma modasının dayanılmaz hafifliği ve Ergenekon modasının çekiciliğiyle Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını da bir ucundan bu sürece dahil etmeye meyletmesi; üstelik bunu da solda arınma, yüzleşme gibi saiklerle yapması, ipe sapa gelmez bir tespit olarak çok tepki toplamıştır. Güncel gerekçelerden yola çıkarak tarihi yeniden okuma girişimlerine çoğu zaman, bu işe girişen kişinin tarihi kendinden başlatma egosu da karışır ve bu güdüyle yapılan bir tarih okumasının da, tarihi gerçekleri bulandırmaya hizmet etmek dışında bir işlevi olmaz. Ne var ki Denizler, bu tür tutumlarla sökülüp atılamayacak kadar bu ülke halklarının tarihine, vicdanına kök salmış bulunuyorlar.
Gelelim konuya... HEPAR Genel Başkanı, emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlunun, konuk olduğu Balçiçek Pamirin Söz Sende programında Rasim Ozan Kütahyalı için söyledikleri, üstünden atlanılamayacak, sessiz kalınamayacak cinsten.
Diyalog şöyle gelişiyor:
Balçiçek Pamir: Elinizde bir haritayla, kim nerede şehit oldu diye anlatıyormuşsunuz.
Osman Pamukoğlu: Genelkurmay harp tarihi bu. Türk tarihi, bütün illerde şehit olanlar. Bundan da alınanlar var. Bir müptezel, sahtekar Osman Paşa haritayla geziyormuş diye yazmış.
Balçiçek Pamir: Gazeteci Rasim Ozan Kütahyalıdan mı bahsediyorsunuz?
Osman Pamukoğlu: Gazeteciyse gazeteciliğini bilecek. Adam gibi adam olsun. Dürüst olsun.
Balçiçek Pamir: Kendisi burada olmadığı için konuşmayalım hakkında.
Osman Pamukoğlu: Niye; o konuşuyor, yazıyor ama!..
Balçiçek Pamir: Evet ama ben bu programda izin vermiyorum böyle şeylere. Sizi epey kızdırmış anlaşılan.
Osman Pamukoğlu: Neyse, ben kızmadım, zaten örgüt ilgileniyor.
Balçiçek Pamir: Ne demek o?
Osman Pamukoğlu: İlgileniyorlar.
Balçiçek Pamir: Ne demek anlamadım ilgilenmek?
Osman Pamukoğlu: Mesaj çekiyorlar, protesto ediyorlar, ilgileniyorlar yani!
Pamukoğlunun, kendisini eleştiren gazeteci için Örgüt ilgileniyor sözleri, insanın aklına tarihteki bazı olayları ister istemez getiriyor. Örneğin Akşam gazetesinin Ankara temsilcisi
İlhami Soysal, 1966da dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Cemal Tural aleyhinde ağır eleştiriler yazması üzerine, telefon ve mektup yoluyla tehditler almıştı.
Gelen tehditler üzerine Soysal, Erkekçe başlıklı sert bir yazı daha kaleme aldı. Ardından Soysal, 8 Eylül 1969 günü biri yarbay üç asker tarafından feci şekilde dövüldükten sonra Ankara Polatlı Karayolunda, 17 kilometre mesafedeki Çayyolu köyü yakınlarında araçtan atılmıştı.
Yankı yaratan bu olay üzerine yapılan araştırma sonucunda Soysalın bindirildiği Buick marka araç, terk edilmiş olarak bulundu. Arabanın, Yarbay Salih Raci Tekine ait olduğu ortaya çıktı. Soysal, kendisini kaçırarak döven Yüksel Aşcıoğlu ve Sadık Görmezi de teşhis etti. Tekin, Kıbrısta görevliydi. Tekin ve iki astsubay, Soysalı ağır şekilde darp etmekten yargılanarak cezalandırılmıştı. Soner Yalçının Bay Pipo kitabında yazdığına göre Raci Tekin ve diğer iki astsubay, Özel Harp Dairesinde görevliydi.
Pamukoğlu da, böyle bir tarihin özgüveniyle konuşuyor belli ki. Yeni adli yargı yılının açılışından, demokratik ve bağımsız bir yargı ihtiyacından dem vuran Yargıtay cumhuriyet başsavcımız, onu destekleyen Yargıtay başkanımız ve yazılarımızı, haberlerimizi tarayarak bizi sıkça ifadeye çağıran savcılarımız, Pamukoğlunun bir gazeteci hakkındaki bu açık tehdidi karşısında susacaklar mı?
Takip edeceğiz!
FATİH POLAT