16 Eylül 2009 00:00
ABFnin Çorum toplantısı
9 Kasım 2008 tarihinde Ankara Sıhhiyede gerçekleştirilen Alevi mitingini bir dönüm noktası olarak değerlendiren Alevi hareketinin gündeminde, içerisinde her renkten sol ve sosyal-demokratın da yer alacağı bir parti fikri yeşermeye başladı.
9 Kasım 2008 tarihinde Ankara Sıhhiyede gerçekleştirilen Alevi mitingini bir dönüm noktası olarak değerlendiren Alevi hareketinin gündeminde, içerisinde her renkten sol ve sosyal-demokratın da yer alacağı bir parti fikri yeşermeye başladı.
Hacı Bektaş-ı Veli Şenliklerinde gerçekleştirilen ilk toplantının ardından Türkiyenin 27 ilinde toplantı düzenleme kararı alan Alevi Bektaşi Federasyonu, Türkiyede hiç kuşkusuz en önemli Alevi nüfusuna sahip iller arasında yer alan Çorumu da es geçmedi.
Fakat ortaya atılan yeni bir parti fikrinin Çorumda ne kadar yankı bulacağı tartışılır. Geçmişte yaşanan Barış Partisi deneyimi bunun örneğidir. Çorum gibi Alevi nüfusunun yoğun olduğu bir ilde bile Barış Partisinin aldığı oy çok düşük olmuştur.
Tüm bunları anlattıktan sonra gelelim ABFnin Çorum toplantısına Yaklaşık 50 kişinin katıldığı toplantıya genel olarak halktan insanlar katılırken, sol çevrelerden ise sadece Ufuk Urasçı olarak bilinen bazı ÖDPlilerin katılması dikkatlerden kaçmadı. ABF tarafından hazırlanan Nasıl bir Türkiye istiyoruz broşürünün içerisinde Ufuk Urasın görüşlerine benzer düşüncelerin yer alması da bir başka düşündürücü nokta hiç kuşkusuz.
Toplantıda söz alan genel merkez yöneticilerinin, Aleviler artık CHPnin oy deposu olmayacak, sol-sosyalist-sosyal demokratlardan oluşan iktidarı hedefleyen kitlesel bir sol parti gerek gibi konuşmalar yaparken, bir taraftan da sosyalistlere inanılmaz bir şekilde yüklenmeleri yadırgandı. Alevilere en büyük kötülüğün sosyalistler tarafından yapıldığını iddia edecek kadar ileri giden ABF yöneticisi Oktay Kandemir, yakın tarihi unutarak 1980 Çorum Katliamında Milönünde barikatlar kurarak elde silah bekleyen, direniş komiteleri oluşturarak Çorumun yeni bir Maraş olmasını engelleyen sosyalistleri ve devrimcileri karaladığının farkında bile değil.
Toplantıda biz de kendi düşüncemizi aktardık. Türkiyede sol kavramı bu kadar yalama olmuşken yeni bir sol parti fikrinin ne derece doğru olduğunu, ABFnin kuracağı sol partinin kendisini nereye koyacağını sorduk. Alevi-Sünni ayrımını bir kenara bırakarak işçi sınıfı ile birleşmeyen, Kürtleri sırf şafi olduğu gerekçesiyle dışlayan, üretici köylülüğe gitmeyen, üzerine hafif Alevilik, hafif liberalizm sosu ekilmiş bir solun hangi iktidara talip olacağını dile getirdik. Çorumdaki üç Alevi mahallesinin hepsinin bir partide birleşse bile belediyeyi alacak güçte olmadığını, bu nedenle Çorumun yoksul Sünni emekçileri ile buluşmanın şart olduğunu, OSBlerde binlerce işçinin azgın sömürü koşullarında yaşam mücadelesi verirken ısrarla bir grup solcunun ve Alevinin bir araya gelip oluşturacağı bir partinin sonucunun neler doğuracağını ifade ettik. Tüm bunların ötesinde kendisini Nasıl bir Türkiye istiyoruz broşüründe ortaya koyan ABciliğe dikkat çekmek istedik. Bir taraftan Denizlerin, Mahirlerin, İboların, Erdal Erenlerin, Nâzımların kökünden geldik diyeceksin, bir taraftan da ABye selam duracaksın. Denizler, Mahirler, yattığı yerden kalksa ve bu arkadaşların broşürüne baksa; Biz sadece ABD emperyalizmine değil, AB emperyalizmine karşı da mücadele ettik. Siz nasıl olur da bizim adımızı kullanarak ABye girilmesi uygundur dersiniz dese yeridir.
Türkiye bu gibi siyasi girişimleri çok yaşamış bir ülke. 1970li yılların Birlik Partisi deneyimi ortada. 1980li yılların sonunda başlayan ÖDP deneyimi ortada. 1990ların sonunda ortaya çıkan Barış Partisi deneyimi ortada.
Sorun solun, sosyalistlerin birliği değil; ezilen emekçilerin, işçi sınıfının birliğidir. Bunu ortaya koyacak irade de, pratik de bugün Türkiye topraklarında mevcuttur.
Taner Şimşek (Çorum)