19 Eylül 2009 00:00
BAŞYAZI
GÜNÜN YAZILARI
Bundan bir yıl önce Başbakan ve Sağlık Bakanı başta olmak üzere cümle yetkililer; Bu çıkan SSGSS yasası mevcut sistem içinde olanları kapsamayacak,. Sisteme yeni girecek olanları etkileyecek diye yemin billah ediyorlardı.
Hayır öyle değil, bu çıkarılan yasalar eski yeni tüm çalışanların aleyhinedir. Sağlığın, sosyal güvenliğin piyasalaştırılmasıdır! diyenleri de, sağlık reformu düşmanı, statüko savunucuları kişi ve çevreler olarak suçluyorlardı.
Aradan geçen bir yıl (1 Ekim 2009da, SSGSSnin birinci yılı doluyor) içinde; hem sosyal güvenlik konusunda hem de sağlıkta emekçilerin 40-50 yıllık kazanımlarının bir çırpıda nasıl yok edildiğine herkes tanık oldu.
Dün bu gaspın yeni bir örneğine tanık olduk.
Üstelik bu sefer büyük bir acelecilikle giriştiler uygulamaya!
Hükümetin, 2010dan başlayarak önümüzdeki üç yılı kapsayan ekonomik programını açıklamasının üstünden iki gün geçmeden program uygulamaya sokuldu.
Dün, Resmi Gazetede yayımlanan bir tebliğe göre, sigortalılar; sağlık ocaklarında, aile hekimliğinde de artık para ödeyecekleri gibi devlet ve üniversite hastanelerinde 8 TL (eskiden 2 TL ödeniyordu), özel hastanelerde ise 15 lira (eskiden 10 TL ödeniyordu) katılım payı ödeyecek! Dahası hükümet bu tebliği ile, kimi ilaçlarda sigorta desteğini yüzde 20-40 azaltarak, bunun sigortalı tarafından ödenmesini de getirdi.
Hükümetin memura ayda 20, emekliye ayda 10 TL zam yaptığı düşünüldüğünde, aslında ücret ve maaş zamları hastane katkı payına yapılan zamla bile geri alınmış olunmaktadır.
Ama asıl haber elbette bu kadar da değil. Dün de gazetemiz, Orta Vadeli Programın (OVP) açıklanmasından sonra bu duruma dikkat çekmişti. Ve AKP Hükümetinin, bir altın yumurtlayan tavuk olarak gördüğü sağlık alanını bir yandan özel hastanelere tanıdığı yeni avantajlarla, öte yandan da ilaç masraflarının katkı payını artırmak ve öteki hizmetleri paralı hale getirerek sigortalıları ve sigortayı soyan yöntemleri arka arkaya devreye sokmaya hazırlandığını duyurmuştu. Örneğin ilaç katkı payına yüzde yüz zam hazırlığı yapıldığı, bilinmektedir. Yatan hastalardan yeni ödemeler isteneceği yine gelen haberler arasındadır.
Sigortadan özel hastanelere daha çok para aktaran hortum çalıştırıldıkça, yasa gereği olarak da açığın sigortalıların cebinden ödenmesi tek seçenek olarak dayatılmaktadır. Çünkü çıkarılan yasa böyle diyor. Çünkü bu yasayla sağlık alanı bir hizmet olmaktan çıkıp bir soygun alanına dönüştürülmüştür!
Burada soygun sözcüğü bilerek kullanılmıştır. Çünkü, özel hastaneler sistemi, kapitalist piyasa kurallarına bile aykırı olarak, sigortanın yağmalanması üstünden semirtilirken, emekçilerin ödediği primler, dolambaçlı yollardan yasa ve yönetmeliklerle özel sağlık kurumlarına ve ilaç firmalarına aktarılmaktadır.
Sonra, Sigorta batıyor! diye ortalığı yaygaraya vermeye gelmektedir sıra.
Sigortanın batmaması için ha bire sigortalılardan ek kaynak istenmektedir. Bu işleyen mekanizma da ancak soygun sözcüğü ile açıklanabilir. Bundan dolayı, hükümet erkanının tutuklanıp cezaevine konmamasının tek nedeni soygunun yasasını çıkarmış olmalarıdır.
Sendikalar ve emek örgütleri hiç olmazsa bu olanlardan sonra gerçekleri görerek harekete geçmelidir. Aksi halde, ortada sadece genel sigorta kalacak ama sosyal güvenlik ve sağlık diye bir şey kalmayacak! Ve artık açıkça ortaya çıkmıştır ki, SGKnın yağmalanmasıyla sağlığın özelleştirmesi girişimleri bir ve aynı şeylerdir.
Sağlık emekçilerinin 1 Ekimde SSGSSnin uygulanmaya başlanmasının birinci yılında, tepkilerini ifade etmek için tüm emekçilere yaptığı genel eylem çağrısına yanıt vermek, bu tebliğden sonra bir namus borcu haline gelmiştir. Bu çağrı, bir yıl önce kimi sendikalar tarafından arkadan hançerlendiği için yarım kalan mücadele için yeni bir başlangıç olabilir.
Dileyelim ve katılalım ve içten bir biçimde emek verelim ki olsun!
İHSAN ÇARALAN
Evrensel'i Takip Et