24 Eylül 2009 00:00

Yük velinin sırtında!

Milyonlarca öğrenci bugün okula başlıyor. Sözde parasız olan eğitimin bütün yükü yine velilerin sırtında olacak

Paylaş

Eğitim Sen’in hazırladığı “2009-2010 Eğitim-Öğretim Yılı Başında Eğitimin Durumu” başlıklı rapor, eğitimin AKP döneminde hız kazanan eğitimi ticarileştirme ve özelleştirme furyasının sorunları içinden çıkılmaz hale getirdiğini ortaya koydu. Eğitimin maliyetinin giderek öğrenci ve velilerin sırtına yüklendiği belirtilen raporda, hükümetin yaşanan sorunlar karşısında “Üç maymunu” oynadığı kaydedildi.
OKULLAŞMA ORANI HÂLÂ DÜŞÜK
Eğitim Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, dün sendika genel merkezinde düzenlediği basın toplantısıyla “2009-2010 Eğitim-Öğretim Yılı Başında Eğitimin Durumu” başlıklı bir raporu kamuoyuyla paylaştı. Türkiye’de okullaşma oranının hâlâ düşük olduğu belirtilen raporda, ilköğretim çağındaki nüfusun yüzde 5’inin, ortaöğretim çağındaki nüfusun ise yüzde 42’sinin eğitim hakkından yararlanamadığı bildirildi. Raporda, ilköğretime kayıt yaptıran çocukların önemli bir kısmının 8 yıllık eğitimi tamamlayamadığına dikkat çekildi.
4 milyon 930 bin kişinin hâlâ okuma yazma bilmediği belirtilen rapora göre, okuma yazma bilmeyenlerin yüzde 80’e yakınını kadınlar oluşturuyor. Rapor kır ve kentler arasında eğitime erişimdeki uçurumu da gözler önüne seriyor.
DERSLİK VE ÖĞRETMEN SAYISI YETERSİZ
Raporda, resmi verilerde derslik başına düşen öğrenci sayısı okul öncesinde 20, ilköğretimde 34 gözükmesine karşın, metropoller ve yoksul emekçilerin yaşadığı bölgeler başta olmak üzere bir çok yerde derslik başına öğrenci sayısının 40’ın üzerinde olduğu ifade edildi. İkili eğitim sorununun hala çözülmediği vurgulanan raporda, öğrencilerin normal eğitim görebilmeleri için yeni 125 bin 853 dersliğe ihtiyaç duyulduğu bildirildi. Raporda diğer dikkat çeken noktada öğretmen ve derslik sayısındaki artışın öğrenci sayısının gerisinde kalması. Rapor, okul sayısının ise son 7 yılda yaygınlaşan birleştirilmiş sınıf, taşımalı eğitim ve Yatılı İlköğretim Bölge Okulları sistemi nedeniyle giderek düştüğünü gösteriyor.
ÜNİVERSİTELİ NERDE BARINACAK?
Eğitim Sen’in hazırladığı rapor yükseköğretim alanında yaşanan piyasalaşmayı ortaya koyuyor. Türkiye’de bulunan 139 üniversitenin 45’i özel (vakıf) üniversiteler. Yine 229 devlet yurduna karşılık toplam 3 bin 423 özel yurt bulunuyor.
Rapora göre, son 7 yılda üniversitelerde öğrenim gören öğrenci sayısı iki kata yakın artarken öğretim elemanı sayısında yaşanan artış yüzde 50’nin altında. Rapor, geçen yıl 869 bin 619 kişinin kayıt yaptırdığı üniversitede öğrencilerin en ciddi sorunlarından birinin barınma olduğunu ortaya koyuyor. Rapora göre devlet yurtlarının kapasitesi 208 bin 869, özel yurtların ise 296 bin 132. Raporda, yurt imkanından yararlanamayan 2 milyonu aşkın öğrenci ise ekonomik olarak pahalı yollarla ya da cemaat ve tarikat denetimindeki yurtlarda barınmak zorunda kaldıkları belirtiliyor.
FATURA VELİYE
Rapor, hızla artan öğrenci sayısına karşın eğitime ayrılan bütçenin ihtiyacı karşılamaktan uzak olduğu vurgulanıyor. Ayrıca eğitime ayrılan bütçenin yüzde 65’i personel harcamalarına ayrılıyor. Türkiye’de eğitime ayrılan payın ekonomik açıdan Türkiye’nin çok gerisinde kalan Barbaros Adaları, Brunei Sultanlığı, Fildişi Sahilleri, Vanuatu ve Kiribati gibi ülkelerin bile gerisinde kaldığını gösteren raporda, eğitimin finansmanının öğrencilerin ve velilerin sırtına yıkıldığına dikkat çekiliyor.
Eğitimin sorunlarının çözümü için atılması gereken en somut adımın eğitim alanındaki kamu yatırımlarının artması olduğu belirtilen raporda, AKP döneminde ise Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden yatırıma ayrılan payın bitme noktasına geldiği vurgulanıyor.


SORUNLAR NASIL ÇÖZÜLÜR?
*Bütçeden eğitime ayrılan pay arttırılmalı, okullara yeterli ödenek ayrılmalı.
*Eğitimin özelleştirilmesine yönelik uygulamalardan vazgeçilmeli.
*İkili eğitimden tekli eğitime geçilmeli, sınıf mevcutları en fazla 24 öğrencili olmalı.
*Anaokulu ve ilköğretim öğrencilerine günlük ücretsiz süt verilmeli.
*Üniversitelerde, başta araştırma görevlileri olmak üzere, iş güvencesinden yoksun olarak çalışan tüm üniversite çalışanları kadroya alınmalı.
*Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasından vazgeçilerek, sözleşmeli çalışan öğretmenlere kadro verilmeli, tüm öğretmenler kadrolu istihdam edilmeli.
*Eğitimde kadrolaşma değil, demokratik yönetim anlayışı benimsenmeli.
*Eğitim emekçilerinin aldıkları tazminatlara ilişkin oranlar en az yüzde elli arttırılmalı, hizmetli ve memurlara, yaptıkları işlerin niteliği göz önünde bulundurularak, ek özel hizmet tazminatı ödenmeli.

‘HÜKÜMET BİLDİĞİNİ OKUYOR’
Eğitim Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, eğitimin finansmanında halkın payının sürekli arttığını söyledi. Piyasalaştırma çabalarının eğitimi içinden çıkılmaz bir girdaba sürüklediğini kaydeden Kılıç, hükümetin sorunlar karşısında “Üç maymunu oynayarak” kendi bildiğini okumaya devam ettiğini dile getirdi. Kılıç, sorunların çözümü için eğitimin her kademesinde köklü bir çözüme ihtiyaç olduğunu söyledi.


EĞİTİMDE ZORLU MARATON BAŞLIYOR
2009-2010 Eğitim-Öğretim Yılı bugün başlıyor. Yaklaşık 15 milyon öğrenci ile 600 bin öğretmen ders başı yapacak. Öğrenciler üç ay süren yaz tatilinin ardından bugün, 18 Haziran 2010’a kadar sürecek yeni eğitim öğretim yılı maratonuna başlayacak. Okul öncesinde bu yıl 32 ilde zorunlu eğitime geçiliyor. Bu illerde 5 yaş grubundaki tüm çocuklar “okullu” olacak. Türkiye genelinde 1204 anaokulu, ilköğretim okullarında 40 bine yakın ana sınıfı bulunuyor. Okul öncesi eğitimden 800 bin civarında çocuk yararlanıyor. İlköğretime bu yıl 1 milyon 307 bin çocuk kaydoldu. Okula yeni başlayan çocuklar, geçen hafta okula alışabilmeleri amacıyla “uyum programı”na alındı. Türkiye’de 32 bin 662 ilköğretim okulunda 10 milyon 428 bin çocuk okuyor. Bu okullarda 428 bin öğretmen görev yapıyor. Genel ortaöğretimde 4 bin 53, genel lisede 2 milyon 272 bin öğrenci öğrenim görüyor. Mesleki ve teknik ortaöğretimde de 4 bin 622 lisede 1 milyon 565 bin öğrenci okuyor. 2009-2010 Eğitim-Öğretim Yılı’nın ilk yarısı 22 Ocak 2010 günü sona erecek. Öğrenciler, 5 Şubat’a kadar tatil yapacak. İkinci yarıyıl 8 Şubat’ta başlayacak ve 18 Haziran’da sona erecek.


VELİLER: EĞİTİM YETERSİZ
VELİLER, eğitim sisteminin en büyük sorununun “ezbercilik”, okulların en büyük sorununun da “sınıfların kalabalıklığı” olduğunu düşünüyor. Bağımsız Eğitimciler Sendikası, velilerin eğitim-öğretim konusundaki görüşlerini belirlemek için Ankara’da 1297 veli arasında anket yaptırdı. Anket sonuçlarına göre velilerin yüzde 45.2’si ilk ve ortaöğretimde verilen eğitimi “yetersiz” buluyor; yüzde 28.1’i “ezbere dayalı”, yüzde 19.1’i ise “basmakalıp” buluyor. Eğitimin “kaliteli” olduğunu düşünenlerin oranı ise sadece yüzde 5.4. Velilerin yüzde 46.9’u eğitim sisteminin “ezbere dayalı” olmasından şikayet ederken, yüzde 19.8’i “her yıl yapılan değişikliklerden”, yüzde 11.8’i de “deney ve uygulama yapılmamasından” yakınıyor. Ankete katılanların yüzde 37.5’i eğitimin amacının “meslek edindirmek”, yüzde 31.4’ü “gelişme ve ilerleme sağlamak”, yüzde 23.4’ü ise “topluma yararlı insanlar yetiştirmek” olması gerektiğini dile getiriyor.

‘BAĞIŞ MAKBUZUNU’ KAYIT EVRAKI YAPTILAR
MİLLİ Eğitim Bakanlığı tarafından il müdürlüklerine her yıl yapılan duyuruyu hiçe sayan okul müdürleri, ‘bağış’ adı altında para topluyor. İzmit Gazi Lisesi’nin okul yönetimi ve aile birliği, okula bağış adında velilerden para talep edileceğini kayıt için gerekli evrak belgesi duyurusunda belirtiyor. Okul aile birliği adına bağış toplanacağı ifade edilen kayıt esasları belgesinin hemen altında Okul Müdürü Zeki Kalaç’ın imzası bulunuyor.

17 VELİYE PARA CEZASI
KIRŞEHİR’de okullara kayıt sırasında yanlış beyanda bulunan velilere para cezası verildi. İl Milli Eğitim Müdürü Mesut Ayrıksa, “Bazı veliler, nüfus müdürlüğüne giderek, yeni bir ev kiraladıklarını ve evinin adreslerinin değiştiğini beyan edip, başka okullara kayıt yaptırıyorlar. Şu an itibariyle sadece Cumhuriyet İlköğretim Okulu’nda kaydı yapılmış 17 veliye sahte beyan gösterdikleri için para cezası verildi” dedi. Ayrıksa, yanlış beyanda bulunanlara 500-bin 500 lira para cezası verilebildiğini belirtti.

‘OKUL KARAKOL DEĞİLDİR’
ANKARA’da İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Emniyet Müdürlüğü arasında geçtiğimiz günlerde imzalanan protokol gereğince 128 okulda polislere yer tahsis edilecek. Protokole göre polisler “Okullardaki şiddetin önlenmesi ve azalmasını” sağlayacak. Eğitim Sen Ankara Şubeleri dün Eğitim Sen Ankara 2 Nolu Şube’de düzenledikleri basın toplantısı ile protokole tepki gösterdiler. Şubeler adına açıklamayı yapan Ankara 2 Nolu Şube Başkanı Tuğrul Çulfa, uygulamanın “Okul bir karakoldur” anlayışına dayandığını belirterek, şiddetin azaltılmasını amaçlayan uygulamanın kendisinin şiddet ve baskıya dayandığına dikkat çekti. Çulfa, potansiyel suçlu ilan edilen öğrencilerin polisiye tedbirlerle ıslah edilmek istendiğini söyledi. Çulfa, eğitim psikolojisi bilmeyen polislerin okullarda silahla dolaşmasının pedagojik açıdan da eğitim ortamına zarar vereceğini vurguladı. Rehber öğretmen istihdamının acilen arttırılmasını isteyen Çulfa, “Bu uygulama eski bir maarif bakanın dediği gibi ‘Şu okullar olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim’ zihniyetinin eseridir” diyerek İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nü uygulamadan vazgeçmeye çağırdı.

MEB SUÇ İŞLİYOR
TÜRK Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, yeni eğitim-öğretim yılında gerek öğrencileri gerekse eğitim çalışanlarını bekleyen birçok sorun bulunduğuna dikkat çekti. Koncuk yaptığı yazılı açıklamayla, bugün başlayacak olan 2009-2010 Eğitim-Öğretim Yılı’nı değerlendirdi. Türkiye’de 150 bin öğretmen açığı bulunduğunu bildiren Koncuk, buna karşın Milli Eğitim Bakanlığı’nın, 2009 yılının ilk atama döneminden bugüne kadar 13 bin 141 kadrolu, 16 bin 323 sözleşmeli olmak üzere toplam 29 bin 464 öğretmen istihdam ettiğini dile getirdi. Koncuk, 2009 yılının sonuna kadar 150 bin öğretmen açığını giderecek ölçüde alım yapılmasının zorunlu olduğunu ifade etti. Bugün ataması yapılmayan öğretmen sayısının yeni mezunlarla birlikte 250 bine ulaştığına dikkat çeken Koncuk, “Bakanlığın bu acı tabloya daha fazla seyirci kalmaya hakkı yoktur. Türkiye’deki öğretmen alım politikası yeniden ele alınmalı ve mezunların istihdamı sağlanmalıdır” dedi.

PATRONLAR MÜDÜR OLUYOR
MESLEK liselerinde artık holding patronları yönetici olabilecek, öğrencileri kendi çıkarlarına göre yönlendirebilecek. Çalışma bakanlığı tarafından hazırlanan yeni düzenlemeyle, patronlar yönetim kadrolarında yer alarak eğitim müfredatına müdahale edebilecek, eğitime de el atacak. AKP Hükümeti, çalışabilir nüfusun yüzde 13’ünün işsiz olmasına, 3 milyon 269 bin kişinin iş aramasına çözümü, patronları meslek liselerine müdür yapmakla, müfredatı önlerine sererek buldu. YÖK’ün aldığı kararla, artık patronlara meslek yüksek okullarında yönetici olma imkanı tanınacak. Uygulama, 2010’da başlayacak. Zaman gazetesinin manşetine taşınan uygulama şöyle anlatılıyor: Piyasadaki 500 bin kişilik pozisyon, (kaynakçı, elektrik-elektronik teknisyeni, tornacı ve iş makinesi operatörü), uygun eleman bulunamadığından doldurulamıyor ve bu boşluklar ancak patronların istediği nitelikte elemanlar yetiştirilerek doldurulabilir. Meslek liselerinin eksikliklerini gidermek yerine sorunu YÖK işbirliğiyle, iş gücünü patronların hizmetine sunmakta bulan hükümet, patronlara “Ne tip işçi istiyorsanız gelin ona göre eğitim verin” diyor.


PSAKD: ASIL TEHDiT DiYANETTiR
DİYANET İşleri Başkanlığı, kurumu ve İslamı tehdit listesi oluşturdu. ‘Tehditler’den biri özellikle Alevi derneklerinin gündeme getirdiği ‘zorunlu din dersinin kaldırılması’ talebi. Diyanet’in tehdit listesindeki bir madde şöyle: “Kimi çevrelerce zorunlu din öğretiminin kaldırılması taleplerinin olması.” Diyanet’in listesine tepki gösteren Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Fevzi Gümüş, bu durumun AKP’nin laiklik ve inanç özgürlüğü anlayışındaki çarpıklığı gözler önüne serdiğini ifade etti. DİB’nin bugün 7-8 bakanlığın bütçesine eşit bütçeyi kullanmasına rağmen hâlâ bütçe yetersizliğinden bahsetmesinin, sınır tanımaz bir oburluğa sahip olduğunu gösterdiğini belirten Gümüş, bunca öğretmen açığına rağmen Diyanet’in 100 bin personeli olduğuna vurgu yaptı.
Gümüş, “Alevilerin, laik bireylerin, demokratların zorunlu din derslerinin kaldırılması talebini, MGK’nın siyaset belgelerine benzeyen strateji belgelerinde İslamın tehdidi gibi göstermeye çalışmak, Alevileri gerici çevrelere hedef haline getirmektir. Diyanet bu yolla ateşle oynamaktadır ve Diyanet’in bizatihi kendisi laikliğe tehdittir” dedi.
ZORUNLU DİN DERSİ KALDIRILSIN
Zorunlu din dersinin kaldırılmasını isteyen Alevi örgütleri, yaptıkları eylem ile devletin dinden elini çekmesini ve herkesin dinini özgür ve eşit olarak yaşaması gerektiğini vurguladı. Pir Sultan Abdal Derneği (PSKAD) Adana Şube binası önünde toplanan Alevi örgütlerine, çok sayıda sendika ve siyasi parti destek verdi. Adana Milli Eğitim Müdürlüğü’ne kadar yapılan yürüyüşün ardından PSKAD Adana Şube Başkanı Metin Çelik, yaptığı açıklamada, Diyanetin kaldırılmasını ve bütçenin eğitime aktarılmasını isteyen Çelik, zorunlu din dersinin de kaldırılmasını istedi.
(ANKARA/ADANA)
ÖNCEKİ HABER

Hukuksuzluk, bilimsizlik ve sel…

SONRAKİ HABER

HAYATIN İÇİNDEN

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...