27 Eylül 2009 00:00

KÜLT-ABLASI

Raf ömrü de ne, popüler kültür reyonunu geçtik de, şarküteriye mi demir attık… Yaşamak için yiyoruz. Koruma maddesine batmış, tüketmemizi uzun uzun beklerken güzelliğinden bir nebze kaybetmeyen

Paylaş

Raf ömrü de ne, popüler kültür reyonunu geçtik de, şarküteriye mi demir attık… Yaşamak için yiyoruz. Koruma maddesine batmış, tüketmemizi uzun uzun beklerken güzelliğinden bir nebze kaybetmeyen, estetikli bakliyattan tut da, bir türlü böceklenmeyen botokslu una, ekşimek nedir bilmeyen yoğurda alıştık. Meğer onların raf ömrü uzadıkça bizim ömrümüz kısalıyormuş. Gazetelerin ne kadar abuk haberi varsa kaçırmıyorum. Tabi tabi moda olan sebzeleri de yakından takip ediyorum. Günün modasına uygun yiyip uygun içiyorum. Enginar derlerse enginar, patlıcan derlerse patlıcan. Uzman sözünden çıkmıyorum.
Eskiden moda olan kitapları okumayı zul sayar, herkes kahvelerde romanını hikayesini, virgülüne noktasına, çatır çatır tartışırken, inadına sessiz kalır, ‘daha okumadım. modası geçsin, biraz ortalık durulsun, öyle’ derdim. İfrit olurdum etrafı afet alanına çeviren tozu dumana katan kitaplara. Ya da bir kitabın durduk yere bu kadar pompalanmasına. Şimdi kitap modasından da geri kalmıyorum. Maazallah onun da raf ömrü varmış hem de pek kısa. Salamı, sucuğu estetiğe makyaja başvururken kitap kısmısı erken yaşlanmaya maruz kalıyormuş. 15 günmüş kitabın raf ömrü. Gevşeyip kendini bırakmadan, ekşimeden, kokmadan, hakkında yazılanlar gündemden silinmeden tüketmek gerek anlayacağınız. Kitap dediğin 15 gün sattı, sattı. Satmazsa daha da iflah etmiyor sahneden çekiliyormuş meğer.
Reklam, kalkanıymış, şartmış, vacipmiş. Üstelik bizim kitaplar iyi bile dayanıyormuş. Amerika’da kitapların raf ömrü topu topu dört saatmiş. Sattı sattı. Dört saatte icraat görülmezse kitap pat depoya. Demek kitaba ne kadar satış taktiği katarsan o kadar çabuk bozuluyor. Biz de kitap hâlâ delikanlı anlayacağınız.
Şaşılacak bir şey yok. Bazı kitapların çıkacağı gün kitapevlerinin kapısında sabahlayanlar, kitap çıkmadan satış rakamını belirleyen yayınevleri, billboardlar, kitap yazılmadan önce düzenlenen okumalar neler gördük.
Harry Potter serisinin son kitabı için millet kuyrukta birbirini yemişti. Yokluk bilmeyen, kuyruk görmeyen gavur milleti ne haberlere konu oldu. Düğünü yarım bırakıp kitap almaya gideni mi istersin, kuyruk teknolojisinin şifresini çözüp yerine arkadaş bırakanı mı… Düğün törenlerini erken bitirip Harry serisinin son kitabını satın almak üzere bir kitapevine koşturacak çift, kaynak yapabilmek, sıranın önüne geçmek için gazeteye ilan bile vermiş. Maksat kimse kızmasın durum anlaşılsın.
Kamp kuranı, yemek tuvalet için bir dakika yerime bekler misin diyeni, kaynak için önceden kamuoyundan izin alanı hepsi okuma aşkı için. Takdir etmek gerek.
Kitabın mal mıdır değil midir tartışmasına hiç girmeyeceğim. Bu tartışmaya giren maldır desem o hiç olmayacak. E, yazar da böyle para kazanıyor deyip telif haklarının derin dehlizlerinde kaybolup kör kuyularına düşmeyeceğim. Sistem işliyor mu işlemiyor mu sorgulamayacağım. Artık malum. Kitap sadece okumak için değil. Çok satan kitaplara türlü türlü ambalaj yapılıyor bizde de. Kadınlar için cicili bicili pembe kapaklı, erkeklere daha vakur olan füme tonlarında.
Seneler önce acayip gülmüştüm kütüphanenin yanında evin duvarlarına uygun renkte içi boş blok halinde çeşit çeşit ciltler satıyorlardı. Maksat görüntü kurtarsın dekoru tamamlayalım kabilinden.
Kullanım kılavuzuna ihtiyaç yok. Herhangi bir satış ölçüsüne de. Kitap da kılıcını kuşanmış savaşıyor ayakta kalmak için. Zaten pompalananlara bir diyecek yok. Onlar zırhlarını önceden kuşanmışlar hesabı kitabı yapılmış kimin nasıl tüketeceğine göre ayrı ayrı ambalajlamışlar bile. Sözüm geride kalanlara. Bence raftan kalkan kitabı da bozulmuştur diye bir köşeye atmayın. İlla ki tadına bakın. Raf ömrü geçsin geçmesin sizin ağzınızın tadı yerindeyse kime ne…
ayşe bengi
ÖNCEKİ HABER

Bir daha Davutpaşalar olmasın diye...

SONRAKİ HABER

KİRVEME MEKTUPLAR

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...