27 Eylül 2009 00:00

Zil çaldı sınıfta yer yok!


Eğitim-öğretim yılı başladı başlamasına, ama on binlerce çocuk okulların fiziki şartlarından mustarip. Kimi okul yıkılmak üzereyken, kimi okulun sıraları öğrencilere küçük geliyor, kimi okulda 5 sınıf aynı derslikte öğrenim görüyor, kimi öğrencilerin ise okulları yok.
5’E BÖLÜNÜYOR
Bir öğretmen, bir derslik, bir tahta, 5 sınıf. Bu tablo Erzurum’un kent merkezine 10 kilometre uzaklıktaki birleştirilmiş sınıflı Tepeköy İlköğretim Okulu’ndan. Öğretmen Selim Göker, tek sınıfta ders gören 5 ayrı sınıfın öğrencileri için, tahtayı her gün 5’e bölüyor. Tahtaya yazı yazan öğrenciler, bölünen yer yetmediği zaman yandaki arkadaşından ödünç yer alıyor. Okulun birinci sınıfında 7, ikinci sınıfında 11, üçüncü sınıfında 5, dördüncü ve beşinci sınıfında 3’er öğrenci bulunuyor.
Göker, yaşadıkları zorlukları şöyle anlatıyor: “Sınıfa girdiğimde beş parçaya bölünüyorum. Bir sınıf öğrencilerine ders anlatırken, diğerlerine ödev veriyorum.”
OKULLARI BİLE YOK
1924 yılından bu yana eğitim öğretim yapılan Kütahya’nın Gediz ilçesine bağlı Kayaköy’de bulunan İlköğretim Okulu’nun 6 öğrenci eksik olduğu gerekçesiyle kapatılmasını protesto eden 54 köylü, çocuklarını okula göndermiyor. Beldeye uzak başka bir okula gitmek zorunda bırakılan öğrenciler, ders zili çalmasına karşın yeni okullarına gitmezken, Eğitim Sen Kütahya Şubesi Başkanı Abdullah Çiçek, uygulamanın MEB Taşımalı İlköğretim Yönetmeliği’ne uygun bir şekilde gerçekleştirilmediğini, okulun kapatılması kararının seçim intikamı olabileceği yönünde kuşkularının olduğunu söyledi.
HASARLI OKULDA EĞİTİM GÖRÜYORLAR
Tunceli’nin Pülümür ilçesinde 2003 yılında bir kişinin hayatını kaybettiği depremde, çok sayıda ev ve kamu binası zarar gördü. Dede Korkut İlköğretim Okulu da hasar gören binalardan biri. Depremin ardından okulda meydana gelen hasar onarılarak eğitime devam edildi. 1966 yılında yığma olarak birinci katı, 1993 yılında da yığma ikinci katı eklenen 12 derslikli 133 öğrencinin eğitim gördüğü okulun öğrencileri, binadaki çatlaklara ve okulun yıkılma tehlikesine rağmen eğitimlerini bu okulda sürdürüyor.
Pülümür Kaymakamlığı’nın 2007 yılından itibaren 6 defa İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne okulun tadilat ve onarım yazısına rağmen herhangi bir cevap alınamadığı öğrenildi. Eğitimlerini korku içinde sürdüren öğrenciler, yeni okul yapılmasını istiyor.
SIRALARA SIĞAMADILAR!
İzmir’de depreme dayanıksız olduğu saptanan okul binalarında öğretim yılıyla birlikte güçlendirme çalışmalarına başlanması, bu okulların öğrencilerini açıkta bıraktı.
Şemikler Lisesi’nden sonra Buca Lisesi’nin binasında da tadilat yapılmaya başlanınca, 800’ü aşkın öğrenci birkaç kilometre uzaktaki İsmet Yorgancılar İlköğretim Okulu’na gönderildi. Küçüklerin sıralarına oturmak zorunda kalan liseli gençler, “Okula sığdık ama sıralara sığamadık. Sıralar bizim boyumuza uygun değil. İki büklüm oluyoruz, kamburumuz çıkıyor” dedi.


DERSLİK AÇIĞI 4 BİN
Bursa İl Milli Eğitim Müdürü Atilla Gülsar, 30 kişilik sınıf ve tekli eğitim sistemi hedefi kapsamında, 4 bin dersliğe ihtiyaç olduğunu belirtti. Devletten bulamadığını ‘hayırseverlerden bekleyen’ ve hüsrana uğrayan Gülsar, “Eğitime yüzde 100 destek kapsamında hayırseverlerin yaptırdığı okul inşaatları durma noktasına geldi” dedi. Türk Eğitim-Sen Bursa 2 No’lu Şube Başkanı Selçuk Türkoğlu, şehirde meslek lisesine kayıt yaptırmak isteyen 10 bin öğrenci olduğunu, ama bu okullardaki yer sıkıntısından dolayı bir türlü kayıt yaptıramadıklarını söyledi. Türkoğlu, yoğun talep karşısında meslek liselerinin ikili öğretime geçmek durumuyla karşı karşıya kaldığına işaret etti.


3 MİLYON ÇOCUK EĞİTİM DIŞI
ORTAÖĞRETİMDE 14-17 yaş grubunda ortalama 3 milyon çocuk, örgün öğretim dışında. Rakamlar okul öncesinde daha da vahim durumda. Türkiye’de 3-5 yaş grubu içinde okullu olması gereken 3 milyon 572 bin çocuk bulunuyor. Okula gitme şansını yakalayanların sayısı ise yalnızca 805 bin.
İlköğretim çağ nüfusunun yaklaşık yüzde 5’i, ortaöğretim çağ nüfusunun yaklaşık yüzde 42’si eğitim hakkından yararlanamıyor.
Kademeler arası geçişte pek çok öğrenci sistem dışı kalıyor. İlköğretime kaydı yapılan çocukların bir kısmı 8 yılı tamamlayamadan okulu terk ediyor. 1995-2005 yılları arasında toplam 436 bin 614 çocuk ilköğretim diplomasına sahip olmadan hayata atılmış durumda.
2007 yılında ortaöğretim son sınıfta okuyanların yüzde 30’u mezun olamamış. Yine aynı yıl ilköğretimi bitirenlerin yüzde 45’i ortaöğretime kayıt yaptırmamış.
ASIL NEDEN YOKSULLUK
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Koordinatörlüğü’nde yürütülen Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) verileri, durumu gözler önüne seriyor: Zorunlu eğitime devam edemeyen her 5 çocuktan biri, asıl nedenin ‘yoksulluk’ olduğunu belirtiyor. Verilere göre ilköğretim çağında eğitim sisteminin dışında kalan her 5 çocuktan 3’ü kız.
Yine girişimin değerlendirmelerine göre devlet, ilköğretim çağındaki engelli çocukların büyük çoğunluğuna eğitim hakkı sağlayamıyor. Bir başka önemli saptamaya göre ise, ilköğretim çağında olan binlerce çocuk ücretli, maaşlı ya da yevmiyeli olarak tarım sektöründe çalışıyor.
En çarpıcı değerlendirmelerden bir başkası: Okul öncesi eğitime her 4 çocuktan sadece biri ulaşabiliyor ve okullaşma oranları iller arasında büyük farklılık gösteriyor, yönünde.


SERVİSLERİ KİM DENETLEYECEK?
Okul servis araçlarının yaş sınırı, geçtiğimiz haftalarda yapılan bir düzenlemeyle 12’den 20’ye çıkarıldı. Ancak bu düzenleme yapılırken Ulaştırma Bakanlığı’nın, servis araçlarının denetiminden sorumlu olan İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nden herhangi bir görüş sormadığı ortaya çıktı.
Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Hizmetleri Başkanlığı’ndan bir yetkili, yaş sınırının yükseltilmesinin risk doğuracağını belirterek, “2003’te Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin yeniden düzenlenmesi çalışmaları sırasında, biz kurum olarak araçların yaş sınırının 12’den 10’a indirilmesi gerektiğini savunduk. 12 yaş sınırı 20’ye çıkarılırken, Ulaştırma Bakanlığı, bizim eski görüşte olduğumuzu düşünüp herhangi bir görüş sormamış olabilir” dedi.
Ulaştırma Bakanlığı temsilcisi ise, “Özelleştirilen trafik muayene istasyonlarında ayrıntılı araç muayenesi yapıldığını ve bu nedenle arızalı araçların trafiğe çıkmasının mümkün olmadığını” söyleyerek uygulamayı savundu.

‘ŞİDDET POLİSLE ÇÖZÜLMEZ’
Okullarda şiddet olaylarının önüne geçilmesi gerekçesiyle ‘her okula bir polis’ uygulamasına tepkiler sürüyor. Eğitim Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, dün yaptığı yazılı açıklamayla, uygulamanın polisi okullara kalıcı olarak yerleştirmenin önünü açtığına dikkat çekti. Şiddet olaylarının asayiş sorunu olarak görülmesini eleştiren Kılıç, “Eğitim, sosyal, ekonomik tedbirlerle sorunun üzerine gitmeyenler, sorunu İçişleri Bakanlığı’na havale ediyor” dedi. Kılıç, şiddeti yaratan ve şiddetin önünü açan sistem sorgulanmadan polisiye tedbirlerle bir yere varılamayacağını dile getirdi ve şöyle devam etti: Şiddet olaylarının önüne geçmek için gerekli sosyal, ekonomik ve pedagojik tedbirler alınmalı, çocukların gündelik hayatını kuşatan şiddete dayalı kültürel atmosfer iyileştirilmelidir.

GÜNDE 9 SAAT DERSTEN VAZGEÇİLMELİ
Türk Eğitim-Sen İstanbul Bölge Başkanı Hanefi Bostan, meslek liselerinde ders saatinin 9’a çıkartılmasına tepki gösterdi ve bu uygulamadan vazgeçilmesini istedi. Bostan, yaptığı yazılı açıklamada, yeni eğitim-öğretim yılının büyük sıkıntılarla başladığını söyledi. Bostan, “Bir tarafta 200 binden fazla öğretmen açığı ve bir tarafta haddinden fazla derslik açığı. 80-100 öğrencinin tıkıştırıldığı sağlıksız sınıflar. Üstüne üstlük Anadolu Meslek ve Meslek Liselerinde günde 9 saat ders zorunluluğu ve 5 dakikalık teneffüsler. İdarecilikten bihaber 30 bin vekil müdür ve müdür yardımcısı. Bu yıl eğitim ve öğretim dönemi çok zorlu geçecek” dedi.
(HABER MERKEZİ)

Evrensel'i Takip Et