27 Eylül 2009 00:00

ABAKÜS


ABD’nin ECHELON adlı izleme-dinleme-istihbarat sisteminden daha önce de bahsetmiştim. Kısaca özetleyecek olursak ECHELON, radyo, telefon, Internet vb. iletişim araçlarındaki veri trafiğini izleyerek, ‘zararlı’ kelimeleri arıyor. Herhangi bir ‘zararlı’ kelimenin tespit edilmesi durumunda telefon ya da e-posta ya izlemeye alınıyor ya da görevlilerin kontrol etmesi için raporlanıyor. Üstelik ABD, bu sistemi sadece kendi sınırları içindeki iletişimi izlemek için değil erişebildiği her yerde bütün haberleşmeyi izlemek için kullanıyor. Şimdi İngiliz Telegraph gazetesinin ortaya çıkarttığı bir rapora göre, Avrupa Birliği ECHELON ile aynı amaçları taşıyan ‘Indect’ adlı beş yıl süreli yeni bir proje üzerinde çalışıyor. Indect Projesi’nin ana hedefi web sitelerini, tartışma forumlarını, dosya sunucularını, P2P ağlarını hatta ve hatta ev bilgisayarlarını izleyerek tehlike, anormal davranışlar ve şiddetin saptanması için otomatik sistemler geliştirilmesi. Açığa çıkan bilgilere göre şimdiye kadar 10 milyon avro civarında kaynak aktarılan Indect projesinde Kuzey İrlanda Polis Servisi(PSNI), York Üniversitesinden bilgisayar bilimcileri ve bunların yanı sıra dokuz ayrı Avrupa ülkesinden akademisyenler çalışıyor.
Bu tip genel izleme ve dinleme sistemleri özellikle de ABD’de uzun süredir tartışılıyor. Ancak AB’nin de bu işe el atmış olması tartışmaları bayağı kızıştıracak gibi görünüyor. Genel olarak tüm iletişimde ECHELON ya da Indect gibi kelime arayan programlarla suçlulara karşı başarı elde edilmesi oldukça zor. Bu programların var olduğunu ve kendi iletişiminin de dinlenebileceğini bilen herhangi bir kullanıcı, bu yazılımlar tarafından takip edilmeyi engellemek için çeşitli veri şifreleme metotları kullanacaktır. Bu nedenle, bu tip sistemlerin amacının açıklandığı gibi suçluları yakalamak olduğunu düşünmek sadece saflık olabilir. Bu tip sistemlerin daha genel bir amaca -tüm toplumu elektronik olarak fişlemeye- hizmet etmesi olasılığı açıklanan amacına göre daha büyük bir olasılık. Öte yandan amaçları gerçekten açıkladıkları gibi suçluları yakalamak bile olsa bu tip sistemler gerek İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde gerekse çeşitli anayasalarda vurgu yapılan haberleşmenin gizliliği ilkesinin açık ve net bir ihlalidir.
Şu anda pek çok ülkede sadece mahkeme izniyle yapılabilen telefon dinleme ve veri trafiği izlemenin, izinsiz ve keyfi bir şekilde yapılabilmesini kolaylaştıracak bu tip sistemlerin esasen ne işe yarayacağı açık: İngiltere’de 2006’da yasal izinle dinlenen telefon sayısı 490 bin. Bu rakama takip edilen veri trafiğini ekleyin. Şimdi de bir sistemden, izin almaya gerek duymadan bu işin kolayca yapılabileceğini düşünün. Özel hayatının ve haberleşmesinin gizliliği ihlal edilen kişi sayısının sadece İngiltere için bile milyonlarca olması böyle bir sistemle uzak bir olasılık olmaktan çıkıp gerçeğin ta kendisi haline gelecektir.
Bütün bu nedenlerle bu tip izleme-dinleme-istihbarat sistemlerine karşı çıkmak bir zorunluluktur. Öte yandan biz karşı çıktık diye bu tip sistemler bir anda ortadan kalkmayacağından iletişim özgürlüğümüzü ve haberleşmemizin gizliliğini pratikte de savunmak bize düşmektedir. E-posta iletişiminde şifreleme ve imzalama yöntemlerini kullanmak, anında mesajlaşma servislerinde şifreleme kullanan ve görüşmelerinizi kayıt altına almayan servisleri tercih etmek, Internet’te gezinirken izlendiğimizi ve Internet’e bir kez girilen verinin bir daha ortadan kaybolmayacağını bilerek hareket etmek, gerektiğinde TOR vb. anonim bağlantı sistemlerini kullanmak iletişimimizi daha güvenli hale getirirken dinleyicileri de oldukça zora sokacaktır.
GÖKHAN BAYRAM

Evrensel'i Takip Et