28 Eylül 2009 00:00
EVRENSELDEN
İletişim teknolojisinde son 30-35 yıl içinde yaşanan gelişme iletişim çağı, iletişim devrimi gibi çeşitli kavramlarla adlandırıldı.
İletişim teknolojisinde son 30-35 yıl içinde yaşanan gelişme iletişim çağı, iletişim devrimi gibi çeşitli kavramlarla adlandırıldı. Ancak bu büyülü kavramların hiçbiri içinde yaşadığımız çağın sömürü ilişkileri ile belirlenen ilişkilerini örtmeye yetmiyor.
Son olarak G-20 zirvesiyle ilgili haberlerin, batı kamuoyunu iletişim araçları tarafından yansıtılış biçiminde bile bu etkiyi görebiliyoruz. Türkiyenin en çok tirajlı gazetelerinden biri olan Hürriyetin İran dünyayı karıştırdı başlığı ile duyurduğu haberde şu ifadelere yer veriliyor: Dünyanın nükleer faaliyetlerini durdurmaya çalıştığı İrandan dün gelen sürpriz bir haber, G-20 zirvesinde gündeme bomba gibi düştü: İkinci uranyum zenginleştirme tesisini inşa ediyoruz.
Haberde ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa liderlerinin, yeni uranyum zenginleştirme tesisi bulunduğunu açıklayan İrana sert tepki gösterdiği bildiriliyor. ABD Başkanı Barack Obama, İran dünyaya meydan okuyor. İranın uluslararası sorumluluklarını yerine getirip uluslararası toplumun güvenini kazanma zamanı geldi derken, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, İran, ikinci bir tesis inşa edip, dünyadan saklayarak Güvenlik Konseyi kararlarını açıkça ihlal etti ifadelerini kullanmış. İngiltere Başbakanı Gordon Brown, İranın kandırmacası uluslararası toplumu kızdırdı ve şoke etti. Tüm seçenekler masada diyerek İrana tehdit mesajı gönderirken, Almanya Başbakanı Merkel Çok endişeliyiz. İran tüm bilgileri Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile paylaşmalı diyor. Rusya Devlet Başkanı Medvedev ile Çin de benzer ifadelerle İrana tepki gösteriyorlar. Haberde İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejadın, Gizlimiz saklımız yok. UAEK şartları çerçevesinde çalışıyoruz. İran, ABD Yönetimine her nükleer tesisini söylemek zorunda değil sözlerine ile şu bilgi ekleniyor: Yönetmeliklere göre, radyoaktif madde işlemeye başlamadan 180 gün önce UAEKya haber vermek gerekiyor.
Yani haber tam anlamıyla İrana bundan sonra ne yapılsa müstahaktır havasında veriliyor. Bu emperyalist güçlerinin basın tekellerinin ve dünyanın bağımlı ülkelerinin kitle iletişim araçlarını da yönlendiren ajanslarının Hürriyet ile aynı yaklaşımla hareket ettiği biliniyor. Bu köşenin sınırlılığı içinde bunları detaylandırmak mümkün değil.
Dünya kamuoyunun büyük bir bölümünü ABD ve müttefiklerinin çıkarları ve gelecek hedeflerine uygun bir biçimde yönlendiren bu haber verme tarzının, İrana ölçü koyan ve ona telkinlerde bulunan G-20nin efenlerinin dünyanın aynı zamanda nükleer, uranyum, kitle imha silahı gibi bütün araçlarında tekelini ellerinde bulundurdukları, asıl onların dünya için büyük bir tehdit oluşturduğu gerçeğini es geçmesi yine bu yazının başında işaret edilen iletişim çağı gerçeğinin örttüğü sömürü ilişkilerinin doğal bir sonucudur.
Evrenselin dünya halklarını tehdit eden silahlanma yarışına karşı olduğunu hatırlatmaya herhalde gerek yoktur. Ancak dünya halklarının ve ülkelerinin ezen ve ezilen gerçekliği altında yaşadığı günümüzde, bu ilişkilerin tek yönlü bir haber akışı içinde doğru anlaşılması, doğru tanımlanması da mümkün değildir. Böylesi bir düzlemde kurulan dış politika hedeflerinin de bu sömürü ilişkilerinin etkisini taşıyacağı doğal bir gerçektir. Örneğin Başbakan Erdoğanın, dünya efendilerinin ya da daha doğru bir deyişle, dünyanın haramilerinin uranyum zenginleştirmesini durdurması için 3 ay süre verdiği İrana 2 ay içinde ziyaret de bulunacağı haberi de, bu gerçekler ışığında değerlendirmelidir. ABDde Obama ile temas etmeyi bile bile önemli bir iç ve dış politika meziyeti sayan Başbakan ve AKP kurmaylarının, İran ziyareti sırasında, Dünya İrana adil davranmalı mesajı vermeyeceği açıktır. Bunu şimdiden öngörebiliriz.
Sömürü ilişkilerinin belirlediği bu haber bombardımanı içinde gerçeklerin sümen altı edilmesi savaşına karşı, gazetemiz uyanık olmayı ve okurlarını işbirlikçi medya kurumlarının manipülasyonlarına karşı da uyarmaya devam edecek.
İyi haftalar...