29 Eylül 2009 00:00

Rant gözlüğüyle bakıyor


Bir ya da iki kişi değil, neredeyse bütün meslek örgütleri, mahalle dernekleri, belediye başkanları, Boğaz’a üçüncü köprünün yapılmasına şiddetle karşı çıkıyorlar. Bunun kentin trafik sorununu daha da çözülmez hale getireceğini, başta ormanlar olmak üzere tarım alanları ve su havzalarını yok edeceğini bilimsel çalışmalara dayanarak açıklıyorlar. Üstelik bir ve ikinci köprünün yol açtığı tahribatı da hatırlatıyorlar.
Ancak çok değil on beş yıl önce, köprüyü ihanet olarak değerlendiren o günün büyükşehir belediye başkanı, bugünün başbakanı Erdoğan, şimdi köprüyü istemeyenlerin at gözlüğüyle baktığını iddia ediyor. Bu açıklamasını da kenti altüst edecek girişimleri meşrulaştırmak için yapılan Ulaşım Şûrası’nda yapıyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ulaştırma Şûrası’nda yaptığı konuşmada İstanbul’a yapılması planlanan üçüncü köprüye karşı çıkanların, olaylara ideolojik olarak yaklaştığını ve iki tarafı kapalı bir şekilde (at gözlüğüyle) baktığını söyledi.
KILAVUZU AMERİKA OLANIN...
Şûranın, üçüncü köprünün yapımında büyük katkılar sağlayacak fikirlerin oluşmasında katkı sağlayacağına inandığını aktaran Erdoğan, şûranın asıl amacını da söylemiş oldu. Erdoğan, bugün üçüncü köprüye karşı çıkanların zamanında bir ve ikinci köprüye de karşı çıktığını, belki de yaptığı konuşmanın tek doğrusu olarak söylerken, devamında mantık sınırlarını zorlayan şu suçlamada bulundu: “Bugün karşı çıkanlar birinci köprüye de karşı çıkmışlardı. Ama sonra utanmadan sıkılmadan birinci köprü üzerinden seyahat ettiler, sonra ikinci köprüye itiraz ettiler. Aynı şekilde onun da üzerinden seyahat ediyorlar. Şimdi üçüncü köprüye de karşı çıkıyorlar. Ne yapılacak ne edilecek hiç farkında değiller. Daha dün döndüğüm Amerika’da nehrin üzerinde 500 metre arayla 3 köprü var. Bunlar olmazsa olmaz kaideler” diye konuştu.
Üçüncü köprüye karşı çıkan kesimlerin “at gözlüğüyle baktığını” ima eden Başbakan Erdoğan, “Kimler buna karşı çıkıyor biliyor musunuz? Sadece her iki tarafı kapalı olarak, tek istikamete bakanlar var ya, işte onlar buna karşı çıkıyor. İdeolojik kilitlenme var. İnsan öncelikli bakışları yok. Ah o ideolojiyi insanın, insanlığın hizmetine bir sokabilseler, çok şey değişecek” dedi.


KENDİSİ İHANET OLARAK NİTELENDİRMİŞTİ
Eyüp Muhçu (Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı): Boğaz’ın karayolu köprülü geçişleriyle ilgili 1960’lardan itibaren başlayan bir tartışma yaşanmaktadır. Cumhuriyet’in 50. yılı anıtı olarak Boğaziçi Köprüsü yapıldı. Daha sonra Fatih Sultan Mehmet Köprüsü yapıldı. Bu süreçte her iki köprünün İstanbul’un tarihi ve doğal değerleri üzerindeki olumsuz etkileri somut olarak yaşandı. Boğaz’ın karayolundan geçilmesi trafik sorununu çözmedi. Bu süreç içinde köprü yapılmasına karşı çıkan toplumsal kesimler, Boğaziçi’nin köprülerle geçilmemesi konusunda mutabakat içindeler. Bir daha benzer sorunların yaşanmasını istememektedirler. Ancak, üniversitelerin, bilim insanlarının, meslek odalarının ve duyarlı kesimlerin uyarılarını hükümetler dikkate almamıştır.
BAŞBAKAN İHANET OLARAK NİTELENDİRMİŞTİ
Üstelik, İstanbul’un bütün büyükşehir belediye başkanları, bir ve ikinci köprünün yapılmasından sonra üçüncüye açıkça karşı çıkmışlardır. Bu konuda en radikal söylemde bulunan, bugünün başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Erdoğan, 1995’te yaptığı açıklamada, üçüncü köprünün ihanet olduğunu söylemiştir. Bugün ise görüşünü radikal bir şekilde değiştirmiştir. Oysa geçen on beş yıllık süre içinde köprünün yapılmaması için nedenler artmıştır. İstanbul’un içme suyu havzaları, tarım alanları ve ormanları yağmalanmıştır. Dolayısıyla köprüyü reddetmek için daha fazla neden vardır. Başbakan’ın köprüye karşı çıkanları suçlaması, kamu yöneticiliğiyle bağdaşmadığı gibi toplumsal sorumluluklarına da zıttır. Bunun nedenlerinin İstanbul’a bağlılıkla, İstanbul’un korunmasıyla, tarihsel ve doğal değerlerin yarına taşınmasıyla hiçbir alakası olmadığı bilinmektedir. Ne yazık ki köprüler rant amacıyla gündeme getirilmişlerdir. Rant dışında bir gerekçe bulmak mümkün değildir. 1/100 binlik plan notlarında, üçüncü köprünün yapılması durumunda neden olacağı zararlar tek tek sayılmış ve bunun, İstanbul için bir felaket projesi olacağı ifade edilmiştir.
HANGİ PENCEREDEN BAKTIKLARI AÇIK
Tüm bu koşullarda kimlerin hangi pencereden baktığı açıktır. Köprüyü savunan anlayışların kamu, toplum ve ülke yararı açısından bakmadıkları anlaşılmaktadır. Hangi çıkarları temsil ettiği kamuoyunun takdirine sunuyoruz. Şekilsel şûralarla İstanbul’un ve ülkenin sorunlarını çözmek mümkün değildir. Ulaşım sorunu bilimsel çalışmalarla planlanarak çözülebilir. Bunun dışındaki girişimler, bir dayatma olarak gündeme gelmektedir. Bu dayatmaları meşrulaştırmak için yapılan şûralar da İstanbul’a ve ülkeye yapılan en büyük kötülüktür.
Nurettin Öztatar

Evrensel'i Takip Et