01 Ekim 2009 00:00

Kürt açılımında imkanları iyi değerlendirelim

Kamuoyunda Kürt açılımı olarak kabul edilen, hükümetin yaptığı demokrasi açılımı; medyada, sanat çevrelerinde, derneklerde hemen hemen her yerde ve her kesimde tartışma konusu oldu.

Paylaş

Kamuoyunda Kürt açılımı olarak kabul edilen, hükümetin yaptığı demokrasi açılımı; medyada, sanat çevrelerinde, derneklerde hemen hemen her yerde ve her kesimde tartışma konusu oldu. Kimisine göre ABD ve AB’nin baskısıyla, kimisine göre sorunun kendini dayatması sonucu, kimisine göre ise çeşit çeşit komplo teorileri nedeniyle. Her ne olursa olsun sorunun halklar tarafından tartışılıyor olması önemlidir. Çünkü halkların, hele hele Türk halkının bu konuyu sürekli tekrarlanan ezberlerin dışında değişik açılardan rahat rahat konuşabilmesi gerçeğin, çözümün ve çözüm için taraf olmanın da yolunu açacaktır. Ama elbette bu kendiliğinden olmayacak.
Kürt sorunu daha önce çalıştığım fabrikalarda da tartışılıyordu. İşçi arkadaşlar tarafından terör sorunu olarak görülen Kürt sorunu, ırkçı söylemlerin küfürlerle karışık dile getirildiği ve bizim de bu topluluklarda rahatça fikrimizi söyleyemediğimiz bir atmosferde gelişirdi. Daha çok tartışmada konuyu uç noktalara götürmeden anlatmayı tercih ederdik. Bugün ise hükümetin açılımı ile her yerde, tüm yönleri ile olmasa da tartışılan Kürt sorunu eskiden çalıştığım fabrikalarda nasıl tartışılıyor henüz bilmiyorum. Ama şu an çalıştığım fabrikada arkadaşlarla rahatça, hem de en uç noktalarına kadar tartışabiliyoruz. Daha önce bu konuda kendi fikrimizi anlatmak yavaş giden ve sıkıntılı bir süreçti. Herkese değil ama, daha rahat konuşabileceğimiz işçi arkadaşlara konuyu anlatabiliyorduk. Bugün ise herkesin tartıştığı Kürt sorunu hakkında biz işçilerin arasında ve bulunduğumuz her alanda daha açık tartışmamızın bir engeli kalmadığına inanıyorum.
İşçi arkadaşlarla gerçekleşen tartışmalarda gözlemlerim şöyle: Genel olarak bir şok havası var. Solcu işçilerin dışında diğerleri pek konuşmuyor, ama dinliyorlar. Solcu bir arkadaş “ABD ve AB’nin baskısı sonucu bu sürece girildiği ve bu sürecin ülkeyi bölmek için başlatıldığı” düşüncesinde. “Kürtlere verilecek ufak tefek haklarla Kürtlerin yetinmeyeceği, Kuzey Iraklı Kürtlerle birleşerek ayrı bir devlet kuracağı ve Türkiye’deki toprakların da bir kısmını alacakları” kanısında. Diğer bir işçi ise “Bölünmemek kaydıyla Kürtlere tüm haklarının verilmesi gerektiğini” söylüyor.
Tüm bu tartışmaların sonucunda fabrikadaki Kürt işçilerin daha yakın durduğunu, sessiz kalan işçilerin ise olumsuz bir yaklaşımda bulunmadığını görüyoruz. Bu dönemi gerçekten iyi değerlendirmemiz gerektiğine inanıyorum. Sorunun çözümü için halkın, işçilerin, emekçilerin taraf olması yönünde bizlere epeyce sorumluluk düşüyor. Ünlü birçok sanatçının, aydının bu konuda olumlu açıklamalarını duyuyoruz. Daha önce kurulan Barış Meclisi’nin gelişmesi ve güçlenmesi için bu sanatçı ve aydınların ayrı ayrı görüşlerinin yerine tek bir merkezde seslerini birleştirmesi daha iyi olmaz mı? Bugün elimizi çabuk tutmamız gerekmez mi? Korkarım toplantılar yapıp kararların çıkmasını beklerken sürecide kaçırmış olacağız.
Başkent Organize Sanayi’den
bir metal işçisi (Ankara)
ÖNCEKİ HABER

Açılamadık

SONRAKİ HABER

Milliyetçilik, kriz ve sendikalar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...