03 Ekim 2009 00:00
ÖZGÜRLÜK YOLU
Bir daha bir politikacının çocuklar için bir şeyler yapmaktan bahsettiğini duyarsam kusacağım. Bu devlet hakkında net bir şey varsa, o da çocuklardan nefret edildiğidir.
Bir daha bir politikacının çocuklar için bir şeyler yapmaktan bahsettiğini duyarsam kusacağım. Bu devlet hakkında net bir şey varsa, o da çocuklardan nefret edildiğidir. Ah hayır, bu kelimeyi onlarla ilişkimizi anlatmak için kullanmıyoruz. Fakat bu etkileşimleri dikkatlice gözden geçirirsek nefret dışında bir şeyle açıklanamadıklarını görürüz.
Son birkaç ay boyunca, kamusal eğitim sistemi hakkında okuyordum, çalışıyordum ve düşünüyordum. Bu alanda klasikleşmiş eserleri okudum; Jonathan Kozolun 1967 çalışması, Genç Yaşta Ölüm adlı eseri gibi. Onun dönemi için hayret verici bir hesap yapmış. Boston Roxburynin siyah nüfuslu okullarında yıllarca geçici öğretmen olarak çalışmış. Ki, bu okullarda çocuklar karanlık bodrumlara çekilip sopalarla dövülüyordu.
Bu karanlık bodrumlarda ne olduğu ise tamamen dramatik ve acıklı bir konu. Binlerce, hatta on binlerce çocuğun genç dimağlarının sistematik biçimde infazından daha kötü ne olabilirdi ki? Kozolun kelimeleriyle, o çocuklar ırkçı ve ayrımcı bir okul sistemi tarafından entelektüel olarak idam edildiler.
Gerçek şu ki, herhangi bir büyük Amerikan şehrinde -Harlem, Chicago, Philadelphia, Baltimore- aynı sonuçlar görülebilirdi. Ülke çapında okulu bırakma oranımız yüzde 50. Devlet okulları, çocukların ruhlarının ve akıllarının öldürüldüğü yerler. Ve savaş, yaşlı adamların genç adamları anlamsız savaşlarda feda etmesinden başka ne ki? Savaş, sonradan teröre karşı mücadele olarak adlandırılan bir şey. Fakat bu tür sağduyudan yoksun bir slogan, yine de kitle imha silahları yalanını satmayı başardı.
Ve askerler, özellikle de çocuklar, nasıl zengin ve yaşlı adamları daha zengin yapmak için savaşarak ölüyorlar?
Günbegün, milyonlarca okul çocuğunu, uyuşturucuya bağımlı hale getiriyoruz. Bunlardan bazıları sadece 4 yaşında. Bu çocukları Ritalin denilen ilaçla zehirliyoruz. Çünkü onları hiperaktif ya da dikkat yetersizliği vakaları olarak algılıyoruz. Bunun anlamı; biz, gülünç bir şekilde eğitim dediğimiz şeyle onların beyinlerini sıkarken, sakin bir şekilde oturmuyor olmaları.
Çocuklar için hastalıklı ve zehirlenmiş bir gezegen, koltuk değneklerinde bir ekonomi ve babalarına karşı nefretle kaynayan bir dünya bırakıyoruz. Çocuklara daha fazla zarar vermeden durma zamanımız gelmedi mi?
MUMIA ABU JAMAL