03 Ekim 2009 00:00

Gücümüzün farkına varalım

Benim bildiğim kadarıyla yerel yönetimlerin asli görevleri arasında halkın ulaşım rahatlığını sağlamak da var. Ama Antakya Belediyesi yöneticileri, bunun tam tersi bir uygulamaya girmişlerdir.

Paylaş

Benim bildiğim kadarıyla yerel yönetimlerin asli görevleri arasında halkın ulaşım rahatlığını sağlamak da var. Ama Antakya Belediyesi yöneticileri, bunun tam tersi bir uygulamaya girmişlerdir. Şehir trafiğini rahatlatmanın ilk kuralı, toplu taşımacılığın önünü açmaktır. Fakat dolmuşlar eski ise iyileştirilmesi şartı getirilebilir. Trafiğe uyumları sağlanabilir, yeni yollar ve otoparklar yapılabilirdi.
Belediye tüm bunları yapmayıp vatandaşa ‘Şehre inme, şehri boğuyorsun’ demiştir. Tüm bunları genişleterek soruyorum. Allah aşkına, yarın vatandaş yağmur çamurda indiği dolmuştan otobüse binmeden şehre nasıl gidecek? Öğrenci okuluna, dershanesine nasıl gidebilecek? Sorarım size! Ama gayeniz vatandaş binsin cebimiz dolsun ise haklısınız tabii ki. Helalı haram olsun, yakışır size!
Antakya’da uygulamaya konan toplu taşımacılığın yeni güzergahları konusunda ben bir vatandaş olarak yetkililere soruyorum:
Bu uygulama dahilinde dar gelirliye, halka, öğrenciye yönelik ne gibi bir artı sağlamayı umdular; ciddi anlamda halka dair geliştirilmiş bir proje midir?
Benim açımdan bakıldığında görünen o ki, Antakya’nın gerçek sahiplerinden boşaltılmış bir manzarası var. Özel otosu olana şehir serbest ama olmayana şartlı serbest. Halka, ‘Madem şehre geliyorsun, belediye otobüsüne bineceksin, aksi takdirde şehre giremezsin’ denmektedir. Bu, halkı aşağılamaktır.
Saygıdeğer dolmuş şoförleri dostlar, emekçiler; size de bir çift lafım var. Bu kanayan yaramızda sizleri hiç yanımızda göremedik. Unutmayın ki bu yaranın sebebi kafamıza atılan taştır. Gün gelir bu taş sizin kafanızı da yarar. Ayrıca şunu da unutmayın ki, ezilen halklar dayanışma içine girmedikçe daha çok kafamız yarılacaktır.
Emekçi dostlar! Günü kurtarma mücadelesi değil, geleceğimizi, hatta çocuklarımızın geleceğini kurtarma mücadelesine girmeliyiz.
Asıl meselemiz işsizlik, öğrencisiz okullar, okulsuz köyler ve bunun gibi birçok yaşamsal sorunlarımız olmalıdır. Sosyal devlet anlayışı, globalleşen dünyada kağıt üstünde kalmaktadır. Halka sadaka niyetine kömür dağıtılmakta, insan sağlığı hiçe sayılmaktadır.
Tüm bu ve buna benzer sorunlar dururken, ‘Vatandaş otobüse bir TL vermiş ne olur yani?’ denmektedir. 400 TL’ye güvencesiz çalışacaksın. Ayda 120 TL yola vereceksin. Barınma, yiyecek, giyecek, okul masrafı, yakıt vb. giderlerin var.
Varın siz düşünün, bu insan nasıl geçinsin. Buradan tüm halkımıza sesleniyorum:
Türkiye’nin gerçek sahibi olan bizler, işçiler emekçiler, gücümüzün farkına varmalı, sorunlarımıza ve ülkemize sahip çıkmalıyız. Unutmayalım ki bu memleket bizim!
Fuad Dede (Çekmece Kooperatif Başkanı-Hatay)
ÖNCEKİ HABER

Kızım doktor olacak

SONRAKİ HABER

Okullar açılırken sorunlar ve yeni paradigma gereksinimi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...