05 Ekim 2009 00:00

YAŞAMA KÜLTÜRÜ

Yerleştiğimiz yerin geçmişini biliyor muyuz?Uzmanına sorduk mu?Diyor ki bir düşünür: “İnsan önce coğrafyasını seçmeyi bilmeli…”Bunun için geçmişi bileceksiniz…

Paylaş

Yerleştiğimiz yerin geçmişini biliyor muyuz?
Uzmanına sorduk mu?
Diyor ki bir düşünür: “İnsan önce coğrafyasını seçmeyi bilmeli…”
Bunun için geçmişi bileceksiniz…
Daha düne dek Konya deprem bölgesinde değil diye bilmiyor muyduk? Oysa 4.7’lik bir deprem olmadı mı 9-10 gün önce Konya’da?
1999 depremine dek İstanbul’da geçmişteki depremlerden bilgimiz var mıydı?
Deprem olan yere yapı yapılamaz mı?
Yapılır…
Ama ona göre yapılır…
Türkiye deprem bölgelerine ayrılmıştır. 1., 2., 3., 4. bölgelerde uygulayacağınız yapım yöntemi, alacağınız önlemler ayrıdır. İstanbul 1999 depremine dek 2. derece deprem bölgesi olarak saptanmıştı. Temelleri, demirli beton işlemlerini buna göre yaparlardı inşaat mühendisleri… Ona göre de ölçüler, duvar kalınlıkları, temel, kolon ölçüleri çıkardı… Kısacası 1999’ya dek yapılan tüm yapılar 2. dereceye göre yapıldıklarından, bundan sonrası için eksiktirler. Beklenen güçte beklenen bir depreme dayanamazlar.
Konya’da, bundan sonra, yapılar deprem olacağına göre, buna uygun uygulama bilimiyle uygulanacaklar…
Bir daha yazayım:
Deprem olan yerde yapı yapılmaz değil…
Yapılır ya ona göre…
Bunun için de toplumun belleği olmalı… Bilmeli geçmişte neler olduğunu...
Ya derelerimizin, ırmaklarımızın geçmişteki taşkınlarını biliyor muyuz? İmlerini (işaretlerini) koyduk mu kıyılarına?
Örneğin Ayamama deresi’nin kıyısına bir direk çakıp, filan günde su buraya dek gelmişti diye yazdık mı?
Sanki suyun daha yakınlarda nerelere dek yükseldiği bilinmiyormuş gibi yapılaşma onayı verilmedi mi oralara? (Uzmanlar, sorumlular biliyorlardı elbette… Peki ya orada yer alanlar uyarıldı mı?)
İskenderun’da, deniz kıyısındaki anayol üzerinde bir yapının yer katında iç düzenleme yapacaktım. Fırtına olursa deniz suyunun nereye dek yükselebileceğini öğrenmek istedim. Belediyeden başlayıp soruşturdum. Kimse yanıt veremedi. Bir yanı park, ötesi deniz olan yolun karşı yanında duvar gibi yapılar vardı. Hepsinin yer katına kaldırımdan düzayak giriliyordu.
Seksen yaşını aşmış kişileri aradım. Onlara sordum. Biri anılarını şöyle bir yokladıktan sonra suyun 25-30 yıl önce kaldırımın 40cm üzerine dek çıktığını söyledi. Tasarımımı, yer katına girişi kaldırımdan kırk santimetre yukarıda düşünerek yaptım.
Rastlantı bu ya, o kış bir fırtına oldu. Su gerçekten oraya dek yükseldi. Bütün o sıradaki yapıların yer katları su içinde kaldı. Benim düzenlediğim yer katı bundan kurtuldu.
İşte belleğin yararı…
Bunları okurken sanırım İstanbul’da bu yıl yeniden taşan Ayamama deresi’ni düşündünüz.
Ben de bu amaçla yazdım…
Ne belleksiz toplumuz değil mi?
Üstelik kimleri belediye başkanı seçiyoruz?..
Planda “ağaçlandırılacak alan” diye belirlenen yeri bile yapılaşmaya açanları da ödüllendiriyoruz neredeyse…
CENGİZBEKTAŞ
ÖNCEKİ HABER

Sokaktaki ressamlarilgi bekliyor

SONRAKİ HABER

zama zingo

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...