06 Ekim 2009 00:00

GERÇEĞİN GÖZÜYLE

IMF’nin İstanbul toplantıları global krize karşı varsıl ülkelerin sorunlarını tartışa dursun ülkede artan işsizliğe, sendikasızlaştırmaya, işçinin güvence yoksunluğuna, dar gelirlilerin sorunlarına eğilen yok.

Paylaş

IMF’nin İstanbul toplantıları global krize karşı varsıl ülkelerin sorunlarını tartışa dursun ülkede artan işsizliğe, sendikasızlaştırmaya, işçinin güvence yoksunluğuna, dar gelirlilerin sorunlarına eğilen yok. İktidar içtenliği pek de net olmayan demokratik açılımlar peşinde. Eğer bu konuda tutarlılıklarını göstermek istiyorlarsa yalnız Kürtlere, Ermenilere değil bu topraklarda yaşayan tüm bireylerin farklılıklarına, kimliklerine, inançları kadar inançsızlıklarına da saygı gösteren bir çerçeveye oturtmalılar açılımlarını. Bu da kanımca düşünce ve ifade özgürlüğünün, insan haklarının, farklılıkların güvence altına alınacağı demokratik bir yeni anayasa oluşturmakla mümkündür. AKP açılımında böyle bir ışık görülmüyor, dile getirilmiyor. Belki de 1980 cuntasının izlerini ağırlıklı bir biçimde taşıyan Anayasa’dan memnun olan çevrelerle ilişkilerine gölge getirmekten çekinmelerinden kaynaklanıyor bu isteksizlik. CHP ise ana muhalefet olmak niteliğinden her gün biraz daha uzaklaşıyor. Halkçı olmak, sol siyaset yapmak şöyle dursun, batı literatüründeki merkez partilerinden de daha sağda bir politika izliyor. Güneydoğu ve doğu insanından CHP’ye yönelik yurttaş görüşlerini biz gazeteciler bire bir görüşmelerimizde öğreniyoruz ama anlaşılan partinin milletvekilleri ve kurmayları yöre halkının kendi haklarında ne düşündüğünü bilmek istemiyorlar. Öylesine ilgisizler. Ya da, açık bir gerçeği parti yönetiminde tartışmayı yersiz buluyorlar. Görünen o ki CHP doğuda ve güneydoğuda giderek siliniyor. Bu gidiş ise anlaşılan parti yöneticilerini pek de ilgilendirmiyor.
Çok satar medyamıza bakarsanız IMF’nin İstanbul toplantıları ekonomiyi canlandırmış. Küçük es-naf, seyyar satıcılar kazançlarını artırmanın mutluluğunu yaşıyor. Emekçilerin protestolarına ise nedenlerine inmeksizin şöylesine değinip geçiyor gazetelerimiz, televizyonlarımız. Bir “pabuç” olayı yaşanmasaydı protesto gösterilerinden okur ve izleyici kitlesinin büyük bölümünün haberi bile olmayacaktı. Sansasyona odaklanmış medya bu fırsatı kaçırmazdı. Öyle de oldu. Oysa emperyalizme karşı duran güçlerin özellikle de sol grupların artık Dünya Bankası, IMF gibi zengin ülkelerin gelişmekte olan ülkelerle bağlarını ayarlayan, sisteme entegre etmeye uğraşan kuruluşları protesto ederken daha yaratıcı olmaları gerektiğini düşünüyorum. Yılların eskittiği sloganlarla değil ülke insanımızda bolca var olduğuna inandığım bilgi donanımı ve yaratıcılıkla karşı çıkabilirdik IMF’ye. Uluslararası alternatif toplantılar düzenlenebilirdi. Olmadı.
Yoğun bir haftaydı. AKP’nin ve DTP kongreleri yapıldı. AKP genel kurulu Genel başkanlığa yeniden Tayyip Erdoğan’ı seçerken fire vermedi. Kongreye açılım damgasını vurdu. DTP olağanüstü kongresi de açılıma odaklanmıştı. AKP’nin içtenliğine yeterince güvenilmese de Kürt sorununa çözümün her platformda konuşulur hale gelmesi bile parti tabanı açısından bir ilerleme sayılıyordu. Ahmet Türk’ün siyasetteki deneyimi de dikkate alınarak böyle bir ortamda yeniden genel başkanlığa getirilmesi bir bakıma tabanın da çözümsüzlükten çok çözüm isteğinin bir belirtisi olarak yorumlanabilir. Şimdi yeni süreçte zor da olsa çözüm adına umutlu olmamak için bir neden yok gibi görünüyor.
TURGAY OLCAYTO
ÖNCEKİ HABER

zama zingo

SONRAKİ HABER

Hürriyet sit-komunda son durum

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa