06 Ekim 2009 00:00
DÖNÜŞÜM
Cuma günü yapılan referandumda İrlanda halkı Lizbon Antlaşmasına evet dedi. Referanduma katılan halkın (katılım %59 dolayındaydı) yüzde 67,13ü Lizbona evet derken yüzde 32,87si ise hayır demekte ısrar etti.
Cuma günü yapılan referandumda İrlanda halkı Lizbon Antlaşmasına evet dedi. Referanduma katılan halkın (katılım %59 dolayındaydı) yüzde 67,13ü Lizbona evet derken yüzde 32,87si ise hayır demekte ısrar etti. Israr etti diyoruz çünkü 15 ay önce yapılan ilk referandumda İrlanda halkının yüzde 53,4ü aynı antlaşmaya hayır diyerek reddetmişti.
Sonuçların kesinleşmesi ardından İrlanda Başbakanı Brian Cowen sonucu, Bu, hem İrlanda hem de Avrupa için çok güzel bir gün diye yorumladı. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Jose M. Barroso, Bu, İrlanda ve Avrupa için müthiş bir gün diyerek İrlandaya teşekkür etti. Hem İrlanda hem de Avrupa için müthiş ve güzel bir gün! Bu sözler pek inandırıcı gelmiyor. AB Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzekin İrlandalılar Avrupa projesi için gerçek anlamda fedakârlıkta bulundular sözü daha çok gerçeği ifade ediyor.
2008 Haziranında yapılan referandumda hayır oylarının çoğunlukta olmasında özellikle İrlandanın bağımsızlığının korunması gerekçesi belirleyici olmuştu. Lizbon Antlaşmasının yürürlüğe girmesiyle birlikte küçük ülkelerin AB içindeki rolleri iyice azalacak, büyüklerin ise daha da büyüyecek. Örneğin bugün Avrupa Konseyinde yüzde 2,03 oya sahip olan İrlanda ileride Lizbon Antlaşmasının yürürlüğe girmesiyle oy oranı yüzde 0,85e düşecek! Daha fazla nüfusa sahip Almanyanın yüzde 8,40 olan oyu ise yüzde 16,72e çıkacak!
Evet, bu müthiş ve güzel bir durum!
Lizbon Antlaşmasının yürürlüğe girmesiyle AB üyesi ülkelerin veto hakları da ortadan kalkıyor. AB Konseyinde alınacak bütün kararlar bütün ülkeleri bağlayacak ve ulusal parlamentoların yetkileri azalacak. Bu özellikle askeri sorunlarda, dış, ekonomi ve sosyal politikalarda etkisini gösterecek. İrlandalı emekçiler bu konuların AB tarafından belirlenmesine karşı çıkıyorlardı! Doğal olarak peki değişen ne oldu ki İrlanda halkı bu kez evet dedi sorusu gündeme geliyor. Önümüzdeki günlerde daha ayrıntılı araştırmalar yayınlanacaktır şüphesiz. Ama ilk etapta bu sonuca ekonomik krizin neden olduğu söylenebilir. Ekonomik krizden en fazla etkilenen ülkelerin arasında İrlanda var. Uluslararası alanda faaliyet gösteren (siz çok ciddi spekülasyon yapan anlayın) ve batan bankaların kurtarılması için çok ciddi oranda borç alan İrlanda hükümeti, aylardır halka, ekonomik darboğazdan tek çıkış yolunun AB kapsamında ve ABnin vereceği kredilerle sağlanacağını söylüyor.
Cowen çok açıktan Eğer Lizbon Antlaşmasına yine hayır dersek yardım alamayız ve batarız. İşsizlik artar, sosyal güvenlik sistemi yerle bir olur diyerek İrlandalı emekçilere şantaj yaptı. Oysa hükümet bankaları kurtarmak için çoktan sosyal güvenlik sisteminin birikimlerini çarçur etti bile. Emeklilik sandığının birikimleri geçici olarak bankalara havale edildi.
Lizbon Antlaşması yürürlüğe girmesi İrlanda halkına hiçbir fayda getirmeyeceği bir yana ulusal egemenliğinin de kısıtlanmasına neden olacak!
***
Bu oylamanın bir başka sonucu ise ABnin demokrasi anlayışının bir kez daha sergilenmiş olmasıdır. İrlanda halkının geçen sene verdiği karara saygı göstermeyen AB ve ulusal işbirlikçileri, evet çıkana kadar oylama yaptırmakta kararlı olduklarını, gerektiğinde şantajdan bile kaçınmayacaklarını ortaya koydular. 2005te Fransa ve Hollanda hakları o dönem AB Anayasası olarak tanımlanan bugünün Lizbon Antlaşmasını halk oylamalarında reddetmişlerdi. Sözleşmenin ismi değiştirildi, birkaç sözde değişiklik yapıldı ve en önemlisi bir kez daha halk oylamasına sunulmadı!
Lizbon Antlaşmasının yürürlüğe girmesi için şimdi Polonya ve Çek Cumhuriyetinin onayı gerekiyor. Polonya Cumhurbaşkanı Lech Kaçinski, İrlandadan evet çıkması durumunda antlaşmanın altına imzasını atacağını söylemişti. Çek Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus ise, Lizbon Antlaşmasına karşı Anayasa Mahkemesinde açılan davalar sonuçlanıncaya kadar imzalamayacağını söylemişti.
Kısacası Lizbon Antlaşmasıyla ilgili son söz henüz söylenmedi.
SERDAR DERVENTLİ