06 Ekim 2009 00:00

SAĞLICAK

Sosyal güvenlik sisteminde her şeyi değiştiren bir dönem ya da reform(!) 1 Ekim 2008’de başlatıldı. Sistem tümden değişirken bu kapsamda Genel Sağlık Sigortası (GSS) yürürlüğe girdi.

Paylaş

Sosyal güvenlik sisteminde her şeyi değiştiren bir dönem ya da reform(!) 1 Ekim 2008’de başlatıldı. Sistem tümden değişirken bu kapsamda Genel Sağlık Sigortası (GSS) yürürlüğe girdi. O günden beri sizler konuşup, yaşadıklarınızı yazdınız; hani “damdan düşen” misali…
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile “Tüm vatandaşların sağlık güvencesi kapsamına alınması, kapsama alınanların aynı sağlık hizmetlerinden eşit şekilde yararlandırılması, farklı uygulamalara son verilmesi, çağdaş sağlık anlayışı benimsenerek kişilerin hasta olmalarını önlemeye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinin kapsama alınması, 18 yaş altı çocukların GSS’li olarak tescil edilmesi ve GSS primi ödenmiş olmasına bakılmaksızın sağlık hizmetlerinden yararlandırılmaları” öngörülmüştü.
‘Reform’ gereği; 18 yaş altı ‘sahipsiz’ çocuklardan ve yeşil kartlılardan katılım payı alındı. 18-25 yaş arası çocuklar öğrenci değilse sigortalının ‘bakmakla yükümlü’ olduğu kişiler değil. İlaca ulaşmak her geçen gün daha da zorlaşıyor, ödenen katkı payları ya da eşdeğer ilaç ücret farkları giderek yükselirken, reçeteye girmeyen ilaçların sayısı artıyor. İlaçlı tetkiklerde kullanılan ilacın parasını artık hasta ödüyor. Tüm nüfusa sağlık güvencesi hakkı artık hayal oldu. 14 milyon insan sosyal güvenceden yoksun…
Tüm bunlara ilaveten krizi gerekçe gösterip sokağa bırakılan yüz binlerce insan artık sağlık güvencesi hakkına sahip değil.
***
SSGSS ilk kabul edildiğinde ayakta muayene için katılım payı 2 TL olarak belirlenmişti. Ücreti artırmaya ve katılım payı alınmayacak sağlık hizmetlerini tespite SGK yetkili. SGK birinci basamak ve aile hekimliğinde muayeneyi önce ücretsiz yaptı, diğer sağlık kuruluşlarında ise 3–10 TL arasında belirledi.
Sağlık Bakanlığı Temmuz 2007 seçimleri öncesinde halkı aldatarak “Birinci basamak sağlık tesislerinde verdiğimiz her türlü hizmet ücretsizdir (muayene, tetkik, tedavi, enjeksiyon, mide yıkama, pansuman, apse drenajı ve bunun gibi her türlü girişim dahil). Sosyal güvencesi olsun veya olmasın, birinci basamakta verdiğimiz hizmetler için kişilerden herhangi bir ücret talep edilmeyecektir. Verilen hizmetin bedeli 01.07.2007 den itibaren hiçbir sosyal güvenlik kurumuna fatura gönderilmeyecektir.” dedi.
Seçim vaatler unutuldu…
Muayene ücretleri 1 Ekim 2009’dan geçerli olmak üzere 2-15 TL arasında yeniden belirlendi. Daha önce parasız olan sağlık ocakları ve aile hekimliği hizmetleri paralı oldu. Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre tüm nüfusun 2-3 katı bir rakama denk gelen poliklinik sayısı bu ücretlerle çarpılacak.
SGK Başkanı Emin Zararsız “Genç nüfusa rağmen sağlık giderlerinin yedi yılda 7.2 milyar liradan 27.6 milyar liraya çıktığını” söyledi.
Bu durumun açıklaması nedir?
Sosyal güvenlik değişikliğinin en önemli gerekçesi “finansman sorunu” olarak gösterildi. Sosyal güvenlik harcamaları “sosyal güvenlik açığı” olarak, devletin yaptığı kaynak transferleri “kamu açığı” ya da “karadelik” olarak gösterildi.
Finansman sorununu çözebilmek adına, ödenen prim kadar sosyal güvenlik sisteminden yararlanma hakkı ve ek hizmet alabilmek için ek ödeme zorunluluğu getirdiler; “Sosyal güvenlik sisteminin bütçe üzerindeki finansal yükü azaltılacaktır” diyerek bütçeden kaynak aktarımı olmadan, sistemin finansmanını kişilere yükleyerek sürdürülebilir finansman modelini oluşturmayı hedeflediler.
Sonuçta SGK 2008 yılında 25 milyar TL açık verdi ve SGK Başkanı’nın açıklaması noktayı koydu. Reform buraya kadar!
***
Ekonomik kriz konuşulmaya başlayalı yolsuzluklar, uyuşturucu vb. üzerinden sağlanan kirli kazanç daha az konuşulur oldu. Esasında SGK açıklarının önemli bir miktarını yolsuzluklar sonucu çarptırılan miktarlar oluşturuyor.
Büyük özel hastaneler bir tarafta yüzde 30’luk hasta katkı payını az buluyor, diğer tarafta muayene ücretini yüksek buluyor. Muayene ücretinin en aza (2 TL) indirilmesi için davalar açıyorlar. SGK ile anlaşmayan özel hastanelere giden hastalardan “ilave ücret” adı altında yüksek miktarlarda paralar alınıyor. SGK ile anlaşan ve katkı payını yasal sınırlarda alan ya da hiç almayan özel hastanelerde ise yolsuzluklar sonucu gasbedilen paralar hastadan alınan ilave ücretleri aratmıyor. SGK soygunu inanılmaz boyutlarda, pisliğin ayyuka çıktığı SGK tarafından açıklanıyor.
Hükümet yolsuzluklarla uğraşmak yerine “Ekonomik krize çözüm” adına ilk müdahaleyi sağlık sistemine yaptı; sağlık harcamalarında 3 milyar TL tasarruf bekliyorlar. Hizmeti verenlerin aldığı ücret azalırken, hizmeti alacaklar daha çok katılım payı ödeyecek.
Her yıl yaklaşık 6 milyon kişi hastanelerde yatarak tedavi görüyor ve maliyeti yüksek işlemler yapılıyor. Bundan sonra yatan hastalar ameliyat, tetkik gibi işlemlerde katılım payı ödeyecek.
Sağlık piyasalaşacak, uluslararası sermaye pazardan payını alırken sistemden pay bekleyen yerli parazitleri de temizleyecek. Böylece bugünlerde daha sık ülkemize gelen IMF ve DB temsilcileri de misyonunu tamamlamış olacak.
CELAL EMİROĞLU
ÖNCEKİ HABER

İSDEMİR işçileri hakları için yürüdü

SONRAKİ HABER

Sağlık hakkı için 18 Ekim’de mitinge

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...