06 Ekim 2009 00:00

Yılgınlık yok direniş var

Birlik mücadelesinin bilincini taşıyan tüm emekçilere merhaba. Biz Sabiha Gökçen Havaalanı çalışanları olarak sizlerin de içinde bulunduğunuz ve daha bir çok kitlelere tüm engellemelere rağmen yayılacak...

Paylaş

Birlik mücadelesinin bilincini taşıyan tüm emekçilere merhaba. Biz Sabiha Gökçen Havaalanı çalışanları olarak sizlerin de içinde bulunduğunuz ve daha bir çok kitlelere tüm engellemelere rağmen yayılacak “örgütlenme mücadelesine” başladık.
Öncelikle sizlere iş yerinin geçmişini anlatmak isterim. Sabiha Gökçen uluslararası hava limanı 2000 yılında savunma sanayi müsteşarlığına ait olarak Heaş isimli şirket adı altında kurulmuştur. İlk önceleri pek ismi duyulamayan ve talep alamayan bu havalimanı 2005’den sonra hızla artan hava ulaşım talebi ve git gide yetersizleşen, artık küçük gelen Sabiha Gökçen Havalimanı için müsteşarlık yap işlet devret ile özelleştirme kararı aldı. 2007 Temmuz ayında yapılan ihale sonucu Fenerbahçe Spor Kulübü İkinci Başkanı olan Nihat Özdemir’in sahibi olduğu Limak Havacılık, Malezya Hava Yolları ve GAR (Hindistan uyruklu inşaat şirketi) ortaklığına devir kararı alındı. 1 Mayıs 2008’den sonra ihaleyi alan bu şirket bizi de devir teslim aldı. Fakat daha ilk günden bizi kapitalist politikanın en büyük silahı ile vurdu. Bize ne imzalattığımızı göstermeden bir gecede; “Hemen imzanızı atın devir hazırlansın, aynı haklarla aldık daha sonra size fotokopi vereceğiz okursunuz” diye kandırarak elimizden daha ilk günden bir sürü hakkımızı aldı. Kasım ayında görmeye başladığımız bu çalınmış haklar şunlardı. Mesai yok, yerine izin var ama izini kullanmak mümkün değildi. Personel kısıtlaması için “roaster” denilen karma vardiya sistemini getirdiler fakat bizi, yemek saatlerinden borçlu çıktığımız iddiasıyla da fazla zorunlu mesaiyi de ekleyerek, gece gündüz çalışmaya zorunlu kıldılar. Bunu sorguladığımızda ise işte kapı; ya bu şekilde çalışırsın ya da çıkar gidersin diye üstüne üstlük aşağılandık, hor görüldük. İkramiyelerimiz ve zamlarımız da artık yoktu, onlar çoktan anı olmuştu bile. Bunların içinde bizim için en önemlisi bu kadar yıldır bu havalimanına özverisini, emeğini vermiş biz işçilerin gördüğü o saygısız davranıştı. Ne köle idik, ne de aptal, ne yapıldığını anlayabiliyorduk her geçen gün artan tüm yükü özveriyle karşılayan bizler daha fazla rant için susturulmaya ve koyunlaştırılmaya çalışılıyorduk. Bu yüzden bizim iş kolumuzun sendikası Hava İş’e başvurduk.
Hava İş tüm çalışmalarını yaptı, sendikalaşma sürecimiz için 17 Haziran 2009’da imza aşamasına başladık. İlk hafta 709 çalışana karşılık 500’den fazla imza katılımımız oldu. 18 Haziran’da 27 kişi performans düşüklüğü ile işten çıkarıldı. İçeride arkadaşlarımızın direnişi ile Türkiye’de bir ilk olarak 22 Haziran’da iş veren kendi isteği ile benim de dahil olduğum tüm arkadaşlarımı aynı haklarla işe aldı. Bu kadar kısa zamanda ve hukuk yollarına baş vurmadan geri alınan tek dönüş başarısıdır. İş veren bizi geri alsa da her işveren gibi teke tek odalarda mevki ve para ile imza satın alma girişimlerine de başladı. Sadece bir hafta barış içinde kalabildik. Yetki süreci yakınlaştıkça baskı süreci hızla arttı. En son koz olarak da iş koluna itiraz ettiler. Sanki havalimanında kamyon ve tır vardı, uçaklar yoktu. Bizim de işverene yaptığımız baskılar ve sivil savunmaya yaptığımız şikayet sonucu 7 Eylül-10 Eylül arasında değişik listelerle toplamda yine benim de dahil olduğum 226 işçi tazminatsız ihbarsız kapı dışarı edildi. Sendikalı olma hakkımız için değilmiş de teröristmişiz damgasıyla asimile edilerek, yıldırılmaya çalışılarak. Halen içeride 300’den fazla çalışanımız ve kazandığımız bir yetki var. Eylemlerimiz küçük çaplı başladı ve sizlerin de katılacağını umduğumuz büyük direnişlerle de devam edecek. İçeride kalan arkadaşlarımız devam etmekte fakat onların beklediği istifalar yaşanmamaktadır. İnsanlar direnmekte. Bizim yerimize alınan bir çok kişi örgütlü işçi bilinciyle bize katılmaktadır. Bir şey açıktır, bireysel küçük kazanç değil hepimizin kazancı için onurla savaşmak daha önemlidir. Bizler Sabiha Gökçen’de sendikalı olarak işe geri dönene kadar mücadele edeceğiz. Emekten yana kişi, kurum ve esas sendikalara, sendikamızın da üyesi olduğu Türk İş’e yaşanan gelişmeleri yakından izlemesi ve sınıf tutumu alarak Sabiha Gökçen işçilerinin mücadelesine destek verme çağrısı yapıyorum. Sendikaların “Direne direne kazanacağız” sloganının gereğini yaparak gerçek anlamda direniş gösterme zamanıdır, bunu hayata geçirelim.
Direnişimizle ilgili gelişmeleri buradan sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz. Sınıf bilinci ile dolu olan siz sevgili okurlara, hepimiz saygı ve sevgilerimizi gönderiyoruz.
İstanbul Sabiha Gökçen Hava Limanı İşçisi
Reyhan Kadirhan
ÖNCEKİ HABER

St. Petersburg balmumu heykelleri Ankara’da

SONRAKİ HABER

Sendikacıya bak!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...