8 Ekim 2009 00:00

‘Barbar Türkler, IMF’ye karşı!’


Türk, uluslararası basında ‘barbar’ olarak başladı imge yolculuğuna. Yeri geldi, ‘hamal’ oldu. Cumhuriyet kurulduktan sonra bile, hatta günümüzde bile, kimilerince dört karılı sanıldı. Erkekleri fesli, sarıklı; kadınları peçeliydi; e bu Türkler zaten deveye biniyorlardı. Zaman içinde bu imgeler varlığını az ya da çok korurken, Türk, özellikle 1950’lerle birlikte kıvrak zekası ve duygusallığıyla tanındı. Türk artık, dünyanın sevip saydığı Nâzım Hikmet’ti. Türk artık, birlikte gülünüp ağlanılan Aziz Nesin’di. Bu iki büyük ad, birçoklarını, Türklerin barbar olmadığına inandırdı.
Sonra Türk, Kıbrıs’la tanındı. Anlaşıldı ki, yine barbarmış bu Türk... Sonra ‘bizim oğlanlar’ denilenler, ülkenin kapılarını yedi düvele ardına kadar açtılar ve anlaşıldı ki Türk, barbar olsa da, Amerika’nın ipine tutunmaktan hoşlanıyormuş.
Sonra yine yıllar geçti: Türk, Eurovision yarışmalarıyla, Batılıdaki Doğulu imgesini tazeledi. Doğu, Batılı için hamam, harem, peçeli yüzleriyle göbek dansı yapan şuh bir kadın değilse ne idi?.. Erkeği, öpücüklü şarkılar söylerdi Türkün; kadını da şıkır şıkır oynar; Batılının kollarına atlamak için can atardı.
Bir yandan da, topçu olarak tanındı Türk. Eskiden Konstantinopolis’i inleten toplar yerine, hedefi bu kez küçüktü: Fethedilen, edilmiş; kaybedilen, kaybedilmişti. E o zaman Türk, kalelere gol atsındı canım; böylece Batılıyı savaşta yenmiş kadar olacaktı. Oysa zaferleri, hep stadyumlarda kaldı Türkün. Elinden gelense, “Gavur yapıyor abi” demek oldu. Dünya alem, Türkü, işte böyle topçuluktan başka elinden bir şey gelmeyen bir asker milleti eskisi olarak tanıdı.
Türk yurtdışına gittiğinde, ona hep Galatasaray’ı, Fenerbahçe’yi sordular. Artık Nâzım Hikmet’i de Aziz Nesin’i de anımsayan pek çıkmıyordu. Kitap okuyanlar içinse Türk, Orhan Pamuk demekti. Hani şu, sirk hayvanı olarak ilginç bulunan Doğulunun, tam da Batılının gördüğü gibi olduğunu gösteren o Türk. Türk bile bunu kabul ettikten sonra, daha fazla düşünmeye gerek yoktu.
***
Takvimler Ekim 2009’u gösterdi sonra. Türk yine barbar! İşinde en usta olan Batılının kafasına nasıl da ayakkabıyı fırlattı, gördünüz mü? Barbar bu Türkler işte. Yüz yıl önce de böylelerdi. O da yetmemiş, sokaklarda camları çerçeveleri indirmişler. Neyse ki, en barbarları, bizimkileri koruyor da, toplantıya yaklaşamamışlar. Bunların hepsini Özgürlük Heykeli’nin meşalesinde sallandıracaksın ki, anlasınlar her şeyi daha fazla özgürlük için yaptığımızı.
Şu ukala Türke de bakın karşıdaki! Yaklaşalım da dinleyelim, ne diyor:
“Ülkeme küskündüm hep. Ama şimdi gurur duyuyorum Türkiyeli olduğum için. Ülkem, yiğit, zeki ve eleştirel gençlerin ülkesi. Şimdi herkes, bana, IMF karşıtı gösterileri soruyor. Eskiden, topçuları popçuları sorarlardı.
Kızıyorlar bana, ‘Az bile yapmış bizim gençler’ dediğimde. Kapalı kapılar ardında alınan kararlarla, borçlu doğuyor bizde bebeler. Başka bebeklerse alacaklılar... Sizin bebekleriniz elbette.
Gençlere saldırıyor, bu düzenin böyle sürmesinden hoşnut olan esnaf. Onlar da kepenklerini indirselerdi ya.”
“Biz, Afganistan’a da Irak’a da Türkiye’ye de demokrasi getirdik” diyorum Türke. Ne dese beğenirsiniz:
“Ya evet, satılık kalemleriniz tam da bunu yazdılar: Irak’ta Bush’a ayakkabı atan gazeteci 9 ay hapis yatarken, Türkiyeli gösterici serbest bırakılmış. Bu, Türkiye’nin ne kadar demokratik bir ülke olduğunu gösterirmiş de miş miş. Türkiye’de IMF başkanına değil de Bush’a ayakkabı atılsaydı, eylemciyi günlerce işkenceden geçirirlerdi bir kere. Bush’la IMF başkanı bir mi?.. Üstelik, işgal altında tuttuğunuz Irak’la Türkiye’yi nasıl karşılaştırabilirsiniz? Irak’ta demokrasinin önündeki en büyük engel sizsiniz. Türkiye’de daha çok hak varsa, ülkede daha uzun soluklu bir direniş olduğu içindir.”
Bir Amerikalı olarak, her defasında daha da sinirleniyorum. Bana kalırsa, yabancı ülkelerle ilgili en büyük sorun, bu ülkelerin yabancılar tarafından yönetilmesi. Ya da bıraksınlar, en barbarları yönetsin şu ülkeyi ki, biz de cebimizi doldurmaya devam edelim. Ama öfkemi içimde tutuyorum ve şöyle diyorum bu ukala Türke:
“Hadi oradan barbar Türk. Sen eskisi gibi topla popla uğraş. Zaten kırılan camları da sigorta ödüyor. Sen yine öpücüklü şarkılar yap. Haremli, hamamlı, göbek danslı şaheserler çıkart. Bize, ‘Siz beni nasıl görüyorsanız, en doğrusu odur’ de. Bak barbar Türk, sen uslu dur, biz de sana borç vermeye devam edelim, tamam mı?”
Türk yanıt vermedi; bir gün yüce Amerika’mızın karşısına, yüz binlerce, milyonlarca Türkle, Kürtle, Ermeniyle, Arapla, Afganla, dünyanın tüm ezilen halklarıyla çıkmak için hazırlık yaptığı, her halinden belliydi. Bu Türklerin en barbarlarını ülkemizde besleyip büyütmeyi sürdürürsek, bir şeycikler olmaz canım, korkmayın öyle!.. Doların açamadığı kaç kapı var tanrı aşkına?..
ULAŞ BAŞAR GEZGİN - Doktor

Evrensel'i Takip Et