10 Ekim 2009 00:00
Düşündüren portakal başlıyor
Türkiyenin en önemli ulusal film festivali olma özelliğini taşıyan Altın Portakal Film Festivalinin 46.sı bugün başlıyor.
Türkiyenin en önemli ulusal film festivali olma özelliğini taşıyan Altın Portakal Film Festivalinin 46.sı bugün başlıyor. Bu yıl ki Altın Portakalı diğerlerinden ayıran en önemli özellik kuşkusuz iki Kürtçe filmin festivalde yarışacak olması. Festivali hazırlayan AKSAV Genel Sanat Yönetmeni Vecdi Sayar bu durumu Doğal olmayan şeylerin artık doğal akışına bırakılması olarak yorumluyor. Festival son yıllardaki en fazla Türkiyeli filmin gösterileceği festivali de olacak. Festivalin geçmişten farklı olarak ulusal bir sinema kimliği edinmeye başladığını işaret eden Bayar bu yıldan başlayarak her festivalde Türkiye sinemasının onar yıllık dilimlerini inceleyerek, 5 yıl sonra 50 yıllık bir külliyata sahip olacağını belirtiyor. Festival filmlerini seçerken dünyadaki sorunlara bakan yönetmenlere öncelik verilirken, gençlerin sadece Hollywood sinemasını tanımalarının önüne geçmek için de dünyanın her yerinden filmlerin yer almasına özen gösterilmiş. Festivalin sembolü olan Venüs Heykeli bu sene tekrar festivalin sembolü olarak yerini aldı. Festivalin bu yılla ilgili bir başka iddiası ise festivalin tekrar halkçılaşması.
FESTİVAL PANAYIR OLMAKTAN ÇIKACAK
Uzun yıllardan beri kendisinin de bir sinema eleştirmeni olduğunu ancak Antalyada bu festivalin bugüne kadar bir panayırın ötesine geçemediğini ve bir festival niteliği kazanamadığını söyleyen Sayar, sadece yıldız sanatçı getirerek festivale kimlik kazandırılamayacağı söylüyor; Elbette yıldız gelir, dünya sinemasından önemli yönetmenler gelir ama bunların Türk sinemasının festivali olarak köklü bir geleneğe sahip olan Antalya Film Festivalinin ana kimliğini yani ulusal sinema kimliğini gölgelememesi gerekir diyor. Sayar, Antalya film festivalinin amacının, sadece saygınlık ve reklam havası taşımaması gerektiğinin de altını çiziyor.
Türkiye sinemasının Altın Portakal Film Festivali programında ön planda tutulacağını kaydeden Sayar, bu yıl gösterilecek 200den fazla filmin yarısından fazlasının yerli film olacağını, dolayısıyla dünyadan gelecek sinemacıların ve basının öncelikle yerli filmleri görmelerini hedeflediklerini söylüyor. Sayar, Zaten yabancılar bir Avrupa ya da ABD filmini görmek için buraya gelmez, onların asıl merak etikleri Türkiye sineması diye ekliyor.
SİNEMA SADECE EĞLENDİRMEZ
46. Altın Portakal Film Festivalinin uluslararası kısmında yaklaşık on bölüm bulunuyor ve bu çerçevede yaklaşık 40 kadar film gösterilecek. Festivalde Uruguaydan Filipinlere kadar bütün dünyadan, hatta Etiyopyadan bile filmler var. Sayar, sinema seyircisinin, gençlerin Hollywood Sineması dışında filmlerle tanışıyor olması ve sinema kültürünün geliştiriliyor olmasının önemli olduğuna vurguluyor. Bu sene ki festivalde gösterilecek olan filmleri seçerken dünyadaki sorunlara bakan yönetmenlerin çalışmalarına öncelik verdiklerini söyleyen Sayar, Amacımız sinemanın eğlendirici yönünden ziyade düşündürücü yönünün ön plana çıkması diyor.
Kısa film ve belgesellerde de politik temalı belgeseller ağırlıkta olacak. Bunlardan biri de Michael Mooreun Kapitalizm Bir Aşk Hikayesidir.
BİLET FİYATLARI DÜŞTÜ
Her festivalin mutlaka halkla buluşması gerektiğini vurgulayan Sayar, halkın bu yıl festivalle iç içe olacağını vurguluyor. Kitleleri sinema salonuna nasıl çekecekleri doğrultusunda birçok çalışma yaptıklarını aktaran Sayar, bu yıl bilet fiyatlarının eskiye nazaran daha düşük olduğunu ve şehrin belirli yerlerinde ücretsiz otobüs seferleri ve şehrin belirli semtlerinde sinema gösterimlerinin olacağını belirtiyor. Bu yıl filmleri halkla tartışmaya açmak için çok sayıda söyleşi ve panel düzenlenecek. Bu panellerin çoğu Türkiye sinemasının sorunları, dış dünyayla uyum, ortak yapım sorunları gibi konuları kapsayacak.
TEKRAR VENÜS HEYKELİ
Altın Portakal Film Festivalinin düzenlendiği tarihten itibaren sembolü haline gelen Venüs Heykelleri geçen dönemki belediye yönetimi tarafından şehrin belirli bölgelerinden ve festivalden kaldırılmıştı. Bu yıl tekrardan festivale ve Antalya ya kazandırılan heykellerin neden tekrardan ortaya çıkarıldığını sorduğumuzda, Sayar Halk dahil olmak üzere hiç kimse yeni heykelciği beğenmedi diyor. Bazı muhafazakar gazetelerin ise Venüs Heykelindeki kadının bir göğsünün çıplak olmasını eleştirdiklerini ancak sanatta bunların tartışılmasının son derece gereksiz olduğunu vurguluyor.
Sayar önümüzdeki yıllarda insanların izinlerini alıp Antalyaya tatile değil film seyretmeye gelmelerini umduğunu söylüyor.
TÜRKİYENİN ZENGİNLİĞİNİ GÖRMELİYİZ
Altın Portakal Film Festivalinde bu yıl ilk defa Kürtçe filmler yarışıyor; Mın Dit ve İki Dil Bir Bavul. Vecdi Sayar ilk defa Kürtçe filmlerin yarışacak olmasıyla ilgili şunları söylüyor; Bir Kürtçe film olsun diye yaklaşmadık. 43 film başvurdu. 9 kişilik bir ön jüriydik. Türkiyede yaşayan insanlar hep aynı kökenden gelmiyor, Türkiyenin zenginliği bu, hepimiz biliyoruz ve Türkiye nihayet uzun yıllar sonra bu gerçekleri kabul edip bu yönde kendi yasal düzenlemelerini yapacağa benziyor. Bizim dönemimize denk gelmesi güzel bir rastlantı. Daha önce dil üzerindeki baskılar nedeni ile film yapamayan sinemacılar artık filmlerini rahatlıkla yapabilecekler. Mın Dit Ve İki Dil Bir Bavul filmleri gerek ele aldıkları temalar gerekse kullandıkları diller açısından Türk Sinemasının üzerini örttüğü bazı sorunların gündeme taşınması ve doğal olmayan şeylerin doğal akışına bırakılmasıdır.
(Antalya /EVRENSEL)
Berivan Tedik - Tanfer Yeşiltepe