10 Ekim 2009 00:00
KRİZ VE ÇORLU 3
Zaten ağır koşullarda çalışan ve geçim derdiyle yaşayan işçilerin hayatı kriz koşullarında tamamen altüst oldu. AKP Hükümeti, şirketlerin kârlarını korumak için paket üstüne paket açarken...
Çaresizlik ve mücadele yan yana
Zaten ağır koşullarda çalışan ve geçim derdiyle yaşayan işçilerin hayatı kriz koşullarında tamamen altüst oldu. AKP Hükümeti, şirketlerin kârlarını korumak için paket üstüne paket açarken ve devlet olanaklarını patronlara sonuna kadar sunarken, işçiler açlık ve işsizliğin pençesinde yaşam mücadelesi vermeye başladı.
Çorluda birçok aile, işsizlik nedeniyle köylerine geri dönüş yaparken, birçoğu parçalanma noktasına geldi. Sekiz ay işsiz kaldığını, yaşadıklarından dolayı intihar etmeyi bile düşündüğünü ifade eden bir işçinin anlattıkları, krizin emekçileri nasıl etkilediğini anlamaya yardımcı oluyor: Çalıştığım yer ocak ayında kapandı. Kapanmadan önce dört aydır maaşımı alamıyordum. Uzun süredir kirayı veremediğim için ev sahibi sürekli arayıp kirayı ve evden çıkmamı istiyordu. Ben de sabah erkenden evden çıkıp ev sahibi ile karşılaşmamak için gece yarısı evime gidiyordum. Daha sonra başka bir ev ayarlayıp gizlice yeni yere taşındım ama burada da kiramı veremiyorum. En sonunda eşimi memlekete babamın yanına gönderdim.
YAPACAK BAŞKA BİR ŞEY YOK MU?
Başka çıkış yolu bulamayınca, işçiler arasında, işsiz kalmamak için patronların bütün dayatmalarını kabul etme eğilimi yükseldi. Bir işi olan ve ücretini düzenli alan işçi, neredeyse ayrıcalıklı görülmeye başlandı. Krizle birlikte 12 saatlik vardiyaya dönen Örkum fabrikasında çalışan bir işçi, şunları anlatıyor: 60-70 kadar arkadaş bunu kabul etmeyip tazminatlarını alarak çıktılar. İş buluruz umuduyla işten çıkan arkadaşlara tazminat almak cazip geldi. Birçoğu iş bulamadığı gibi aldıkları tazminatlarla ancak borçlarını kapattılar. Bazıları ile hâlâ görüşüyorum, durumları hiç iyi değil. İş bulanlar ise maaş dahi alamıyorlar. Şimdi çıktıklarına çok pişmanlar. Biz en azından maaşımızı düzenli alabiliyoruz.
Son aylarda sürekli günde 12 saat çalıştıklarını, hasta olduklarında doktora gitmek için izin dahi alamadıklarını anlatan İndiroma Tekstilden bir kadın işçi de, düzenli ücret alabildiği için kendini şanslı sayıyor: Ben şanslıyım. Önceki çalıştığım fabrika 3 ay ücretsiz izne çıkarınca İndiromadan haber gelince işe başladım. Çalışma şartları çok zor ama çalışmaya mecburuz. Yapacağımız başka bir şey yok.
TEK ÇIKAR YOLU VAR
Patronların krizle birlikte artan dayatmalarına, açlık ve işsizlik tehdidine karşı mücadele eğilimi de güçleniyor. Kriz öncesinde DİSK/Tekstil Sendikasında örgütlenmek için kolları sıvayan Has Örme işçileri, kriz döneminde başarıya ulaştılar. Bundan dolayı hiçbir hak kaybına uğramayan Has Örme işçileri, Eğer kriz olmasaydı haklarımızı korumakla kalmaz, yeni haklar da alabilirdik diyerek, önümüzdeki sürece hazırlanıyorlar.
Son aylarda fabrikada arkadaşlar arasındaki konuşmalarımız değişti diyen Aka Tekstil işçileri, yemek saatlerinde, çay molalarında artık fabrika sorunlarını, kriz ve hükümet meselelerini konuştuklarını anlatıyorlar.
Fabrikaları kapanan ve ücretleri ödenmeden kapı önüne konulan Key Tekstil işçileri, yine ücret alamayan Şahsoy Metal ve Döküm Metal işçileri, haklarını korumak için mücadele yolunu seçtiler. Aka Tekstilde olduğu gibi bazı fabrikalarda da işçiler, 12 saatlik çalışma süresine karşı çıkarak patronların hak gaspı girişimlerini boşa çıkardılar.
Krizle birlikte işsiz kalan ve hak kaybına uğrayan işçiler, bir araya gelmek için çeşitli girişimlerde bulundular, toplantılar yaparak birlikte mücadeleyi örgütlemeye çalıştılar. Bu girişimlerin bir sonucu olarak 1 Mayısı Çorluda kutladılar.
Bu mücadeleler yaygınlık kazanamayınca ve birleştirilemeyince, patronlar arzu ettikleri çalışma koşullarını kabul ettirmeyi şimdilik başardılar. Yine de Çorluda Tek çıkar yol mücadele diyen işçilerin sayısı her geçen gün artıyor. Krizin işçiler üzerindeki etkilerine karşı tek çıkar yolun birleşip mücadele etmekten geçtiğine inanıyoruz diyen bir deri işçisi, bu amaçla neler yaptıklarını şöyle anlatıyor: Bunun için birçok toplantı gerçekleştirdik. Bu toplantılara değişik zamanlarda 40-50 kadar işçi katıldı. Yirmiye yakın fabrikada çalışmalarımız mevcut. Çalışmalarımız sonucunda bu sene 1 Mayısı Çorluda kutladık.
Değişik fabrikalardan 300 kadar işçi, polisin engellemelerine rağmen bir araya gelip taleplerini dile getirdi. Ama bizim hedefimiz Çorluda bulunan 450 fabrikada çalışan 80 bin işçiyi birleştirmek. Bu mücadelede sendikaların önemli rol oynaması gerektiğini, ama birçok fabrikada patronların krizin faturasının işçilere yıkılmasında sendikaları kullandığını belirten deri işçisi, Ama ne pahasına olursa olsun bu bizim ekmeğimiz ve ekmeğimize sahip çıkmak için çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Evrensel kanalı ile bütün işçi arkadaşları, ekmeklerine ve geleceklerine sahip çıkmaya davet ediyorum diyor.
İŞÇİLER SENDİKALARI GÖREVE ÇAĞIRIYOR
Krizin yarattığı tahribata karşı hoşnutsuzluğu örgütlemeye çalışan her işçinin ilk aklına gelen, sendikaların bu işin içinde olması gerektiği. Görüştüğümüz işçilerin hemen hemen tamamı, Eğer sendikalar işçilerin önüne geçerse herkes yollara düşer görüşünde.
Crossta çalışan bir grup işçi, yaptığımız sohbette, bu düşüncelerini açıkça dile getirdiler. Sendikaları Öz İplik-İşin kendilerine ihanet ettiğini ifade eden işçiler, şöyle diyorlar: Bizler krizle birlikte birçok hakkımızı kaybettik. İşçileri birleştirmek için çaba sarf ediyoruz ama gece gündüz çalıştığımız için çok zor görüşüyoruz. Eğer Çorluda sendikalar bir araya gelip işçilere seslenip güvenlerini kazanırlarsa mücadelede sınır tanımazlar. Çünkü hiç kimse durumundan memnun değil ve sığınacak bir yer arıyor. Ama sendikalar, bırakın işçilerin önüne geçmeyi, çoğu zaman işçileri dahi engelliyorlar.
Mücadele etmekten başka şansları kalmadığını dile getiren işçilerden biri, Çorludaki fabrikalarda çalışanların hiçbiri durumundan memnun değil ama çaresizlik içinde. Herkes çıkış yolu arıyor ama bir türlü bulamıyor. İşçinin önünde sendikalar olmadığından patronların dayatmalarını kabul etmek zorunda kalıyor. Bizler işçileri birleştirmek için çaba sarf ediyoruz ama olanaklarımız sınırlı. Sendikalar ciddi bir çalışma yürütürlerse işçiler birleşebilir diyerek, sendikaları göreve çağırıyor.
BİTTİ
Tuncay Sağıroğlu