11 Ekim 2009 00:00
SÖZ OLA TORBA DOLA
GÜNÜN YAZILARI
Halk yazınımızda Ahmedi adını kullanan ozan kim bilir kaç tanedir. İkisine, birazdan sözünü edeceğim kitaplarda rastladım. Bir de ben yarattım. Şimdilik sonuncusunu...
Ortalık yağmurla yaşla, karla kışla, kanla kurşunla, zamla vergiyle, Erdoğanın gözyaşı, Denizlinin sabır taşıyla kırılıp giderken ben biraz uzaklaşayım dedim bu hayhuydan. Uzaklaşayım da bir iki kitap tanıtayım istedim. Benim için de, okur için de iyi olur diye düşündüm. İşte o nedenle aldım Aşık Ahmediyi ele ve doladım dile.
Aslında benim yarattığım Ahmedi bir değil, iki kişi. Adları da Ahmedi değil Ahmet. İkisi de benim yükseköğrenimden sınıf arkadaşım; doğal olarak da meslektaşım. Bir yazımda da değindiğim benim 68lilerden. Ahmedi adını ben taktım onlara. Çünkü
Ahmedilerden Ahmet Gürlek yıllardır araştırır ve yazarmış. Kayserinin Develi ilçesinden olduğu için tüm araştırmalarını Develi üzerine yoğunlaştırmış. Develiye aşık bir adam anlayacağınız. Her Develilinin olduğu gibi Seyraniye de tutkun. Seyrani tutkusu ve etkisiyle o da döktürmüş şiirleri. Onun için Aşık Ahmedi dedim ona.
Evrensel okurlarının iyi bildiği Bülent Haboranın tanıdığını sandığım Ahmet Gürlek, İzmir Milli Kütüphanesinin yöneticiliğini yapıyor şu sıralar; araştırmayı da, ozanlığı da sürdürüyor. Son iki kitabı Develili Şairler ve Yazarlar ile Seyrani Şiirleri Antolojisini göndermiş bana. Özelde Develililer, Seyrani tutkunları, genelde halk şiiri düşkünleri, yazın ve şiir dostları ile tarihçileri için önemli olabilecek yapıtlar. Aşık Şifayi takma adıyla yazan Dilaver Bekcanın Niceleri suç üstüne basıldı/ Göster bana hangi biri asıldı /Rüşvet derdimize çare kesildi /Yemedik mi ölüyoruz Seyrani dizelerinin yer aldığı yirmi yıl önce yazılmış şiir, bugünü de anlatması bakımından dikkat çekiciydi.
Benim Ahmedi Gürlek de, Erciyesten esen yelde/ Baharda çağlayan selde /Oruzeden fitillenen ateşte / Işık veren kordur Seyrani dizelerinin yer aldığı şiiriyle kendisine boşuna Aşık Ahmedi demediğimi gösteriyordu. İnsan, Seyrani ile dolup taşan kitabı okuyunca ister istemez etkisinde kalıyor. Develiden çıkmış yola /Tüm yurda varmış Seyrani /Aşıklar girmiş kola /Hepsi olmuş bir Seyrani deyiverdim ben de durduk yerde.
Ahmedilerin ikincisi Konyalı Ahmet Algüner. O bir subay emeklisidir ve ben bildim bileli aşıktır. Güzele aşıktır, aşka aşıktır. O nedenle ona da Aşık Ahmedi adını verdim. Kırk beş yıl önce tanıdığım Ahmet Algüner bugün de aşıktır. O günden bugüne de aşk üzerine yazar şiirlerini. Kitap yayınlamanın çok zor olduğu ülkede kendi olanaklarıyla şiirlerinin bir bölümünü kitaplaştırmış ve kitabına da Aşk Bırakmasın Yakamızı adını koymuş. Öylesine bağlı yani aşka. Hem de şöylesine; Bir doğmak / Ve bir ölmek diyorlar hayata /Bir sevmek /Ve hiç unutmamak bence...
kırk yıl önce de Suç benim değil/Seni gören gözlerimin. /Gözlerimin cezasını /Gözlerin verdi ağlatarak... demesi, Aşık Ahmedinin aşka ödün vermediğini gösteriyor bana göre. Aşkı, Ahmet Algüner denli sevenlere, şiir sevenlere, aşkı şiirde sevenlere duyurulur!
Ama daha çok da benim kalemime doladığım köşemin azığı, düzenin kazığı, sporun yazığı yorumculara... Biraz aşk, biraz halk şiiri, biraz şiir okusunlar ki o güzel beyinlerini yalan yanlış yorumlardan, sözlerden, sözcüklerden arındırıp dinlenmeye alsınlar. Hiç kuşkum yok, sonrasında yazılanlar daha düzgün olacak. Seyraninin, Seyranilerin; Ahmedilerin şiirini ya da salt şiir okuyanlar öyle ya da böyle bir aymazlığın içine düşmezler diye düşünüyorum.
Gazetenin birinde bir haber: Beşiktaşta eksikler var. Haberin içinde de kocaman bir tuhaflık var ama. Haberi kısaltıp sonunu başına yaklaştırınca bu tuhaflık daha bir batıyor göze: Öte yandan Beşiktaş bugün karşılaşacağı Gaziantep maçı nda sakat olan kimi oyuncuların forma giyip giyemeyeceğinin yarın belli olacağı öğrenildi deniliyor. Yani, bugünkü karşılaşmada kimi oyuncuların oynayıp oynamayacakları yarın belli olacakmış. Bu durumda iyileşmemelerinin iyi haber olacağı düşünülebilir. Çünkü nasıl olsa oynayamayacaklar ve nasıl olsa oynayacakları karşılaşma dün oynanmış olacak. Ama ya iyileşirlerse!?. Oynanmış karşılaşmada nasıl oynayacakları bir tuhaf bilmece!..
Ahmet Gürlekin Seyrani Şiirleri Antolojisindeki, Abdullah Şatoğlunun Seyraniye seslendiği şiirin bir dörtlüğüyle çözeyim bu tuhaf bilmeceyi: Geçmez akçe sözler şimdi /Helvalarda tuzlar şimdi /Deve oldu Kazlar şimdi /Dersem sana, inan bana...
Yüreğinize sağlık Ahmediler.
ÜSTÜN YILDIRIM
Evrensel'i Takip Et