13 Eylül 2009 00:00
Uygur/Çinsorunu üzerine
Türkiye, sol ve dünya, Sincan/Doğu Türkistan (S/DT) 2009 olaylarını nasıl algıladı? Bu sorunun Türkiye ayağında, belki de en dikkat çekici olan nokta, ölenlerin çoğunun Han Çinlisi olmasına karşın, Türkiye gazetelerinin çoğunda buna yer verilmemesiydi.
Türkiye, sol ve dünya, Sincan/Doğu Türkistan (S/DT) 2009 olaylarını nasıl algıladı? Bu sorunun Türkiye ayağında, belki de en dikkat çekici olan nokta, ölenlerin çoğunun Han Çinlisi olmasına karşın, Türkiye gazetelerinin çoğunda buna yer verilmemesiydi. Türkiyeden bakışlar, iki taraftan birini, çoğunlukla da Uygur tarafını tutmakta. Uygur tarafını tutanlar; Türkçüler, solcular, dinciler, Amerikancılar. Böyle geniş bir yelpazeyi tek bir çatıda birleştiren başka bir olay az bulunur. Çin tarafını tutanlarsa, az sayıda solcu ve güvenlikçi. Bunun dışında, Türkiyede Çinli ve Uygurlu emekçiler kolkola versin, barış olsun, kardeşlik olsun türünden pembe düşler kuranlar/yazanlar oldu. Çinle ilişkileri dolayısıyla Uygurları Kürtlerle eşitleyenler oldu. Tutucu kesimlerin Çini hâlâ komünist sandığı bir kez daha ortaya çıktı. (Çini komünist sananlar için bkz. Gezgin, 2009; 2008). TRTde daha birkaç yıl önce, ulusalcı bir gezi izlencesinde, sunucunun Bakın, aslında Çinde insan hakları ihlalleri yok; bunların hepsi, Çinin yükselişini çekemeyen ABDnin yalanı deniyordu. Çinetaparlarla Türkçüler, Temmuz 2009dan sonra iyice ayrıştı.Soğuk Savaşın bitimiyle, ABDnin dünyada milliyetçilere gereksinimi kalmadı. Bu değişimin sonucu olarak, birçok ülkedeki milliyetçiler de, Türk milliyetçileri de, 2000li yılların ilk onyılında, Amerikancı olmayan bir görüntü veriyorlar ya da vermeye çalışıyorlar. Ancak, son yıllarda Uygur hareketinin Amerikancılaşması, Türk milliyetçiliğini de yeniden Amerikancılaştırabilir. Gerçi, Türkiyede Amerikan karşıtlığı, Irak işgali nedeniyle, diğer birçok ülkedekine göre daha güçlü.Türkiye, alsatçılık ilişkileri zarar görmesin diye, Çine pek sesini çıkarmadı. Türkiyenin egemenleri, Ben ülkemi pazarlamakla mükellefimden daha öteye geçip S/DTye de el attılar. Uygurların acısını paylaşanların çoğu ise, insan hakları açısından değil; Türklük, İslamlık gibi evrensel olmayan, bencilce açılardan bakıyorlar.Olaylardan sonra, Muhammedci ülkelerin çoğu, Çini kınarken; Çinle sıkı ilişkileri olan Rusya gibi ülkeler, bu, Çinin içişleridir diye açıklama yaptılar. Pakistan ve Tayvanın Çin yanlısı açıklama yapması dikkat çekiciydi. Kosova bağımsızlığından ağzı yanan Sırbistan ve Tamil Kaplanlarını yeni alt etmiş Sri Lanka da Çin yanlısı açıklama yaptı.Uygur hareketinin Amerikancılaşması, yurtdışında yaşayan Çinlileri de siyasallaştırıyor: Avustralyada Uluslararası Melbourne İzit (Film) Şenliğinde, Rabia Kadirle ilgili bir belgeselin gösterilecek olması nedeniyle, birçok Çinli yönetmen, tepki olarak yapıtlarını Şenlikten çekti ve Şenlikin ağsayfası, Çinli ağ korsanlarınca (hacker) ele geçirildi.Öte yandan, ABDye karşı olacağız diye Çini desteklemek gibi büyük bir yanlışa düşmemeli. Çin, ABDnin gerilemesiyle, bölgenin ve dünyanın en büyük sömürgecisi olma yolunda. Özellikle Vietnam, bu durumdan çok rahatsız. Bin yıl Çin sömürgesi olmuş Vietnam, yine de, S/DT Temmuz 2009 olaylarında Çini destekledi; çünkü olaylar, başından beri, bir bağımsızlık ya da kurtuluş hareketi yerine kör şiddet izlenimi verdi. Ayrıca, Vietnam, ilkeli siyaset yapmanın başka nedenlerle de çok uzağında; ancak konumuz bu değil.Türkiye solunun ve dünya solunun sorması gereken soru şudur: Amerikan güdümünde bağımsız bir Uygur ülkesinin kurulmasını destekleyecek miyiz, desteklemeyecek miyiz? Sonuçta, Amerika güdümlü bir Doğu Türkistan ya da daha doğru bir sözlemeyle, Amerikan Doğu Türkistanı, eşitlikçi bir toplum olmayacak; varsılın, yoksulun ümüğünü sıkışı sürecek. Kaldı ki, bu bağımsızlık, bölgedeki Amerikan gücünü pekiştireceği için, sonuç, dünyanın ilerici güçleri için olumsuz olacak. Dahası, din temelli bir Uygur generki (devlet) kurulacaksa; bu, ülkede Muhammedci olmayanların ezilmesini getirecek.Üstelik, Uygur generki, bir ulus-generk (ulus-devlet) olacaksa ki bağımsızlık hareketi, ulusalcılık üstüne kurulmuş durumda-, bölgedeki Uygur olmayan nüfus, baskı görecek. Bir kere, bugün S/DTnin yüzde 41ini oluşturan Han Çinlileri, Uygurların bağımsız oluşuyla, ülkeden/bölgeden kovulacak mı? (Bağımsız bir Uygur ülkesi kurulacaksa, Han Çinlilerinin Çine doğru olası bir göçü, 1947de Pakistanın Hindistandan ayrılmasından sonraki karşılıklı göç kadar büyük bir göç olacak.) Hadi onlar kovuldu diyelim. Bölge nüfusunun bugün yüzde 14ünü oluşturan Kazak ve Hui (Çinli Muhammedciler) gibi azınlıklara, bağımsız generkin bakışı ne olacak? Türkiye ve dünya solu, bu ve benzeri soruları Kürt/Türkiye/İran/Irak/Suriye sorunu için sordu. Kimisi, Amerikancı bir bağımsızlığı, bağımsızlık getireceği için olumlu karşılarken; kimileri, Amerikancı olduğu için olumsuz karşıladı. S/DT konusunda da dünya solunda benzer bir bölünme söz konusu. (sürecek)İlgilisine KaynakGezgin, U. B. (2009). Çin ve Vietnamda yeni-serbestçilik ve direniş. Barış Çoban (der.) Küreselleşme, direniş, ütopya - Yeni toplumsal hareketler: Küreselleşme çağında toplumsal muhalefet içinde. İstanbul: Kalkedon Yayınları.Gezgin, U. B. (2008). Asya-Pasifikte Bu Hafta (54): Çinde komünizm doğdu mu? Evrensel Gazetesi Evrensel Hayat Eki, sayı 209, 6 Temmuz 2008. http://www.evrensel.net/ekhaber.php?haber_id=33662
Dr. Ulaş Başar Gezgin
Dr. Ulaş Başar Gezgin