27 Eylül 2009 00:00
cük cük cücelerim
Ne güzel değil mi?..Ağlayan bir Başbakanımız var!..Üstelikte katıldığı bir televizyon programında kendi sesinden şiir dinleyince ağlayan bir Başbakanımız:
-Ormanda büyüyen adam azgını
Çarşıda pazarda insan beğenmez
Medrese kaçkını softa bozgunu
Selam vermek için keşan beğenmez...
-Sayın Başbakanım farkındayım çok duygulandınız ama bu ses sizin sesiniz değil!..
-Hadi yaa boşuna mı ağladım ben şimdi!.. Tevekkeli böyle bir şiir okuduğumu da hatırlamıyorum!...
Aslında insanın Berlusconi ve Sarkozy ile kıyaslayınca Çapkın bir Başbakanımız olacağına ağlayan bir Başbakanımız olsun daha iyi diyesi geliyor ama ikide bir ağlayınca da işin tadı kaçıyor!
-Yav Emmi ne olacak bu Başbakanın hali?.. Dün akşam televizyonda yine ağlamış!..
-Ulan hergele bizim yıllardır anamız ağlıyor düşünmüyorsun da Başbakan iki damla göz yaş akıtınca mı düşünüyorsun!.. Yıkıl karşımdan, iblis!...
Kaldı ki Başbakanın bu ilk ağlayışı da değil!.. Belli ki sonda olmayacak!.. Örneğin bir keresinde, İsrailin Gazzeye yönelik saldırısında yaralanan ve tedavi edilmek üzere Ankaraya getirilen Filistinli yaralıları ziyaret ettiğinde de ağlamıştı:
-Emin ellerdesiniz, ağabeylerinizin, babalarınızın evindesiniz!..
Kuşkusuz bu sözleri Başbakanın ağzından duyan aklıselim insanlar ( nedense çoğalacağına azalıyor) şöyle demiştir:
-Ah birde biz emin olsak!...
Geçtiğimiz yıl ise askeri araca yapılan saldırıyı incelemek için gittiği Diyarbakırda ağlamıştı. Hatta Diyarbakır Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulunun, Bu saldırı, bu sorunun demokratik yollarla çözümlenmesini istemeyenlerin eylemidir. Bunun aksine bugün sizin burada daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük vurgusu yapmanız lazım demesi üzerine de Peki, sen Başbakan olsaydın ne yapardın? diye sormuştu!.. Tanrıkulunun Kürtçe yayınlarla ilgili bütün yasakları kaldırırdım. Üniversitelerde Kürtçeyle ilgili bölümler kurardım. Anadilde öğrenime olanak sağlardım. Kamu hizmetlerinin alınmasında anadile fırsat tanırdım demesi üzerine de Başbakan Erdoğan Bekara karı boşamak kolay karşılığını vermişti. Gelinen noktada Başbakan Erdoğanın ağzından Tanrıkulunun söylediklerine benzer sözler duyunca insan ne diyeceğini şaşırıyor:
-Başbakana açılım demek kolay!...
Çocukluğumuzda körebe oynarken ebe olan kişi önceden belirlenen rakama kadar saydıktan sonra sayma işini şöyle bitirirdi:
-Önüm arkam sağım solum söbe!..
İnsanın son yıllarda söylenenleri duyunca şöyle diyesi geliyor:
-Önüm arkam sağım solum açılım!...
Her neyse biz konumuza dönelim!.. Ben Başbakan Erdoğanın şiir sevdiğini biliyorum!.. Biliyorum ama hangi tür şiiri sevdiğini yada hangi tür şiiri okurken ağladığını pek bilmiyorum!.. Örneğin kendi adıma Başbakanın bir Mani okurken nasıl ağlayacağını çok merak ediyorum:
-Urfadan aldım şalı
Dolandım durdum dağı
Urfa güzellerinin
Çabucak geçer çağı
Üstelik bu Maninin Urfa dolaylarından olması Açılım günlerine denk gelmesi sebebi ile de ayrı bir önem taşıyacaktır! Ayrıca Ermenistan ile iyi ilişkiler kurmaya çalıştığımız şu günlerde zaman zaman bize küsen Azerbeycanlı kardeşlerimizden şiir okuması da çok önemlidir:
-Kediyi gudiyi sen diye sevim
Sen de horozi guliyi men diye sev
Sembolik eşk neyse onu yaşiyah
Elbette söz konusu açılım olunca Ermeni açılımını da unutmamak lazım. Mademki Başbakan Erdoğan şiir okurken duygulanıyor o halde kendisine Ermeni sorununun çözümüne ilişkin duygulu bir şiir okumakta yakışacaktır:
-Ermeni sorunu çözüm ister çözüm
Hikaye okumaktan ağrıdı gözüm
Hep aynı şarkı aynı terennüm
Hadi eyvallah budur son sözüm
Bu kadar özlü sözlü şiir okuyan birine elbette ki Aşık Mahzuni Şeriften bir mısra okumak da yakışacaktır! Bu hem şiire verilen destek için hem de Alevi Açılımına bir nebze daha katkı sağlamak için şarttır da! Tabii ki okurken ağlamak şartı ile:
-Sahte molla sahte derviş
İnsanın ömrünü yermiş
Bir kişi yalanla ermiş
Erenin de babasını
Veli Bayrak
Veli Bayrak
Evrensel'i Takip Et