13 Ekim 2009 00:00

PAMEKS Tekstil’de kadın işçiler neden öldü?

Trakya bölgesinde ve İstanbul’un bir bölümünde etkili olan yağışlarda akılda kalan haberlerden birisi, PAMEKS Tekstil işçilerinin kamyonetten bozma “servis minibüsünde” ölümü oldu.

Paylaş

Trakya bölgesinde ve İstanbul’un bir bölümünde etkili olan yağışlarda akılda kalan haberlerden birisi, PAMEKS Tekstil işçilerinin kamyonetten bozma “servis minibüsünde” ölümü oldu. Gazetelerde yer alan haberler, bu olaya değişik noktalardan yaklaşmakta, yaratılan bilgi kirliliğinde olayın bir an önce unutulmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Halbuki, yaşanan olayın gerçek sebebi anlatılanlar değildir; teşhis yanlış konulunca, tedaviyi doğru şekilde yapmak da mümkün olmayacaktır.
PAMEKS Tekstil’de işçilerin yük taşıma aracıyla taşınmasının asıl nedeni nedir? Önce bu konuya odaklanmak gerekir. İşverenler işçileri mal olarak (meta olarak) görmektedir. Tekstil gibi emeğin yoğun biçimde kullanıldığı sektörlerde, işçilerin mal olarak değerlendirilmesinin daha yaygın şekilde gerçekleştiği görülmektedir. Bu duruma bazı örnekler vermek gerekirse:
İşçilerin taşınması: Yalnızca PAMEKS Tekstil’de değil, İstanbul’da ve Türkiye’nin pek çok yerinde işçilerin büyük çoğunluğu, toplu taşıma için uygun olmayan araçlarla taşınmaktadır. Pek çok aracın ısıtma ve soğutma sistemi olmadığı gibi bazı servis araçlarında yağışlı havalarda işçiler, araç içinde şemsiye kullanmak zorunda kalmaktadır. Pek çok servis aracında işçiler, oturacak koltuk kalmadığı için ayakta veya koridorlara oturarak seyahat etmektedir. Özellikle mevsimlik işlerde çalışmakta olan işçiler, hem şehir içi ulaşımda hem de şehirler arası seyahatlerinde, traktör römorklarında ve kamyon kasalarında seyahat etmektedir.
İşçilerin biyolojik ihtiyaçlarının giderilmesi: İşçilerin, yeme, içme, uyuma ve tuvalet gibi ihtiyaçlarını giderme süreçlerinde de mal (meta) olarak algılandıkları görülmektedir. Her canlı varlıkta olduğu gibi insanda da temel ihtiyaçların giderilmesi, canlılığın devamı için zorunludur. Biyolojik ihtiyaçların giderilmesinde, işçinin insan olduğunun unutulmaması gerekmektedir. İşçilerin çalışmakta olduğu bazı işyerlerinde, içilebilir nitelikte su bulamadıkları, iş yaparken harcadıkları enerjiyi sağlayacak kalori ve kaliteli yiyecek bulamadıkları, bozuk yemeklerden ve kirli sulardan hastalandıkları, zehirlendikleri sıklıkla görülmektedir. Tuvalet ihtiyacını gidermek isteyen işçilerin, başlarında bulunan yöneticilerden izin almak zorunda kalması; tuvalete gitmek için yöneticilerden kart almak, kilitli kapıyı açmak için anahtar almak, çoğu işyerinde normal uygulamalar haline gelmiştir.
Uyumak, insanın dinlenmesi için en önemli etkinliktir. İşçilerin uyuması ve böylece dinlenmesi de iş hayatında ciddi sorunları içinde taşımaktadır. Türkiye’nin imzalayarak taraf olduğu ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) sözleşmeleri, bu sözleşmelere paralel olarak düzenlenmiş olan iş yasası ve yönetmelikleri, günlük çalışma süresini en fazla 8 saat olarak belirlemektedir. Aynı yasa ve yönetmelikler, günlük çalışmanın yapılacak mesailerle birilikte en fazla 11 saat olabileceğini söylemektedir. İş ergonomisi ve diğer bilim dalları, insanın günde en fazla on bir saat çalışabileceğini söylerken, Türkiye’de durum bununla taban tabana zıttır. Özellikle tekstil sektöründe işçiler, 16 saat, bazen 24 saat çalıştırılmaktadır. Bunun da bir mantığı vardır; eğer on birinci saatte mesai yapan işçi paydos edecek olursa, işçileri evlerine bırakmak için servisler kaldırılmalı, yani ekstra para ödenmelidir. Halbuki, on altıncı ya da yirmi dördüncü saatte diğer vardiyaların servisleri kalkacaktır.
İşçilerin Türkiye’de, mal (meta) olarak görüldüğüne dair verilebilecek pek çok örnekten bir diğeri de işten atılma biçimleridir. Türkiye’de işçiler, çalışmakta oldukları iş ile asla duygusal bir bağ kuramamaktadırlar. Özel sektörde, en iyi işverenle çalışmakta olan işçi bile, her an işten atılma korkusu yaşamaktadır. Bazı işyerlerinin, yalın üretim, toplam kalite sistemleri alanında yaptığı çalışmalarla işçiyi işyeri ile duygusal olarak bağlantı kurmaya zorlaması da olumlu sonuçlar vermemektedir. İşçinin, işyeri ile duygusal bağlantı kurması için işten atılmayacağına, yani aynı işyerinde işten atılmadan emekli olabileceğine inanması gerekir ki, Türkiye’de hiçbir işçiyi buna inandırmak mümkün değildir. İşverenler, işçileri mal olarak görmelerinin bir sonucu olarak ücretleriyle rahatça oynamakta, çok kolay bir şekilde işten atmaktadır.
Türkiye’de, emekçi ile onun emeğini birbirinden ayrı olarak ele alan yaklaşımlar devam ettiği sürece, PAMEKS Tekstil’dekine benzer ölüm vakaları da devam edecektir. İşverenler, işçilere baktıklarında, fabrikalarındaki makinelerin parçaları gibi cansız, ruhsuz varlıklarla karşı karşıya olduklarını düşündükçe, PAMEKS Tekstil’dekine benzer ölüm vakaları devam edecektir. Filadelfiya Bildirgesi’nde yer alan “Emek meta değildir” cümlesi, fabrikalara, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na, sendika binalarına ve her şeyden daha önemlisi hem işçilerin hem de işverenlerin beyinlerine yazılmalıdır.
PAMEKS Tekstil’de yaşanmış olan ölüm olaylarını reyting yapan bir haber olarak ele alarak, sadece unutturabiliriz. Eğer PAMEKS Tekstil’de çalışan işçilerin yasalarla korunan temsilcileri olsaydı, bu temsilcilerini işçiler demokratik bir seçimle belirlemiş olsalardı, işçiler, temsilcileri aracılığı ile “bilgilendirilme-danışılma ve karar süreçlerine katılma” mekanizmalarında yer alsalardı, bu kaza yaşanmayabilirdi.
Emekçilerin, 12 Eylül döneminden kalan yasalarla örgütlenme yollarını kapattığımız, sendikaya üye olarak işveren karşısında iyi yemek, iyi çalışma koşulları, iyi ücret, iyi servis vb. konularda pazarlık yapmasını engellediğimiz sürece, sorunu çözemeyiz.
PAMEKS Tekstil’de yaşanan ölüm vakası da sanki kaderin bir cilvesi olarak, 12 Eylül darbesinin 29. yılının tam öncesine denk gelmiş; ölen 7 işçi, ölümleri ile 12 Eylül darbesinin kendi sorunları ve ölümleriyle bağlantısına dikkat çekmek istemiştir.
ASALETTİN ARSLANOĞLU - TEKSİF Örgütlenme Dairesi Müdürü
ÖNCEKİ HABER

Açılamayan açılım

SONRAKİ HABER

Kamu emekçileri mücadelesinde olanaklar ve gerçeklik

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa