16 Ekim 2009 00:00
Krizin bize darbesi
Merhabalar diyorum öncelikle hepinize. Biliyorsunuz ki 2009 yılı kriz denen bir illetle karşılandı. Hepimiz darmadağın olduk, her birimiz bir tarafa; kimi göç etti köyüne, kimimiz sürünüyor buralarda.
Ben de bir tersane işçisi eşi olarak krizden çok fena yaralar almış durumdayım. Eşim Nisanın 24ünden beri işsiz. Birçok yere form doldurduğu halde hiçbir yerden ses yok, kiracıyım ve aynı zamanda 2 çocuk okutuyorum. Çocuklarımın biri lise bir diğeri ise orta sona geçti. Sınıf ilerledikçe dertler ve sıkıntılar da büyüyor haliyle. Geçen yine veli toplantımız vardı, gittim. Toplanmamızın sebebi, her zamanki gibi temizlik parası, yok efendim sıraların örtüsü eskimiş de onun için para... Kimsenin şunu sorduğu yok: Var mı ki versin vatandaş? Öğretmen Durumun yoksa yazılı belge getir bana, inanayım sana diyor ve ekliyor: Biz de isteriz parasız eğitim olsun, okullara devlet maddi destek versin ama ne yapalım, okul müdürü bize isteyeceksiniz diyor ve bizi günah keçisi yapıyor adeta.
Gelelim Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) konusuna... Sizler de biliyorsunuz ki 1 Ekim 2009 tarihinden sonra bizlerin vergileriyle karşılanan sağlık ocakları, devlet hastaneleri ve üniversite hastanelerinden almış olduğumuz sağlık hizmeti için para ödemek zorunda bırakılacağız. Bizden eczanede tahsil edilecek olan miktar, çalışan veya emekli olmamıza göre değişmektedir. SGK, eczaneye ödediğimiz bu muayene ücretini daha sonra eczanelerden kesmektedir. O yüzdendir ki ülkemizde sağlığa yönelik dönüşüm programı adı altında yapılan düzenlemelerde, en temel insan hakkımız olan sağlık hakkı ortadan kaldırılmaktadır. Parası olmayana sağlık hizmetinin verilmediği bir ülkede sosyal devletten söz edilemez. Hükümetin sağlıkta dönüşüm programı bizleri mağdur etmektedir. Ülke kaynaklarını sermayenin hizmetine sunan, hastaların cebine gözünü diken bu sağlık anlayışından derhal vazgeçilmelidir. Bunun için halkımızı, siz değerli emekçileri, emeğine karşı saygısı olanı, duyarlı olmaya ve bu durumun gerçek sorumlularına karşı biz emekçiler ile birlikte tepki göstermeye çağırıyor ve cümlelerimi şu sözcüklerle noktalıyorum: Herkese sağlık ve güvenli bir gelecek için 18 Ekim Pazar saat 13.00te Kadıköyde buluşalım. Haydi, emekçiler, siz de gelin sesimizi duyuralım!
Songül Sunar (Tuzla-İstanbul)
Evrensel'i Takip Et