17 Ekim 2009 00:00

KUŞATILAN ÇEVREMİZ

Tunceli’de Munzur, Harçik ve Mercan Vadilerinde yapılacak olan baraj ve elektrik santrallerine karşı geçtiğimiz hafta sonu on binlerin katıldığı bir miting yapıldı.

Paylaş

Tunceli’de Munzur, Harçik ve Mercan Vadilerinde yapılacak olan baraj ve elektrik santrallerine karşı geçtiğimiz hafta sonu on binlerin katıldığı bir miting yapıldı. Bölge nüfusunun önemli bir kısmının katıldığı bu büyük mitinge medyamız pek yer ayırmadı; ya barajların yapımcı firmalarından reklam alamama korkusu ağır basmıştır, ya da canları öyle istemiştir.
Bazı aklı evveller çevrecilik namına barajları savunur ve hayran kalırlar. Sonuçta onlar için, üzerinde duman tutmayan her şey çevrecidir, doğa dostudur. Baraj ise adı üstünde zaten, başlı başına bir engeldir ve çevrecilikle ilgisi yoktur. Yolunda akan suya koyduğunuz engelin, yani gövde yapısının tabandan yüksekliği 15 metreye kadarsa gölet olur, 15 metreden fazla ise baraj olur. Baraj yapmak kolaycılıktır, çağdaş teknolojiden uzaktır, hacmi ne olursa olsun mühendislik eseri falan da değildir.
Engin bilgilerinden yararlandığımız TV Yorumcusu ve Manken Aysun Kayacı’nın meşhur deyimiyle dağdaki çobanı düşünüyorum; hayvanlarını otlattığı vadinin, geçimini sağladığı tarlanın, yaşadığı evinin ve köyünün devasa barajlar yüzünden sular altında kalması ne demektir, bunu biliyor mu, kimse anlatıyor mu bunu ona? O barajların ÇED raporlarını halka tanıtmak için oralara giden, o raporları yazan ve onaylayan mühendis meslektaşlarım, bunları siz bilirsiniz de, hiç anlatıyor musunuz dağdaki çobana?
Su hayattır, bu doğrudur ama suyun yanlış kullanımı hayatı ve ocakları söndürür. Vadilerin, tarlaların, yerleşim birimlerinin ve kültürel mirasın sırf sermayeye çıkar sağlamak için su tutmaya başlayan barajlar nedeniyle yok oluşu, halka doğru düzgün anlatılmalıdır. Bu yok oluş kıtlık ve açlık getirir, yerleşim birimlerinin dağıtılmasını, insansızlaştırmayı, kimliksizleştirmeyi, göçleri ve sefaleti yaratır. Barajlar, yaşamsal bir hak olan suyun ve su kullanma hakkının da gaspıdır. Halkın kullandığı, doğanın beslendiği su kaynakları ve dereler barajlar nedeniyle kaybolur gider. Barajlar doğanın dengesini, suyun döngüsünü değiştirir, mevsimler birbirine karışır. Su tutulan yerlerde bitki örtüsü ve ormanlar yok olur, o zaman da seller ve heyelanlar başlar. Fiziksel ve ekonomik ömrü en fazla 40-50 yıl olup ondan sonra bataklığa dönüşecek olan barajlar yüzünden bir bölgeyi doğası ve halkı ile beraber yok etmenin vebali ağırdır, hem de bu barajları yapan ve yaptıranların ödeyemeyeceği kadar ağırdır.
Bu vebali, kafasını çevreyi ve ormanları yok eden barajlara takmış Çevre ve Orman Bakanı da ödeyemez. İsterse geri dönüp yine yıllarca İSKİ Müdürlüğü yapsın, eşinin dostunun üzerine kurdurduğu şirketten yine İSKİ’ye mal ve hizmet satın alsın, bu vebal onun ödeme gücünü aşar, hayatta ödeyemez.
Biz, bize gelecek suçlamaları tanıyıp bilen ve bunlara alışan insanlarız. Karşı çıktığımız her çarpık yatırım nedeniyle sermaye ve teknolojik gelişim düşmanı ilan ediliriz. Sermayeyle aramızın iyi olmadığı doğrudur, ama gerisi külliyen yalandır. Biz Munzur Vadisi’nde yapılacak 12 barajdan sağlanması düşünülen elektrik enerjisinin, ülke talebinin ancak yüzde biri olduğunu biliriz. Biz, bu ülkede elektrik enerjisi dağıtımındaki kayıp-kaçak oranının, dünya standartlarının dört katı olduğunu da biliriz. Biz yıllardır her tür iktidara; siz bu baraj, nükleer ve termik santral işlerine girmeyin, oturun bu kayıp-kaçak oranını azaltın, o hepimize yeter diyoruz ama işin ucunda ihale, yatırım falan olmayınca da kimseye cazip gelmiyor söylediklerimiz.
Hapisten kaçmak gibi, barajı aşmak da yaşamsal bir haktır. Tunceli halkının gerçekleştirdiği görkemli miting ve gösterdiği direnç, bizlere her barajın aşılabileceğini öğretiyor ve inandırıyor.
ERTUĞRUL ÜNLÜTÜRK
ÖNCEKİ HABER

ACLIKTAN ÖLUM

SONRAKİ HABER

Hanım Akagündüz Durmaz Paris’te toprağa verildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...