19 Ekim 2009 00:00
Ceylanlar öldürülmesin
Diyarbakır Licede havan mermisinin 12 yaşında bıraktığı simsiyah iri ceylan gözlü Ceylan. Şenlik köyünde şenlikli bir sevinçle dünyaya gözlerini açmıştı Ceylan kız.
Diyarbakır Licede havan mermisinin 12 yaşında bıraktığı simsiyah iri ceylan gözlü Ceylan. Şenlik köyünde şenlikli bir sevinçle dünyaya gözlerini açmıştı Ceylan kız. Anası, babası nasıl da sevinmişti kim bilir. Belki de kaygılı bir sevinç duymuştur. Yaşatmanın zor olduğu, kanın, ölümün sıradanlaştığı topraklarda. Ya Ceylanın anası, kızının parçalara ayrılan cesedini eteğinde toplayacağını düşünür müydü hiç? Ninnilerle büyüttüğü, ateşli günlerinde başucunda sabahladığı, yavrusunu, kuzucuğunu, yap boz maket parçaları gibi toplayacağını. Ne korkunç yarabbim. O ananın duygularında boğulmalı herkes. Boğazından lokma geçmemeli hiçbir ananın. İnsanım diyenin. Çocuklarını okşayışlarında, yanaklarına her busede Ceylan ve anası gelmeli gözlerinin önüne.
Ah! Ceylan kız. Nereden bilirdi ölümün evinin önünde kendisini beklediğini. Onun tek suçu günaha bulanmış topraklarda hayata gelmesiydi. Ölüm öylesine sıradan bir olaydı ki, yaşam ve yaşatmak değil, ölüm kutsanmakta o topraklarda.
Ceylanın yaşadığı coğrafyada ölmek yaşamaktan daha kolay. Ceylanın yeniden döndüğü köyü, yaşamak için ölüm kokan dağlarda, en güvenli olması gereken yermiş. Köylerine yakın iki karakol ve bir askeri tabur varmış. Devlet o insanları yaşatmak, güvenliklerini sağlamak için iki karakol ve bir büyük tabur kurmuş.
Ve fakat, o topraklarda devletin varlığı yıllardır ölüm anlamına geliyor. Devlet güvenlik ve huzur ortamını sağlamak adına korku salıyor yüreklere. Ölümü, baskıyı, faili meçhulü, gözaltında kayıpları, boşaltılan köyleri hatırlatıyor insanlara. O halde, o insanları devletten, havandan, bombadan korumak için, yaşamlarını güvenceye almak için kime ihtiyaç var. Devlet korumayacaksa bu insanları kim koruyacak. Kime sığınacak bu insanlar. Devlet lafının ölümü çağrıştırdığı yerde nasıl güven verilecek bu insanlara.
Genelkurmay açıklamasında Ceylanı parçalayan havan topunun karakoldan atılmadığını söyledi. Daha önce de eline bomba tutuşturulan ve öl(dürül)en asker için kaza demişti. Gerçekten inandırıcı olduğunu düşünüyorlar mı acaba bu orijinal açıklamalarla? Kimse inanmadı ama, kimsenin de ses çıkardığı yok. Nasılsa ölen yoksul bir Kürt çocuğu. Ceylan gibi bir çok çocuk öldürülmedi mi? 13 yaşındaki Uğur Kaymazın bedenine yaşı kadar mermi yine güvenlik adına doldurulmadı mı? Ölümün sıradanlaştığı yerde yürekler nasır bağlar. Vicdanlar körelir. Acıları ile tek başına kalır, acıyı bal eyleyen insanlar.
Gül, Erdoğan neredesiniz. Ne oldu açılımınıza. Ortalığı yıkıyordunuz. Kiminiz bedeli ne olursa olsun, Kürt Sorunu çözülecek diyordunuz. Geri adım atmak yok, yola devam diyordunuz. Ceylanın parçalanan bedeninde, tuzla buz oldu açılımınız. Neden hemen bir heyet göndermediniz. Programınıza ara verip, Ceylan için iki çift lafı da mı çok gördünüz? Sorumluların bulunacağını ve cezalandırılacağını söyleyerek, o ananın ve yakınların acısına ortak olup tuz bandıramaz mısınız yaralarına?
Ya siz! Bahçeli, Baykal.Bunlar Dış mihrakların vatanı bölme girişimi idi. Ceylan bu vatanın evladı değil mi? Niye sesiniz çıkmıyor. Ceylanların ölmesi bu vatanı bölecek diye niye haykırmıyorsunuz?
Açılımı savunmanız ve karşı çıkmanız. Ceylanın parçalanan bedeninde parçalandı. Zavallı Ceylan bir turnusol kağıdı oldu parçalanan bedeni ile hepinize. Renginiz, aslınız nasılda belirginleşti. Sesiniz nasılda kayboldu küçücük kaybolan beden içinde. Vatanı böldürmeyenler, Ceylanın parçalanan bedeninde bölüyor vatanı. Hamaset sökmüyor parçalanan bedenlerde.
Ah Ceylan! Nasıl da benziyor sonun Hiroşimada ölen çocuklara. Nâzımın yazdığı o mükemmel şiirdeki bebelere. Ceylan için yeni şiirler yazılmalı. Utanmalı Türkiye halkı, Ceylana böyle bir son hazırladığı için.
Yeter artık barış gelsin Ceylanın köyüne. Bu güzel ülkemde bir daha Ceylanlar öldürülmesin şekerde yiyebilsinler, makarnada.
Nihat Filiz (Tüm Bel-Sen Üyesi-Balçova/İzmir)