19 Ekim 2009 00:00

EVRİM/DEVRİM


İsrail’le Türkiye ilişkilerinde “stratejik ortaklık” dönemi geride mi kalıyor? Batı basını, Türkiye’nin Batı’dan uzaklaşmakta olduğunu bile yazıyor. Ne oluyor? “İslamcı AKP Hükümeti”, “İslam düşmanı” İsrail’e yönelik olarak sonunda gereğini yapmaya mı başladı? “İslamın yanında”, “Yahudiliğin karşısında” mı tutum alıyor AKP?
AKP Hükümeti, “One minute” döneminde ve daha öncesi İsrail’e yönelik eleştirilerinde, Konya’daki hava eğitim tatbikatı ileri sürülerek, ciddi olmamakla suçlanmıştı. Lafı başka işi başka denmişti. Şimdi “Anadolu Kartalı” tatbikatından İsrail’i dışlamıştı! İş ciddileşiyor mu? Üstelik hemen ardından TRT zehir-zıkkım “Yahudi düşmanı” bir dizi yapmıştı. “Ayrılık” adlı bu dizide, İsrail’in Gazze’de işlediği cinayetler anlatılıyordu.
İsrail’den hemen yanıt verenler çıkmıştı. “Ne yani, siz Kürtleri öldürmüyor musunuz?” türünden! Dizide İsrail, Gazzeli çocukları öldürürken verildiğinden, sorular çocuklarla ilgili geliyordu: Uğur Kaymaz ve son olarak bombaya tahra vurduğu iddia edilen kömür gözlü Ceylan gündeme getiriliyordu. İsrailliler çocukları pek severlerdi hani! Hatta Amerika’daki “Yahudi lobisi”nin tutum değiştirip, tam da civcivli zamanda Ermenilerden tarafa döneceği, bir İsrail kenti belediyesinin soykırım anıtı bile yaptıracağı dillendirilmeye başlanmıştı İsrail’de…
Madalyonun diğer yüzünde de önemli gelişmeler vardı. Suriye “stratejik ortak” mertebesine yükseltilmişti. Ortak bakanlar kurulu toplantıları düzenlenmiş, sınır geçişlerinde vize kaldırılmış, bir dizi yeni anlaşma imzalanmıştı. Yakınlaşıyorduk. Irak’la da aynı tür ilişki geliştirmeye başlamıştık. 48 yeni anlaşma ile rekor kırılmıştı ve yine ortak bakanlar kurulu toplantısı düzenlenmişti. Bu toplantılar, Suriye ve Irak’la sürecekti. Osmanlı, günümüz gerçeğine uyumlanıyor gibiydi!
Türkiye’de bir İsrail tartışması gündemdeydi kısacası. Arap tartışması da...
“Türkiye sansüre dayalı bir ülke değil” diyerek, TRT dizisi konusunda demokrasi nutukları atma fırsatı bulan Davutoğlu, diziye bakanlık olarak danışmanlık vermediklerini söylüyordu: “Burası” demokratik bir ülkeydi! İsteyen istediği diziyi yapardı! Erdoğan’sa, İsrail’in tatbikattan çıkarılması konusunda, “Halkımız istedi, bu kararı aldık” diyordu. Demokrat olmanın yanında bir de halkçıydı AKP ve Türkiye!
Bu propagandaların dışa değil içe yönelik olduğu kesindir. Dışarıda Türkiye’nin ne kadar demokrat ve ne kadar halkçı olduğu kuşkusuz bilinir. İsrail yöneticileri kadar Avrupalı ve Amerikalı şefler de bilirler, Türkiye ve AKP’nin ne olup ne olmadığını. Ama Türkiye’nin, halkına AKP’nin ne olduğunu hatırlatan işler yapmaya ihtiyacı vardır. “One minute” ile başlayan oyunun yararları ortadadır! Türkiye halkı, Filistin’e yönelik zulmü dolayısıyla İsrail’den nefret etmektedir. Üstelik AKP’nin İslamı kullanmasının, Müslümanlardan destek almasının gereği de İsrail’le araya mesafe konduğu görüntüsü vermektir.
Yeni Osmanlıcılıkla yürünmeye başlanan Amerikan taşeronluğu yolunda, Irak ve Suriye gibi ülkelerle geliştirilmekte olan ilişkilerde, yine İsrail’le araya bir mesafe konduğu görüntüsüne ihtiyaç duyurmaktadır.
İsrail’in lafla politika yapılmasına alışık olduğuysa bir başka gerçektir. Onlar Ortadoğu’yu bilmektedirler. Lafa aldıracakları yoktur. Ama bunca lafa karşı bir tutum da alacaklar, ne oluyor diyeceklerdir. Başlamışlardır. Karşılıksız bırakmayacakları kesindir. Diyet alacaklardır. Ama onların da eli zayıftır bu konjonktürde. Amerika Filistin’le bir “Amerikan barışı” için bastırmaktadır.
Davutoğlu da zaten, stratejik derinliğiyle, İsrail’i barışa zorladıklarını açıklamıştır. Türkiye’nin, son ataklarıyla, barışı aradığına inanmamızı istemektedir. Kürt barışı, Ermeni barışı, Araplarla barış ve İsrail’le... Tümünü barışa zorluyoruz! Ama hepsinde Amerika’yı kerteriz alan bir zor var! Zor, tarih yapmanın ebesi ya!..
MUSTAFA YALÇINER

Evrensel'i Takip Et