20 Ekim 2009 00:00

GÜNCEL

Bu yazının yazıldığı saatlerde henüz Barış Heyeti Habur Sınır Kapısı’ na gelmemişti. Dolayısıyla yazılanlar, bundan önceki gelişmeler üzerine olacaktır.

Paylaş

Bu yazının yazıldığı saatlerde henüz Barış Heyeti Habur Sınır Kapısı’ na gelmemişti. Dolayısıyla yazılanlar, bundan önceki gelişmeler üzerine olacaktır.
Barış Heyeti’nin gelişi neredeyse bütün gazete ve TV’lerde birinci haberdi. Bu açıdan heyetin gelişinin en önemli sonuçlarından biri (yani kamuoyunun dikkatini barış girişimine çekmek) gerçekleşmiş oldu.
Devletin bu girişime özel bir önem verdiği ise çok açık. Haberler doğru ise beş savcı, bir hakim ve mülki erkanın sınır kapısına gitmesi olağan bir uygulama değil. Olağan olanı, sınır kapısından heyeti bir polis (ya da asker) birliğinin alıp Diyarbakır’a götürmesi ve burada savcılığa teslim etmesi. Hatta, kolluk güçlerinin heyet üyelerinin önce ifadelerini alıp, bir iki gün tuttuktan sonra savcılığa teslim etmesi.
Savcılar ve hakim (sorgu hakimi, yani tutuklamaya ya da serbest bırakmaya karar verecek hakim) sınır kapısına gittiğine göre gelenlerin önemli bir bölümü ya da tamamı serbest bırakılacak. Normal, olağan prosedür uygulandığında, gelenlerin bugün serbest bırakılma durumu kolay olmaz.
Bir diğer konu ise heyet üyelerinin, TCK 221. maddedeki etkin pişmanlık durumundan yararlandırılıp yararlandırılmayacağı. Gazeteler, Ahmet Türk’ün “Gelenler 221’den yararlanmak istemiyor” dediğini yazdı. TCK’nın 221. maddesi şöyle:
“ (1) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz.
(2) Örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(3) Örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeden yakalanan örgüt üyesinin, pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(4) Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır.
(5) Etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur. Denetimli serbestlik tedbirinin süresi üç yıla kadar uzatılabilir.”
Mahmur Kampı’ndan gelenler için bir sorun yok. Çünkü onlar, zaten Olağanüstü Hal Uygulamaları nedeniyle zorunlu olarak güneye geçmiş ve BM Kampı’nda yaşayan Kürtler... Fakat Kandil’den gelenler herhalde PPK’li olduklarını söyleyerek girecekler sınırdan. Bu kişiler 221. maddenin istediği “örgütün dağılmasını sağlamak”, “elverişli bilgi vermek”, “örgüt üyelerinin yakalanmasını sağlamak” vb. fiilleri kabul etmeyeceklerine göre yetkililer, heyet üyelerini serbest bırakacaksa, TCK 221/2 uygulayabilirler. “Geliş”i “gönüllü olarak örgütten ayrılma” olarak tanımlayabilirler.
Sonuç olarak, uygulanacak hukuki formül ne olursa olsun, önemli olan Barış Heyeti’nin serbest bırakılıp bırakılmaması meselesidir. Yukarıda belirttiğimiz gibi; yapılan hazırlık, serbest bırakılmaya yöneliktir.
Tabii, dağdan inen PKK üyelerinin serbest bırakılması gündemde iken, Erzincan’da üniversite öğrencilerinin PKK üyesi suçlaması ile gözaltına alınmasını anlamak da kolay değildir. İki ayrı devlet mi var? Devlet içinde farklı yaklaşımlar mı var? Bunları da daha sonra göreceğiz...
KAMİL TEKİN SÜREK
ÖNCEKİ HABER

Bebeği ‘eylemci’ yapanlar; polisin hiç mi kabahati yok?

SONRAKİ HABER

Çığlığını duyuramadı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...