23 Ekim 2009 00:00
GERÇEK
Kıdem tazminatı konusu, sermayenin sürekli ağzını sulandıran ama, bir türlü de ortadan kaldırmaya cesaret edemediği nadir konulardan biridir.
Kıdem tazminatı konusu, sermayenin sürekli ağzını sulandıran ama, bir türlü de ortadan kaldırmaya cesaret edemediği nadir konulardan biridir.
Patronlara göre, eğer özel sektör yatırım yapamıyorsa, istihdam yerden fışkırır gibi artmıyorsa, ihracat sel olup götürmüyorsa bunun nedeni kıdem tazminatıdır! Çünkü, kıdem tazminatı yüzünden işçilik maliyetleri arttığı için patronlar ucuz mal üretemiyor, öyle olunca da üretim ve yatırım şevki kırılıyor, ihracatta dış dünya ile rekabet edemedikleri için de ihracat istenen düzeye çıkamıyormuş!
Son günlerde patronlar, kıdem tazminatı yanı sıra ihbar tazminatının, işsizlik sigortasına ödenen patron payının kaldırılmasını da istiyor. Çünkü bu da patronlara yük getiriyormuş! Kaldı ki bu ihbar tazminatı ve öteki ödemeler AB ülkelerinde de yokmuş!
Yetinmiyor patronlar, bütün bu düzenlemeleri Mecliste bekleyen sendikalar ve grev ve lokavt yasalarıyla birlikte ele alıp düzenlenmesini istiyorlar.
TÜSİAD, sermaye örgütlerin yatırım ortamını istedikler gibi şekillendirmek için oluşturulan Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu İstihdam Teknik Komitesine sunduğu raporda görüşünü; Çalışma yaşamı ile ilgili düzenlemeler, işletmelerin uluslararası rekabet gücünü koruyacak şekilde düzenlenmelidir. Bir yandan istihdam üzerindeki yüklerin hafifletilmesi çerçevesinde kıdem tazminatı ve işsizlik sigortası düzenlemeleri, diğer yandan sendikal faaliyet ve toplu iş sözleşmesi düzeninin önemli bir parçası olarak Sendikalar Kanunu ile Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu düzenlemeleri eş zamanlı olarak ele alınmalıdır. Kıdem tazminatı yükümlülüğü hafifletilmelidir biçiminde özetlemektedir.
Patrondur, patron örgütüdür elbette ister! Önemli olan patronların ne istediği değil, işçilerin, işçi örgütlerinin, sendikaların ne dediği, ne istediğidir diye düşünülebilir.
Ama aynı teknik komiteye sunduğu raporda TOBB, kıdem tazminatını mevcut halde sürdürülemeyeceğini öne sürdükten sonra;
Ya bir fon kurulması ya da tazminat hesabında esas alınan her geçen tam yıl karşılığı 30 günlük ücret tutarının 15 güne indirilmesini istiyor. Ama TOBB bir adım daha atıp, işçi ve işveren kuruluşlarının bu konuda mutabakat sağladığını da iddia ediyor.
Burada bir konu önem kazanıyor. Bu da, işçi ve işveren kuruluşlarının kıdem tazminatının yıllık 15 gün karşılığı bir düzeye indirilmesi ya da bir fon oluşturulması konusunda anlaştıklarıdır!
İşçi sendikaları konfederasyonları, patron sendikalarıyla (örgütleriyle) böyle bir mutabakata varmış mıdır?
Bu konu açıklığa kavuşturulmalıdır.
Türk-İşin kıdem tazminatına dokunulmasını genel grev neden sayılacağı konusunda genel kurul kararı ortada dururken Türk-İş yönetimi böyle bir mutabakata varabilir mi?
DİSK yöneticileri her gün iki lafın biri işçi hakların en radikal savunucusu olduklarını söylerken böyle bir mutabakata varabilir mi?
Hak-İş için bir şey demiyoruz. O artık, her tür eleştiriye karşı dokunulmazlık kazanmıştır!
Eğer Türk-İş ve DİSK patronlarla bir mutabakata varmamışlarsa, TOBB hangi cesaretle bir mutabakattan söz edebilmektedir?
Elbette bu sorulara yanıt verilmesi önemlidir.
Ancak, açık bir mutabakat yoksa bile; patron sendikaları böyle üç koldan (TİSK, TÜSİAD, TOBBB) raporlar hazırlayıp (elbette daha başka yollardan da) Meclisi kuşatırken işçi sendikaları konfederasyonlarının bular sanki başka bir gezegende oluyormuş gibi konuyu gündemlerine almamaları, sendikalar yasasını bile sıcak gündemlerinden çıkarmış olmamaları TOBBun iddiasına inandırıcılık kazandırmaktadır. Yani olup bitenler, resmen bir uzlaşma olmamışsa bile el altından zımni bir uzlaşma olduğu izlenimin güçlendirmektedir.
Hele, sendikalar ve grev ve lokavt yasasının peşinin bırakılmış olmasıyla birlikte düşünüldüğünde; bir kez daha işçilerin sendikal üst bürokrasi tarafından arkadan hançerlenmesi ihtimali güçlenmektedir.
İ. Sabri Durmaz