24 Ekim 2009 00:00
İki Dil Bir Bavulu İbrahim abi anlatıyor
Bir Türk öğretmenin Şanlıurfanın Siverek İlçesine bağlı Demirci Köyündeki ilkokula atanmasını ve orada Türkçe bilmeyen Kürt öğrencileriyle geçirdiği bir yılı anlatan İki Dil Bir Bavul dünden itibaren sinemalarda gösterime girdi.
Bir Türk öğretmenin Şanlıurfanın Siverek İlçesine bağlı Demirci Köyündeki ilkokula atanmasını ve orada Türkçe bilmeyen Kürt öğrencileriyle geçirdiği bir yılı anlatan İki Dil Bir Bavul dünden itibaren sinemalarda gösterime girdi.
Filmde öğrencileriyle iletişim kurmakta zorlanan öğretmen Emre Aydına tercüman desteği sunan köylülerden İbrahim Melekle (39) filmle başlayan, anadilde eğitimle süren ve köydeki yaşamla biten bir muhabbet yaptık.
KENDİMİ GÖRDÜM, HEYECANLANDIM
Daha önce köyde çalışmış bir öğretmen aracılığıyla ulaştığımız Melek, filmin tamamını izlememiş ama Emre Aydının gösterdiği kendisinin de yer aldığı çekimleri izlerken çok heyecanlandığını söylüyor.
Sinemaya gitme imkanım yok ama gördüğüm kadarıyla gayet güzel olmuş. Ama bence daha çok şeyi anlatmalıydı diyor film için. O daha çok şeyden kastı köydeki kısıtlı olanaklar.
Elektrik buraya 1994de geldi. Hala taşıma su kullanıyoruz. En yakın hastane 53 kilometre uzakta. Filmde bir kadının doğum sancısı çekerek yollara düşmesi de olsaydı herkes buradaki durumu daha iyi anlardı.
Melekin, anlatılmaz yaşanır dediği Demirci Köyünün nüfusu 1059. Çocuklar ilkokulu bitirebilirlerse Erganideki ortaokula gidebiliyorlar.
Filmde anlatılanlar hikaye değil, gerçek. Belki anlatılamıyor bazen ama burada daha da kötü durum.
OĞLUM KAVUN ÇİZECEĞİM DEDİ
Çocuklar neler yaşıyor diye soruyorum Meleke, şöyle bir hikaye anlatıyor:
Oğlum okuldan gelmişti. Öğretmen ne ödev verdi diye sordum. Bilmiyorum baba, böyle kavuna benzeyen bir şey çizeceğim bir sayfa dedi.
Hikayedeki kavun O harfi. Kürtçe bilen, konuşan, düşünen çocuk için O harfi Türkçede kavun oluyor.
Melek, bana kaç yaşında olduğumu soruyor. 29 diyorum. Az evvel kaldığı yere bağlayarak devam ediyor:
Sen 29 yaşındasın, okul okumuşsun, bir sürü anın var. Devlet sana gelse ve İbranice öğrenmek zorundasın, İspanyolca öğrenmek zorundasın dese, ne kadar zamanda öğrenebilirsin? İşte buradaki Kürt çocukları için okula başlamak da bunun gibi bir şey.
ÇOCUKLAR ZORUNLU TATİLDE
Demirci Köyünde şu an öğretmen yok, çocuklar okula gidemiyorlar. Bazen geliyor, bir yıl durup gidiyorlar diye anlatıyor Melek. Her yerde okullar sekiz ay sürerken bizim köydeki en iyi süre üç ay. Mezun olmayı başarabilen de çok az.
Melekin altı çocuğundan ikisi şu an öğrenci. Rıdvan Erganideki Anadolu Öğretmen Lisesi üçüncü sınıfta. Hıja ilkokula gidiyor. Dört çocuğu daha var; Dilan, Gurbet, Servet ve Halef.
Dört yıl İstanbul Havaalanında çalışan Melek işleri rast gitmeyince köyüne geri dönmüş ve küçük tarlasında çalışmaya başlamış. Ara sıra da hayvancılık yapıyor.
Benim eşim, annem, ablam, abim, dayım, yengem... bu köyün yüzde 90ı Türkçe bilmiyor diye anlatıyor. Ben gurbette öğrendim. Zaten buralarda Türkçe ya gurbette ya da askerde öğrenilir. 1996 ya da 97de doğan çocuklar köyün dışına çıkınca öğrendiler Türkçeyi.
EMRE ÖĞRETMEN ÇOK İYİ ÇOCUK
Demirci Köyü İlkokulunda öğretmenlik yapan Emre Aydının çok iyi bir çocuk olduğunu söylüyor Melek, bir anısını anlatıyor:
Emre öğretmen geldi, annesiyle babası arıyor bunu sık sık. Oğlumuz teröristlerin arasına gitti diyorlarmış. Sonra Emre öğretmen çağırdı annesiyle babasını köye, gelin bir hafta kalın, durumu görün, sakinleşin dedi. Annesi geldi, bir hafta kaldı. Sonra bir hafta daha. Emre öğretmen anne niye gitmiyorsun dediğinde, oğlum burası çok güzel, gidemiyorum dedi.
Melek, Çocuklarla ilişkisi çok iyiydi diyor Emre Aydından bahsederken. Film ekibini de iyi hatırlıyor.
Bizim ev okulun hemen yanında. Kızım Dilanın eli kesilmiş bir gün. Çekim yapan ekipler kızımı alıp patlak tekerlekle Sivereke götürüyorlarmış. Ben Urfadan geldim, yolda yakaladım onları. Meşgul etmeyelim, işleri aksamasın diye ben götürdüm kızımı. O gün teşekkür edememiştim, sizin aracılığınızla edeyim diyor.
AÇILIM BURAYA GEÇ GELİR
Peki siz neler bekliyorsunuz yetkililerden diye soruyorum Meleke; Hiçbir şey diyor. Devlet Su İşlerinden, Karayolları Müdürlüğünden, yani tüm devlet kurumlarından defalarca kovulduk. Yani doğrudan böyle olmadı ama kapılar yüzümüze kapandı. Bu yüzden artık bir şey beklemiyorum devletten. Nasılsa yakında seçim olur, yine oy istemeye gelirler. Buralar akıllarına sadece seçimlerde geliyor çünkü.
Peki, Kürt açılımı?
O da önce Büyükşehirlere gelir. Bize ulaşması yine yıllar alır diye yanıtlıyor gülerek. (Siverek/BİA)
Bawer Çakır