25 Ekim 2009 00:00
SADEDE GELELİM
Nobel Ödül Kurulu 2009 Nobel Barış Ödülünü ABD Başkanı Barak Obamaya verdi. Gerekçe olarak Obamanın uluslar arasında uyuşmazlıkları diyalogla ve müzakereyle çözmeye çabalamasını gösterdi. Obama gerçekten ABDnin Rusya ile ilişkilerinde askerî rekabeti azaltacak tedbirler aldı. Filistinlilere zulmeden İsraile Bush kadar mülayim davranmıyor.
Nobel Ödül Kurulu 2009 Nobel Barış Ödülünü ABD Başkanı Barak Obamaya verdi. Gerekçe olarak Obamanın uluslar arasında uyuşmazlıkları diyalogla ve müzakereyle çözmeye çabalamasını gösterdi. Obama gerçekten ABDnin Rusya ile ilişkilerinde askerî rekabeti azaltacak tedbirler aldı. Filistinlilere zulmeden İsraile Bush kadar mülayim davranmıyor.
Buna mukabil, Iraktaki ABD askerlerini çekme sürecini hızlandırması Obamanın barışseverliğine hamletmek mümkün değil. Çünkü ABD ordusu Iraktaki görevini tamamladı. Irakta rejimi değiştirdi, ekonomiyi (ve petrol kaynaklarını) ABD ve Avrupa şirketlerinin faaliyetlerine açtı. Obamanın barışseverliğinin asıl mihengi Afganistan ve Pakistandaki siyaseti olacaktır.
Burjuva medyasının Afganistanda demokrasi, insan hakları, kadın hakları, afyon üretimi üzerine kopardıkları vaveyla bu ülkeye emperyalist müdahale için bahane uydurmaktan ibarettir. Afganistan ve Pakistan, önemli enerji nakil güzergâhları üzerinde bulunmaktadır. Türkmenstanda ve Kazakistandaki fosil yakıtlarını (petrolü ve doğal gazı) Hint Okyanusuna ulaştırıp Amerikaya ve Avrupaya nakletmek için Afganistandan ve Pakistandan boru hatları geçirmek gerekmektedir. Bu hatların geçeceği ülkelerde asayiş gerekir. Türkmenistanın ve Kazakistanın siyasî istikrarı için de bu iki ülkenin siyasî istikrarı önemlidir. Ayrıca Pakistan devletinin atom bombası var. Bütün bu sebeplerle ABDnin ve Avrupalı müttefiklerinin Afganistan devletine ve Pakistan devletine hâkim olmakta büyük stratejik çıkarı var.
Pakistan çok milliyetli, birçok dil konuşulan, yoksul bir ülkedir. Pakistanın kuzey illerinde yaşayan, ülke nüfusunun yüzde 15ini teşkil eden Peştunlar, Afganistan nüfusunun yüzde 40ını oluşturmaktadır. Peştunlar Afganistanda en büyük milliyeti teşkil etmektedir. Peştunlar lehçe, aşiret, sülâle, aile gibi aidiyet ilişkileri içinde örgütlenmiş bir toplum. Özellikle dağlık kesimde yaşayanlar tarihte hiçbir millete, hiçbir devlete tabi olmamış; vergi vermemiş. Ne İngilizler, ne Sovyetler, ne Pakistan ordusu, ne de NATO kuvvetleri Peştunları dize getirebildi. Peştunlar merkezî bir devlet idaresini kabul etmemektedir. Kendi töreleriyle düzeni asayişi sağlamakta, aralarındaki ihtilâfları kendileri çözmektedirler. Bu töre, misafirperverliği, kendilerine sığınanları himaye etmeyi bir namus ve şeref meselesi addetmektedir. ABD, bu toplumdan Usame Bin Ladini teslim etmesini talep etmektedir. Usame Bin Ladinin Pakistanın Peştun bölgesinde Veziristan vilayetinde, Peştun Taliban militanları arasında olduğu sanılmaktadır. Pakistan ordusu ABDnin davası için bu yaz aylarında kuzeydeki Veziristan vilayetini (kendi vilayetini) yoğun bombalayarak iki küsur milyon Peştunu bölgeden kaçmaya mecbur etti. Hâlâ da saldırmaktadır.
Peştun yurdunun ortasından geçen 2600 kilometre Afganistan Pakistan sınırı, sarp dağlık bir bölgede olup, üzerinde iki büyük gümrük sınır kapısı, mahallî milislerin kontrolünde yirmi sınır kapısı, 111 kaçakçı geçidi, ve ora halkının bildiği çok sayıda patika bulunmaktadır. Uzmanlar bu dağlık sınır bölgesine hiçbir ordunun hâkim olamayacağını söylemektedir.
Afganistanda Peştunlar dışında Tacikler, Hazaralar, Özbekler ve başka milliyetler de vardır. Her birinin kendi dili, kültürü, töreleri var.
Afganistanda ABDnin komutasındaki çok uluslu işgal kuvvetleri ISAF bu ülkede merkezî devlet kurmaya, halka seçimli demokrasi öğretmeye, toplumu medenîleştirmeye, ilerletmeye çalışmaktadır. ABD ve Avrupalıların gerçek hedefi istikrarlı, işbirlikçi bir rejim oluşturup Orta Asyadaki tabiî kaynakları sımsıkı kontrol etmektir. Afgan halkı ise yabancıların getirdiği sandıklı demokrasiyi de, emperyalist güdümündeki merkezî devleti de reddetmektedir. Köylüler afyon üreterek karınlarını ancak doyurabildiğinden bu tarımdan da vazgeçmek istememektedir. ABDde ve Avrupada uyuşturucuya büyük talep var. Talep varsa niçin üretmesinler?
Afganistanda dışardan müdahale ile halkın benimsediği bir rejimini kurulamayacağı, ISAF ordularının Taliban avında sivil halkı katletmeye devam edeceği bellidir. Taliban halkın içindedir ve gerilla savaşı yapmaktadır. İşgalci yabancı nizamî orduların, halkın desteğini kazanmış yerli gerillaları yenmesi mümkün değildir.
Sonuçta Obamanın barışseverliğini Afganistan politikasıyla ölçmek gerekir. Obama enerji şirketlerinin menfaatlerini çiğneyerek Afganistandaki ABD kuvvetlerini çekmeye karar verebilir mi? Günlük hayatında çok enerji tüketmeye alıştırılmış Amerikan toplumunun enerji talebini göz ardı ederek bir karar alabilir mi?
Emperyalizm ile dünyanın mazlum halklarının çatışma odağı, Orta Doğudan Güney Asyaya kaymaktadır. Gazetemiz dış haber sayfasında sık sık bu çatışma bölgesinden haber yayımlamaktadır.
Bizim için önemli bir soru, Türkiyenin Afganistanda ne aradığıdır. AKP iktidarı neden bu zavallı ülkedeki işgal kuvvetlerine asker vererek uluslar arası cürüme bizi de dâhil etmektedir? İstiklâl Harbi yapmış bir toplum, başka yoksul ülkelerin emperyalist işgaline katılır mı? Sütçü İmamların torunları emperyalist devletlerin işgalci ordularına katılarak Afganistana gönderilir mi?
CEM SOMEL