27 Ekim 2009 00:00

KAFA KIRAN iŞKENCE

20 yaşındaki Özcan Aslan, Sefaköy’deki bir eğlence mekanının işletmecisiydi. Aynı zamanda Aydın Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı bölümünde okuyordu.

Paylaş

20 yaşındaki Özcan Aslan, Sefaköy’deki bir eğlence mekanının işletmecisiydi. Aynı zamanda Aydın Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı bölümünde okuyordu. Geçtiğimiz cumartesi gecesi kız arkadaşını Ümraniye’deki evine bıraktıktan sonra arabasına doğru yürürken bir anda hayatı değişti. Silah sesleri duydu, yere oturdu, başına çullanan polisler onu aldı, Ümraniye Merkez Karakolu’na götürdü.
Aslan, annesine cumartesi gecesi dayısı Eyüp Yüce’nin evinde kalacağını söyledi. Yüce’nin anlatımlarına göre Aslan, geceyi kız arkadaşıyla birlikte geçirdikten sonra sabah 04.00 sularında kız arkadaşını arabasıyla Ümraniye’deki evine bıraktı. Eve bir sokak uzaklıktaki arabasına yürürken ise silah sesleri duydu ve korktuğu için yere oturdu. Yüce, yeğeninden dinlediği o anı, “Herhangi bir kaçma girişimi olmamış, sadece yere oturmuş. Başına 7-8 tane polis çullanmış. Dayak yiye yiye Ümraniye Karakolu’na götürülmüş. Orada da 10-15 polis kendisini dövmüş” diye anlatıyor.
PANSUMAN GEÇ YAPILDI
Annesi Saliha Aslan’ın dayısında, dayısının ise annesinde sandığı Özcan Aslan, karakoldan ailesini aramak istese de bu girişimi engellenmiş. Cumartesi gecesi sabaha karşı gözaltına alınan Aslan’ın yakınları, pazar akşamı haber alabilmiş. Yeğeninin dövüldükten sonra Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldüğünü söyleyen Yüce, oraya da elleri ters kelepçeli şekilde götürüldüğünü, psikolojik ve fiziksel işkencenin devam ettiğini anlatıyor: “Hastanenin içinde polislerin işkencesine maruz kalmış ve hiçbir şekilde tıbbi müdahale yapılmamış.”
Olayı pazar gecesi saat 02.00’de öğrendiklerine dikkat çeken Yüce, “Tekrar karakola gittik ve avukatlar aracılığıyla hastaneye getirildi, kafasına pansuman yapıldı. Bu pansuman bir gün önce niye yapılmadı?” diye soruyor.
‘DÜŞTÜ!’
“Bu çocuğun zaten arabası var, arabası olan insan araba çalar mı?” diye yaşananlara tepki gösteren Yüce, yeğenine işkenceyle ‘araba çalma’ suçunun kabul edilmeye çalışıldığını belirtiyor. Karakoldaki polislerin olayı, “düştü kafasını vurdu” diye açıkladığına dikkat çeken Yüce, “Kim diyor işkence yok diye? Gözaltında şişlik, kaşın üstünde yarık, kafasında 2 yerde kırık var. Belinde hasar var, kaburgalarında sorun var. Biz kendisini gördüğümüzde ölmüş gibiydi. 10 dakikada ayıltamadık, bilinci yerinde değildi. Yemek verilmemişti, ‘istemedi’ dediler. Ayılttığımızda bizden su istedi. Bu vahşeti hak edecek ne yaptı? Özcan’ın en büyük suçu Diyarbakırlı olması” diyor.
‘KULAĞINDAN KAN GELİYORDU’
Anne Saliha Aslan ise oğlunun karakoldaki halini görünce bayıldığını anlatıyor. “Ona seslendim, kalkamadı, kulağından kan geliyordu” diyen Aslan, Kürt oldukları için çocuğunun başına bunca şeyin geldiğini belirtiyor.
Dün Bağlarbaşı’ndaki Üsküdar Adliyesi’ne getirilen Özcan Aslan’ın avukatlarının verdiği bilgiye göre, çalınmak istenen araba üzerinde yapılan parmak izi testinde parmak izine rastlanılmadı. Ailesi polislerin adliye önünde de hakaretlere devam ettiğini belirtirken, karakolda görevli polisler hakkında “işkence” suçundan suç duyurusunda bulunuldu. (İstanbul/EVRENSEL)
Ceren Saran - Mehmet Akgül
ÖNCEKİ HABER

BAŞYAZI

SONRAKİ HABER

SAĞLICAK

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...