28 Ekim 2009 00:00
Düşlerin izini takip ederek gerçekle kucaklaşmak
Çıkardığı ilk albümünü, internet üzerinden dinleyicisine ulaştıran Bandista, protest ve muhalif söylemi kitleselleştirmenin ilk basamağında bireyselleşmenin olduğunu vurgulayan bir müziğe imza atmış.
Çıkardığı ilk albümünü, internet üzerinden dinleyicisine ulaştıran Bandista, protest ve muhalif söylemi kitleselleştirmenin ilk basamağında bireyselleşmenin olduğunu vurgulayan bir müziğe imza atmış. Bireyselleşme ile ev olgusunu özdeşleştiren grup, sokağın özgürlüğünü içselleştirmenin yolunun evden geçtiğinin unutulmaması düşüncesiyle ezgilerini bir araya getirmiş. Bu düşünceyi, sinemanın Kinoglaz(sine-göz) kuramıyla harmanlayarak, Spinozayı Stüasyonist Enterasyonal ile buluşturan felsefi bir arka plana yaslanarak müziğe aktarmış.
İlk albümünü İber Müzikten Güzel Günler adını vererek çıkaran Düşbaz ise Bandistanın aksi istikamette ilerleyen bir müzikle dinleyicisine merhaba dedi.
Düşbaz, bireysellikten çok toplumsallığı önemseyerek, Bandista gibi estetiği kapı dışarı etmeyen bir müziği de olgunlaştırma yolunda ilerleyeceğinin işaretini, paylaştığı ilk albümle vermesini bildi.
Bu müzik türünün Türkiyede, grup bağlamında kilometre taşı olan Grup Yorumdan Bandista gibi ilham alan Düşbaz, Grup Yorumun, müziği estetikle halleştiren dönemini, dinleyicisinin gözlerinin önünden bir film şeridi gibi geçirmeyi başarıyor.
Toplumcu-Gerçekçi şiirin uçbeylerinden Hasan Hüseyin Korkmazgile yer vererek, taşra ile metropol arasına sıkıştırılmış yaşantılara ayna tutan grubun, estetize edilmiş söyleminden Aşık İhsaniyi de nasiplendirdiğini hissetmek mümkün.
Dizelerine; Korkmazgil ve İhsani gibi, sıklıkla başvurulan Ahmet Tellinin, Toplumcu-Gerçekçi dönemine ait bir şiirine yer veren Düşbaz, müziğinin enternasyonalist bir boyut kazandığını ise Brechtle hasbıhal eyleyerek göstermiş. Brechtin şiirini, kendi diline sadık kalarak seslendiren grup, müzik- şiir-sinema üçgeni çizerek dinleyicisini, bir sanat dalına mahkûm etmeden ilerletiyor.
Toplumcu-Gerçekçi müzik dili, Gülbahar Uluerin de katkısını esirgemediği feminist bir tonda ilerleyen Düşbaz, daha sonra gerçekleştireceği albümlerin de bu tona sadık kalacağının müjdesini şimdiden verebildi.
Düş, gerçekle bağlantı kurduğu müddetçe mi varlığını sonsuzlaştırır? Alışverişin kesintiye uğradığı veya yoğunlaştığı yer neresidir?
Bu soruları Toplumcu-Gerçekçi geçmişe ve bu geçmişin izini süren insanlara yönelten Düşbaz, içtenlikli bir tavırla albümünü dinleyicilerine buluşturdu. O tavır, dizeleri müzikle birlikte hissedenlere; Reşat Enis Aygen, Kemal Bilbaşar, Orhan Kemal gibi düzyazının, içtenliği özümseyen ve özümseten imzalarına giden yolu da açıyor.
Düşbazın ve onun çizdiği yörüngede ilerleyecek olan grupların takipçilerinin ise; bu içtenliği kitleselleştirmeleri için, bireysellikle toplumsallık arasında sapasağlam bir bağ kurmaları ve önce, ne kadar bireysel ve ne kadar toplumsal bir tavır sergilediklerini kendilerine sormaları gerekiyor.
Mehmet Akif Ertaş