31 Ekim 2009 00:00

ÇiFTE STANDART

Yargıtay’ın boşanırken ev kadını olan eşinden tazminat isteyen erkeği “evdeki düzeni bozulduğu, temizlik gibi işlerden yoksun kaldığı ve yeni düzen kurmanın külfet getireceği” gerekçesiyle haklı bulmasına, kadın örgütleri tepki gösterdi.

Paylaş

Yargıtay’ın boşanırken ev kadını olan eşinden tazminat isteyen erkeği “evdeki düzeni bozulduğu, temizlik gibi işlerden yoksun kaldığı ve yeni düzen kurmanın külfet getireceği” gerekçesiyle haklı bulmasına, kadın örgütleri tepki gösterdi.
Karar bir yandan kadının ev içi emeğinin maddi bir değer taşıdığını teyit ediyor, öte yandan kadının ev kölesi olma durumunu pekiştiriyor. Yargıtay’ın daha önce benzer davalarda “ben ev içi emeğimin karşılığını istiyorum” diyen kadınlara “hayır senin emeğinin karşılığı yok” diye yanıt verdiğini hatırlatan kadın örgütleri, “ben o emekten yoksun kaldım” diyen erkeği ise haklı görerek çifte standart uyguladığını ifade ettiler.
YÜZSÜZ İTİRAF
Ev içi emeğiyle ilgili çalışmalarıyla tanınan feminist yazar Gülnur Acar Savran, kararı “kadınların evlilik kurumu içerisinde kadının erkeğe hizmet verdiğinin bir itirafı” olarak değerlendirdi. Savran, şunları söyledi: “Bu karar yüzsüz bir itiraftır. Kadın için değersiz sayılanın erkeğin lehine değerli sayılmasıdır. Erkeklerin kadınların emeğine el koymasıdır. Bundan yoksun bırakıldığında erkek tazminat istiyor. Bir sömürü ilişkisinin, erkeğin kadının emeğe el koymasının onaylanması. Burada kadına bir şey ödenmiyor. Kadına tazminat verilmiyor. Bu reddedilen şeyin bir itirafıdır. Erkekler kadınlardan hizmet almak için evleniyorlar. Bu hizmet karşılıksız emeğe el koymaktır.”
HUKUKUN ÇİFTE STANDARDI
Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KADER) Başkanı Avukat Hülya Gülbahar ise, hukuk sisteminin kanunları kadınlar aleyhine yorumladığını belirtti. “Yeni Medeni Kanun ‘ev içi emek her iki eşin de görevidir, eşit ekonomik değerdedir’ diyor. Buna rağmen verilen bu karar bir kere ev işi denen şeyi olduğu gibi kadınların üzerine yıkan bir karar” dedi. Çifte standartlı bir uygulamanın söz konusu olduğunu belirten Gülbahar şunlar söyledi: “Geçtiğimiz yıllarda bir ev kadını evde yaptığı işler karşılığında tazminat istemişti, bilirkişi hesaplamıştı, evin ve arabanın yüzde 30’u kadar bir paranın bu ev işleri, ev içi emek karşılığı olarak kadına ödenmesini istemişti. Yargıtay ne yaptı, bu ev içi emeği yok saydı, ‘bunun maddi karşılığı yok’ dedi. Şimdi kadına bu nedenle tazminat vermeyen Yargıtay’ın erkeğe kadının bu hizmetinden yoksun kaldığı için tazminat vermesi hukuk mantığı açısından kabul edilebilir bir karar değil.” Hülya Gülbahar’a göre Yargıtay’ın kararıyla dalga geçmek gerek: “Yeniden evlenecekse erkek, kadın bari onun masraflarını da ödesin! Kimse bu boşanan beyefendi ya da Yargıtay üyeleri, böyle bir ihtiyaç varsa parasını toplamaya çalışalım yeni düğün masrafları için. Yani açıkça yazmamış ama karar bunu söylüyor. Yeni eş almayıp diyelim ki kuru temizlemeciye götürse kirli çamaşırlarını, diyelim ki lokantadan yemek yese, işte bu paraları ödeyecek kadın erkek için. Böyle bir hukuk mantığı olabilir mi!” (İstanbul/EVRENSEL)

KADINA, SUNDUĞU HİZMETLER İÇİN NE ÖDENİYOR?

Serap Güre (Kadın Emeği ve İstihdamı Platformu): Kadının hane içinde harcadığı emek görünmezdir. Toplum ve aile üyeleri tarafından takdir edilmez ve bir karşılığı yoktur. Bu işbölümü kadınları işgücü piyasasına katılmaktan ve gelir getirici bir işte çalışmaktan alıkoyar. Kadın işgücü piyasasına katılsa bile bu işbölümünün sonucunda vasıfsız işlerde yoğunlaşır ve düşük ücretle çalışmak durumunda kalır. Uğradığı ayrımcılıklar bu işbölümü temelinde meşrulaştırılır. Kadınların uğradığı ayrımcılıkların tazmin edilmesi diye bir durum söz konusu olmaz.
Yargıtay’ın söz konusu kararı şöyle bir varsayıma dayanmaktadır: Evlilikte kadın harcadığı emeğin karşılığını alır. Hatta daha fazlasını alır ki, koca boşanınca mağdur duruma düşer, düzenini yeniden kurması için maddi külfet yapmak zorunda kalır.
Ev kadınına yaşamını sürdürmek için aileye yapılan harcamadan payına düşen her zaman evde bir hizmetli çalıştırılması durumunda ödenenden daha azdır. Dolayısıyla ev kadınından bir tazminat ödenmesi bekleniyorsa önce ev kadınına ödeme yapılması gerekir. Burada şu sorular sorulmalıdır: Kadına, sunduğu hizmet için ne ödenmektedir ve bu nasıl hesaplanmaktadır? Yargıtay bu karar öncesinde eş olarak kadının böyle bir gelir sahibi olup olmadığını araştırmış mıdır?

YARGITAY KARARI
YARGITAY Genel Kurulu’nun 2007’nin Ekim ayında verdiği kararda şöyle deniliyor: “Olayda, koca kendi kusuruyla yol açmadığı boşanma yüzünden, evlilik düzeni bozulmuş, en azından evin bakımı, temizliği gibi kadının ev işlerine emeğiyle sağladığı katkıdan yoksun kalmıştır. Koca, bozulan bu düzenini ilerde yeniden kurmak ve elde etmek için maddi külfet yapmak zorunda kalacaktır. Çalışmayan kadının edinilmiş mallarda katkı payı isteyebileceğini kabul eden Türk Medeni Kanunu sisteminde, maddi tazminat ile sorumlu tutulamayacağını önceden kabul etmek imkansızdır. Kadının, ev kadını olması ve evlilik birliği içinde gelirinin bulunmaması, tazminat sorumluluğunun esasıyla ilgili değil, tazminatın kapsamını belirlemekle ilgilidir. Bu bakımdan, maddi tazminatın koşulları oluşmuştur.”
ÖNCEKİ HABER

Okula gidemez hale geldiler

SONRAKİ HABER

KUŞATILAN ÇEVREMİZ

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...