01 Kasım 2009 00:00
NOT
Barış grubunun gelişi ve Habur-Diyarbakır hattında gerçekleşen o görkemli halk şenliğini, Türke karşı Kürdün şovu diye çarpıtan provokatör sülalesine göre, Kürt sorununu çözelim derken Türk sorunu yaratılıyormuş !
Barış grubunun gelişi ve Habur-Diyarbakır hattında gerçekleşen o görkemli halk şenliğini, Türke karşı Kürdün şovu diye çarpıtan provokatör sülalesine göre, Kürt sorununu çözelim derken Türk sorunu yaratılıyormuş !
Günaydın demezler mi adama şimdi Yeni mi yaratılıyormuş Türk sorunu?..
86. yılını geçtiğimiz Cumhuriyetin, daha kuruluşundan itibaren kendisiyle birlikte varettiği bir sorun değil miydi Türk sorunu?
Tamamen devlet zoruyla gerçekleştirilmeye çalışılan tek millet-Türk milleti kurgusunun, toplumsal realiteye uymuyor oluşunun açmazıdır, Türk sorunu Bütün zorlama ve zorlanmaların kaynağıdır, meselenin özüdür
Türk sorunu, on yılların resmi koşullandırmaları sonrası barışa düşmanlıkla bile övünebilecek kadar sivriltilebilmiş ırkçı hassasiyetler sorunudur.
Şimdi ırkçı koro hep bir ağızdan, Türk milletinin hassasiyetlerini kışkırttılar diye gürültü yapmakta Kürtlerin barış coşkusu sözkonusu hassasiyetleri kışkırtmış
Bu hassasiyetleri idare etmek de Kürtlerin göreviymiş demek!
Sözkonusu hassasiyetleri kim yarattı, kim şekil verdi, kim besledi..?
O hassasiyetler ki, Kürtlerin yerel giysi ve renklerinden bile, bakın terörist kıyafeti, terörist renkler.. diye tahrik olma gerekçisi bulabiliyorken böyle; sorun, kışkırtılmalarından öte, bizzat bu hassasiyetlerin kendisi değil mi?
Uğraşılması gereken de budur. Bu da Kürtlere biçilen uslu çocuk rolüyle üstünden gelinebilecek bir şey değildir.
Bu zorlu sorumluluktan kaçmak beleşçi açılımcılıktan, teslimiyetten başka nedir ki.
Şehit ailelerinin anlaşılabilir duygusallıklarını istismar edip toplumun bütününe teşmil ederek Türk halkını Şehit ailesi duygusuna boğmak isteyen, statükonun sıkışmışlığını toplumsal bir infial hali yaratarak aşmaya çalışan cümle faşiste teslim olmanın adı açılımcılık olamaz herhalde.
Bu korkakça teslimiyet, Türk sorununu da ağırlaştırıyor aslında. Ve bu can yakıcı Türk sorununu çözmek Kürtlerin omuzlarına yıkılamaz. Onlar, yükselttikleri mücadeleyle, Türk sorununun kendileri üzerine yüklediği inkar ve asimilasyon yükünü yani Kürt sorununu artık sırtlamayacaklarını gösteriyorlar. Bu, Türk sorununun tartışılması için de bir kapının aralanması demektir. Ama, kapının aralanması, sorunun çözümü olmuyor. Sorun, Kürtlerin tek başına çözebileceği bir sorun değil yani.
Açılım diyerek Kürt sorununu gerçekten çözmek isteyen her kimse, evet, Türk sorununu da asla görmezden gelmemeli. Ama bu, öyle yapıldığı gibi, milliyetçi-ırkçı hassasiyetleri idare etmeyi değil, bilakis uğraşmayı gerektirir. Hassasiyetleri öne çıkarıp, Kürtlere dönerek, aman susun, aman sevinmeyin, Türk sorunu uyanmasın demek, Türk sorununu elde tutma cinliğinden başka bir şey olmuyor. Hem Türk sorununu koruyacaksın ve hem de Kürt sorununu çözeceksin! Olacak şey değildir
Açılıma ara veriyoruz diyen Başbakanın şu sözü tam da bu noktaya dairdir: Bu, milli birlik projesi. Bir şeyi yaparken, diğerini yıkamayız.
Tam da, Kürt sorununu çözmeye çalışırken Türk milletinin hassasiyetlerini yani gerçek adıyla Türk sorununu idare etmeliyiz, demek oluyor bu
Örneğin, hem PKKlileri sessiz sedasız dağdan indirip evlerine gönderelim, ve hem de terör örgütü, teröristler, teröristbaşı gibi terörle mücadele söylemleri üzerinden oluşturulmuş, koşullandırılmış toplumsal zemini koruyalım!
Mümkün değildir.
Bu zemini değiştirmeden, Türk halkını barışa hazırlamadan, Kürt hareketini terör ezberinin dışında, bir realite olarak algılatmadan çözüm adına tek bir somut adım bile atamazsın.
Evet, Açılım denilenin en büyük çelişkilerinden biridir bu.
Terörizm koşullanması üzerinden inşa edilmiş hassasiyetlerin korunması ile somut çözüm iddiası arasındaki çelişki çözülmedikçe, tatmin edici bir sonuç da üretilemez.
Hükümet samimiyse eğer, en az MHPli kurtçular ile CHPli okçular kadar cesur olmalı. Onlar nasıl halkı kışkırtıyorlarsa, elindeki muazzam olanaklarıyla halkı barışa teşvik etmeli, Terörle mücadele konseptini hem söylem ve hem de pratik olarak terk etmelidir.
Bunu yapmayıp, Kürtlere dönerek, sevinecekseniz evinizde sevininiz, ya da efendice evlerinize dönün diye fırça atanlara denilecek tek söz vardır:
Sizi gidi beleşçi açılımcılar sizi!
VEDAT İLBEYOĞLU