03 Kasım 2009 00:00

DÖNÜŞÜM

‘Kriz döneminde sendikalar nasıl tutum almalılar’, ‘Kriz döneminde mücadele edilir mi’, ‘Kriz döneminde hangi talepler ileri sürülmeli?..’

Paylaş

‘Kriz döneminde sendikalar nasıl tutum almalılar’, ‘Kriz döneminde mücadele edilir mi’, ‘Kriz döneminde hangi talepler ileri sürülmeli?..’ Bu ve benzeri sorular, son bir-bir buçuk yıl bütün ülkelerde olduğu gibi Almanya’da da sürekli gündemde. Almanya’nın en büyük işkolu sendikası IG Metall, 2008 sonuna doğru tam da krizin resmen başladığının kabul edildiği dönem, ücret TİS görüşmelerini sürdürüyordu. Yüzde 8 ücret talebiyle TİS görüşmelerine başlayan IG Metall yöneticileri, eleştirilere, “Biz bu talebi belirlediğimiz dönem kriz yoktu, onun için böyle yüksek oldu” açıklamalarıyla adeta sermeye çevrelerinden özür diliyorlardı. Bu tabii doğru değildi. Talebin belirlendiği dönem krizin Almanya’ya (ve Avrupa’ya) yansıyacağının çok açık belirtileri mevcut olduğu gibi, IG Metall gidişatın iyi olmadığını 2007 sonunda tespit etmişti. IG Metall yöneticileri, talepten vazgeçme eğilimlerini açıktan ifade etmeye başladıkları gibi, diğer yandan “Kriz metal sektörünü etkilemez” propagandasını sürdürmekten de geri durmadılar.
Üretimin ana bölümü ihracat ağırlıklı olan -ki bu metal sektörü için çok daha fazla geçerli- bir ülkenin uluslararası krizden etkilenmeyeceğini ileri sürmek, doğru olmadığı gibi yanlış tutumların gelişmesine neden oluyordu. Oysa yapılması gereken, işçilere krizin nedenleri, nasıl gelişebileceği üzerine doğruyu söylemek ve kriz dönemine uygun bir strateji belirleyip, krizin faturasının işçilerin sırtına yıkılmasını engellemek üzere, mücadeleyi örgütlemekti. IG Metall Sendikası, sonuçta iki kademeli bir ücret artışını içeren sözleşmenin altına imza atmıştı. (18 Kasım 2008 tarihli Dönüşüm köşesinde bu konu “İşçilere doğruları anlatmak” başlığı altında ayrıntılı işlenmişti.) Ve bu uzlaşma taslağı çok açık olarak, krizin faturasının işçilerin sırtına yıkılmasını içeriyordu. Bugün yine değişik işkollarında ücret TİS görüşmeleri gündemde ve sendikalar hâlâ işçilere doğruları anlatmadıkları gibi “Kriz döneminde nasıl mücadele edilebilir?” üzerine bir stratejiye sahip değiller. Aksine, “dünyanın en büyük işkolu sendikası” olmakla övünen IG Metall’in Genel Başkanı Berthold Huber, “Gelecek TİS döneminde ücret artışı talebi yerine işyerlerinin güvenceye alınmasını ön plana çıkaracağız” dedi.
Sendikaların üst düzey bürokratları arasında hakim olan “Zaten ahı gitmiş vahı kalmış işletmelerde ne talep edilebilir ki? Kriz geçinceye kadar bekleyelim, durum düzeldiğinde ciddi taleplerimizi ileri sürebiliriz” görüşüne denk düşen bu tutum, Almanya işçi sınıfı için olduğu gibi Avrupalı emekçiler açısından da çok kötü sonuçlara yol açacak bir tutumdur. Avrupa’nın “motoru” konumundaki Almanya’da ücret artışlarından vazgeçilip “işyeri güvencesi”* üzerine durulmasının etkilerinin, şu veya bu şekilde yüzde 100 diğer ülkelere de yansıyacağı ortada.
Ayrıca önümüzdeki aylarda birçok fabrikada ve işletmede kitlesel işten atmalar gündemde. Alman sermayesi, eski rekabet gücüne kavuşmak ve bunu geliştirmek için “üretimi yeniden düzenleme” (rasyonelleşmeyi artırma, çalışma sürelerini daha da esnekleştirme vs.) adına kitlesel işten atmalardan vazgeçmeyecek. Hiçbir sözleşme, sermayeyi bu yoldan vazgeçirmeyecektir! En fazla emekçilere yönelik saldırı biçimlerinin farklı ifade edilmesini sağlayacaktır. IG Metall yönetimi, bu tutumuyla sadece Alman metal işkolunda çalışan emekçilere zarar vermiyor, yukarıda belirtildiği gibi bütün Avrupalı emekçilere zarar veriyor. “Kriz döneminde nasıl mücadele edilebilir” sorusuna temizlik işkolunda çalışan emekçiler, kısmi bir cevap verdiler; bunu da haftaya inceleyelim.
* Geçtiğimiz yıllarda neredeyse bütün sözleşmelerde işyeri güvencesinin verilmesi, on binlerce emekçinin
işten atılmasına engel olmadı!
SERDAR DERVENTLİ
ÖNCEKİ HABER

Demir parmaklıklardan kanatlanmaya durmuş çocuklar umutla bekliyorlar yasa değişikliklerini

SONRAKİ HABER

5 yıl sonra ilk görüşme

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...