03 Kasım 2009 00:00
RAMP IŞIKLARI
Toplumsal bağlamda yaşadığımız iktisadi yoksulluk ve reel olarak içinde bulunduğumuz işsizlik sorunları, insanlar üzerinde ciddi bir tahribat yaratıyor.
Toplumsal bağlamda yaşadığımız iktisadi yoksulluk ve reel olarak içinde bulunduğumuz işsizlik sorunları, insanlar üzerinde ciddi bir tahribat yaratıyor. Koşullar insanların psikolojilerini altüst ederken; cinnet, şiddet ve cinayet sarmalında sürüp gidiyor hayat. Bu durum, toplumsal ve bireysel olarak insanların paranoya, korku ve panik içinde yaşamasını da zorunlu hale getiriyor sanki.
Günümüz dünyasında gündelik hayatın bir parçası haline getirilen paranoya ve tedirginlik, aslında tarihin her döneminde insanın yanı başında olmuş ve dönem dönem az ya da çok hayatımızın kıyısında ya da ortasında varlığını hissettirmiştir.
19. yüzyıl Fransız yazarlarından Eugéne Labichein (1815-1888) yazdığı Lourcine Sokağı Cinayeti adlı fars türü komedya, gerçek ve yanılsama ikileminde insanın yaşadığı karmaşık duyguları sahneye taşır. Labichein bu ilginç komedyası, bu yıl Sibel Arslan Yeşilayın Türkçe çevirisi ve uyarlaması, Fransız Yönetmen Daniel Soulierin sahne uygulaması ile sahnelerde. Daha önce (1992) Yılmaz Onay rejisi ile Bakırköy Belediye Tiyatrolarında sahnelenen oyun, bu defa farklı bir uyarlama ve uygulama ile seyirci karşısına çıkarılıyor.
Semaver Kumpanya Tiyatro Topluluğu, 8 yıldır büyük bir özveri ile yürüttüğü tiyatro çalışmalarını bu yıl da üç farklı oyun hazırlayarak seyirci ile buluşturuyor. Semaver Kumpanya bu sezon; W. Shakespeareden Sinan Fişekin uyarladığı ve Işıl Kasapoğlunun sahneleyeceği Titus Andronicus ve Henrik İbsennin yazdığı, yine Işıl Kasapoğlunun yöneteceği Peer Gynt adlı oyunlarla sezona üç farklı oyun ve bir de çocuk oyunu ile devam edecek.
Topluluğun Sibel Arslan Yeşilay uyarlaması ile Lursin Sokağı Cinayeti adı ile oynamayı tercih ettiği bu kısa komedi, öncelikle derli toplu bir çalışma ve özenle kotarılmış bir sahne uygulaması olarak seyirci karşısına çıkarılıyor. Daniel Soulierin reji yorumuna, Cem Yılmazer ışıkları ile, Karina Chérés de dekor ve kostüm çalışması ile destek veriyor.
Lursin Sokağı Cinayetinde olaylar sıradan bir günün sabahında başlar. Şeref (Nadir Karabacak) akşam içkiyi fazla kaçırmış ve sabaha karşı eve gelmiştir. Sabah yatağında şaşırtıcı bir biçimde baş ahçı arkadaşı Argun da (Tansu Biçer) vardır. Şerefin akşamdan aklında kalan tek şey, kuzeninin şemsiyesinin kaybolduğudur. Baş ahçı Argun ise üzerinde isminin baş harfleri olan mendilini kaybetmiştir. Bu iki arkadaş evde bulunan tuhaf davranışlı hizmetçiye (Serkan Keskin) bir yandan emirler yağdırırken, akşama ve geçmişe dair konuşma yaparlar. Bu sırada kahvaltı hazırlayan Şerefin karsı (İrem Erkaya), Lursin Sokağında işlenen cinayet haberini okur gazeteden. Bu haberle birlikte olaylar başlar ve gerçeğin ortaya çıkması için uzun bir zaman geçecektir.
Yönetmen Soulier, günümüz toplumundaki sorunsalı bir boyutu ile sahneye taşırken, aynı zamanda görsel olarak da ciddi bir uygulama getiriyor sahneye. Semaver Kumpanyanın oyuncuları da sadece tadımlık değil özenli çalışmaları, samimi ve içten bir oyunculuk örneği ile seyirciyi bu kısa zaman diliminde büyülüyor. Kumpanyanın izlediğim bütün oyunlarında ilk göze çarpan unsurun, oyunculuktaki ciddiyet olduğunu söyleyebilirim. Bu oyunda da aynı duygu ve izlenimle oyundan ayrıldığımı söylemeliyim. Oyuncular sadece metne, partnerlerine veya kendilerine ya da sadece seyirciye oynamak için kodlamıyorlar kendilerini. Oyunculuklarını bütün ilişkilerin toplamından oluşturdukları enerji üzerine yoğunlaştırıyor ve bu yoğunluğu cömertçe seyirciye gönderiyorlar. Bunu yaparken hem kendilerini hem de seyirciyi eğlendiriyorlar. Nadir Sarıbacak ve Tansu Biçerin ya da Serkan Keskin ile İrem Erkayanın, Uğur Senkerinin oyunculuklarına dair yazılacak çok şey var.
Tiyatroda profesyonelliğin piyasa koşullarının acımasız rekabet ortamında en iyi entrika ve kumpas yapmak olarak algılandığı bugünün sanat ve gösteri dünyasında, Semaver Kumpanya oyuncuları, bu türden bir profesyonelliği kendi sanat pratiklerinde reddederek, dayanışarak üretmeyi ve üretileni samimi olarak seyirciye göndermeyi etik olarak içselleştirme çabasında önemli yol kat ettiler. Tiyatroda sadece oyunculukta değil; bütün sahne çalışanları ile samimiyet, içten çabalar ile sadece nitelikli sanat yapmanın dışında, bütün hırslarından arınmış bir topluluk arıyorsanız, Semaver Kumpanyayı takip edin.
METİN BORAN