04 Kasım 2009 00:00
Haklarımıza sahip çıkalım!
Kartal Karlıktepe Mahallesinde birim toplantısı yaptık. Konumuz sosyal güvenlikti ama sonucu güvensizliğe bağladık.
Kartal Karlıktepe Mahallesinde birim toplantısı yaptık. Konumuz sosyal güvenlikti ama sonucu güvensizliğe bağladık. Devlet hastanelerinden alınan katkı paylarının artışı ve hastaneler arasındaki farklılığını konuştuk. Hastaneler kendi aralarında da sınıflandırılıyor. 1. sınıf, 2. sınıf diye. Eğer paran varsa 1. sınıf hastaneye gideceksin, eğer paran yoksa öleceksin.
Özel hastanelerden alınan katkı payları (ilk defa uygulamaya başlandığında) ufak ufak meblağlar şeklinde alınarak, insanlara Bak size ne güzel şeyler yaptık. Siz SSKlılarda özel hastanelerde muayene oluyorsunuz denildi. Devlet hastanelerinde dahi muayene olmak 8 lira, ilacını da alırsan en az 15 lira ödemek zorundasınız. Asgari ücretin 500 TL civarında olduğunu düşünürsek, hasta olma hakkımız da yok.
Şimdi bir de ilaçların muadili çıktı, eğer hasta doktorun verdiği esas ilacı alırsa fiyat farkı daha da artacak, bir doktora gitmek için cebinizde en az 40 TL olması gerekecek. Biz vatandaşlar da hastanelerde artık ölmeyeceğiz, çünkü hastanelere gitmeyeceğiz.
Eczacılar da artık ilaç satmaktan çıkıp, Maliye Bakanlığının bir kolu haline gelmiş olacaklar. Eczacıların birçoğu iflasın eşiğinde, büyük tekeller onlara da el attılar. Yakında büyük alışveriş merkezleri gibi eczaneler oluşacak ve biz de marketten alışveriş yapar gibi ilaçlarımızı alacağız. Tabii alabilirsek...
İşin en komik (ya da trajik) tarafı, devlet hastanelerine giden hastaların, artık hasta olarak değil, doktorlar tarafından da müşteri olarak görülmesi. Artık kotalarını doldurup döner sermayeden kazanacağı (tamamı olmasa bile) parayı düşünüyor. Çünkü onların aldığı maaş da yetmiyor, hem dışarıda çalışmasın isteniyor hem de yeteri kadar ücret verilmiyor. Bu insanlar da ev geçindiriyor, çocuk bakıyor. Bu insanlardan ne kadar verim bekleyebilirsiniz?..
İki yıl önce hastanelerin özelleşeceğinden bahsediyorduk, bu daha da yakınlaştı. Yakında belediyelere teslim edilecek. O zaman halimizi hiç düşünemiyorum. 3-4 sene önce katıldığımız bir seminerde, Gazi Üniversitesinden gelen bir hoca bize şöyle seslenmişti: IMF bize diyor ki: Sosyal güvenliği kaldır, tembelliğe alıştırma, SSKlı yapma. Devlet sağlıktan çekilsin, bu işi özel sektör yapsın. Bunları demokrasi içinde yapın ama bunun kirletilmiş demokrasi olduğunu söylemeyin. Ve Batı bunları üçüncü dünya ülkelerine kendi gelişmişliği olarak takdim etti ve bunu da ünlü bilim adamlarına, yazarlara vs. söyletti.
Hoca sözlerini şöyle tamamladı: 1989 yılında Tarihin Sonu adlı kitapta bunların gelişmişliğin göstergesi olduğunu açıkladılar. Dünyada ve ülkemizde özelleştirmeler hızlandı, birçok devlet kurumu ya özelleşti ya da kapatıldı. Aynı yazar, 1995 yılında bir açıklamasında yazdığı kitabın doğruyu yansıtmadığını, bilinçli bir yapıt olduğunu da söylemiştir. Bu söylenenleri hiç unutmadım.
Aslında sağlıkta da diğer sektörlerde de özelleştirmelerin halkın elindekini almaktan başka bir işe yaramadığının farkındalar ama bir ülkenin içişlerine karışmak konusunda IMFnin direktifleri doğrultusunda hareket edilmesi, içeriden de söz sahibi olduklarının en büyük kanıtıdır.
Haklarımıza sahip çıkmanın zamanı gelmiştir. Parasız sağlık, parasız eğitim olmalıdır. Bu da devletin en büyük görevidir.
Serap Yıldız (Emekli işçi-Kartal)